"Seni sevdiğim için dönmedim bundan emin olabilirsin" bana yaklaşıp"Kesin öyledir." Dedi. Gözlerinin mavi olduğunu yeni mi fark ediyordum yoksa ilk defa mı görüyordum? Gözleri yeşildi sanırım. Birden dudaklarını benim dudaklarımın üstüne getirdi ve beni öpmeye başladı. Dudaklarımız adeta dans ediyordu. Neler oluyordu bu adam neden beni öpüyordu. Zaman durmuş gibiydi. Ona karşılık verdiğimi bile bilmiyordum. Her şeyi unutmuş gibiydim. İsmimin Nuriye olmasını ,22 yaşında olduğumu, ayaklarımın 36,5 olduğunu, en sevdiğim yemeğin kelle paça olduğunu ve daha nicelerini unutmuştum. Birden nefesimin kesildiğini hissettim. Bunu hissetmiş olmalı ki benden ayrıldı. "Ben seninle ne yapacağım?" Ne yapmıştım ben? Bunda sinirlenecek ne vardı?
"Nuriye bebeğim. Hadi geç oldu. Seninde uykun geldi. Hadi yatalım." Gözlerimi sonuna kadar açmış 48-49 numaralı ayaklarıyla önümde duran adamın yüzüne bakıyordum.
"Sen ne dediğinin farkında mısın?!" Bu dediğime sinirlenmiş olucak ki,
"Nuriye sesinin tonuna dikkat et!"dedi.
"BEN SENİNLE ASLA AYNI YATAKTA UYUMAM ŞÜKRÜ!"
"NURİYE SABRIMI SINAMA!"
"NE YAPARSIN HA? SÖYLE NE YAPARSIN? BENİDE Mİ DÖVERSİN?"
"NURİYE BEN ASLA BİR KADINA EL KALDIRMAM. BUNU O KÜÇÜK BEYNİNE SOK!" Benim beynime küçük demişti. Bilmiyordu ki o beyin sadece onu düşünüyordu o yüzden küçüktü...
Dediklerini yapıp inat etmedim. Yatağın en uç köşesine uzandım. Şükrü'de siyah dar kazağını çıkarıp yatağa uzanıp ahtapot gibi kollarıyla beni kendine çekti. Buram buram çam ağacı kokusu burnuma doldu. Kendimden geçmiş gibiydim. Birden kendime gelip kendimi ondan uzaklaştırmaya çalıştım. Sadece çalıştım çünkü 60 cm kaslı kollarıyla beni kendine daha çok bastırdı.
"Ya ne yapıyorsun? Bırak beni."
"Nuriye çırpınma güzelim." Sonunda sabredemedim kendimi onun kollarına bıraktım.
Ertesi gün...
Silah sesleriyle uyandım. Sanırım komedi filmi için yeni sahne çekiyorlardı. Tiyatrolarda bi kural vardır. "Sahnede silah varsa o sahnede biri ölücektir." Kimse ölmüyordu. Sanırım benim ortaya çıkıp ölmemi bekliyorlardı. Hemen üstüme siyah nike pro tayt (özellikle çok dar olanlardan) giyip dışarı çıkmak için aşağıya indim. Kapıyı açıp çıktım. Özellikle ortaya daldım. Bunu gören Şükrü kaşlarını çattı. Sinirlenmiş gibiydi. Sinirden çene kasları kasılmıştı. Niye sinirlendi ki? Komedi filmi için ona yardım ediyordum. Birden kolumda sıcak bir sıvı hissettim, domates salçası mıydı bu? Kolum acıyordu, bu kadar gerçekçi olabilir miydi? Başım dönmeye başlamıştı. Bayılacak gibi hissettim. Gözlerim kapanıyordu. Son gördüğüm şey Şükrü'nün 60 cm kaslı kollarıyla beni taşımasıydı.
İki gün sonra...
Gözlerimi açtığımda tanıdık bir odadaydım. Burnuma dolan yoğun çam ağacı kokusuyla Şükrü'nün odada olduğunu anladım.
"Şükrü..."
"Nuriye Nuriye iyi misin? İyimisin?"
"Şükrü ne oldu bana? Ne oluyor?"
"Kolundan vuruldun küçük beyinli!" Diye beni azarlamaya başladı.
"Neden!? Kim vurdu bana?"
"Ne? Çatışmanın ortasına atladın? Neden böyle bir şey yaptın Nuriye? Neden?" Diye bağırdı.
"Ne yani? Film çekmiyor muydunuz? Gerçek miydi olanlar?" Bana salak mısın dercesine baktı.
"Ne? Dalga mı geçiyorsun Nuriye? Ne filminden bahsediyorsun?