Öğretmen gelmişti. Yerlerine geçip dersi dinlemeye başladılar. Ders matematikti. Lana matematiği seviyor, ama öğretmeni sevmiyordu. Bu da dersten zevk almasına engel oluyordu. Lana yine bunları düşünürken dalıp gitmişti. Hocanın ona seslendiğini duymayacak kadar kendinden geçmişti.
"Lana, heeey kime diyorum."
Lana hala duymuyordu. Olivia Lana'nın hala duymadığını fark edince Lana'yı dürttü. Lana kendine geldi ama bu seferde şaşırmıştı.
Aceleyle " e-efendim hocam" dedi.
"Bu soruyu yapmaya ne dersin."
Lana soruya bir göz gezdirdi. Kolaydı. Yapabilirdi. Ama hocanın onu yapamayacağını zannettiği için çağırdığını adı gibi biliyordu. Çünkü hocanın gözlerinden kendisini sevmediğini anlayabiliyordu.
"Tamam hocam"
Lana yerinden kalktı. Hocanın uzattığı kalemi alıp soruyu adım adım çözdü. Hocaya kalemi verdikten sonra sırasına yöneldi. Hocanın yüz ifadesini öyle çok merak ediyordu ki.. Hoca tahtaya yeni bir soru yazmış sınıfa göz gezdiriyordu. "Clara" diye seslendi ve "sıra sende gel bakalım." dedi. Clara ürkek ürkek tahtaya doğru gitti. Kalemi aldı. Çözmeyi denedi. Ama çözemedi. Hoca "Bayan ilgisiz bundan sonra dersle biraz ilgilensen iyi olacak sanırım." Dedi.
Lana böyle bir olaya normalde olsa üzülürdü ama buna kimseye belli etmeden gülmüştü. Çünkü Clara'yı sevmiyordu. Kısa bir süre önce yakın arkadaşlardı. Clara Lana'yla sevgili olduklarını bile bile Jeremy'e yakınlaşmaya çalışıyordu. Lana'nın Bunu farketmesi uzun sürmüştü. Farkedince gidip Olivia'ya anlattı. Ve ikisi de Clara'ya öncesi gibi yakın olmamaya karar verdiler. Ama Clara yanlarına yine geliyordu. Lana, Olivia ve hatta Jeremy bile ona soğuk davransa bile o hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya devam ediyordu.
Okul bitiş zili çalmıştı. Lana ve Olivia eşyalarını topladılar. Lana jeremy'nin yanına gitti.
"Geçen kafede çalışırken müşterilerden biri çantasını unuttu. Oli ile onu vermeye gideceğiz. Sende gelmek ister misin?" dedi.
Jeremy gülümsedi. "Tamam olur. Sen gidiyorsan tabi ki de bende geliyorum."dedi.
"Tamam o zaman hadi gidelim"
Okuldan çıktılar. Adreste yazılı olan yere doğru yola koyuldular. Lana heyecanlıydı. Ama bunu belli etmiyordu. Gidecekleri sokağı daha önce hiç duymamıştı. Yoldan geçen birisine sormuş, tarifi dikkatlice dinlemişti. Adreste yazılı olan sokak buraya çok uzak değildi. On beş dakikada yürüyüş mesafesindeydi. Üçü birlikte sohbet ede ede ilerliyorlardı. Sokak isimleri yazmıyordu. Birilerine sormak zorundaydılar. Ama ortalıkta kimseler görünmüyordu. Lana bir market gördü.
"Ben şu markete gidip adresi soracağım. Beni burada bekleyin"
Oli "Tamam Lana bekliyoruz." dedi.
Lana marketin kapısını açtı, içeriye girdi. Yaşlı bir bayan vardı içeride.
"Merhaba, iyi günler efendim. Rahatsız ediyorum ama ben bir adres soracaktım. "
"Tabi canım buyur." Kağıdı yaşlı bayana uzattı.
"Bu adres efendim. Biliyor musunuz?" Yaşlı bayan biraz düşündükten sonra,
"Evet biliyorum. Buradaki yazılı olan sokak ismi eski ismidir. Dükkandan çıktıktan sonra sağa gideceksin. Önüne çıkan ilk sağdan döneceksin...."
"Çok teşekkür ederim efendim. İyi günler."
"Rica ederim küçük bayan. Yalnız orada dikkat et. Orası her zaman güvenli değildir. İyi günler"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Kan (Black Blood)
VampireHer şey kötülüğe doğru gidiyorsa eğer hayatta, kainat ortaya bir iyilik yollar. Herkes hisseder bunu. Fakat göremez. Elbet gören olacaktır. Ona sahip çıkan, onu koruyan... Çünkü güzel şeyler korunmalıdır her zaman. Korunmalı ki tüm canlılara her zam...