Evin yolunu ikinci kez kaçırıyordu Siyeon.
Navigasyondan yükselen mekanik kadın sesi yeni rota oluşturduğunu bildirirken Siyeon rastgele bir küfür savurdu, öfkeyle gaza abandı. Aşağı yukarı bir kilometre sonra U dönüşü yapabilmesi için yer ve izin vardı, yolun bu tarafında kullanabileceği bir servis yolu olmadığından ileriden dönüş yapmaktan başka seçeneği yoktu.
Bu yolu tekrardan bir kere daha geçmişti, ikincisini de geçeceği için Siyeon kendini emniyet kemeriyle boğmayı istiyordu.
Kim Hyunwoo ve kız kardeşiyle, şehrin kuzeyinde Rassvet Ormanları'nda bulunan evlerinde öğle yemeğinde buluşmak için sözleşmişlerdi. Randevu saatine yarım saatten az kalmıştı ve hâlâ yolda olmak çıldırtıcıydı.
Siyeon'nun kendi arabası çoktan bir hurdalığı boyladığından büronun onlara tahsis ettiği yeni modellerden bir arabayı kullanıyordu. Arabasının bozulmuş olmasına şaşırmadı, hatta iyi bile dayandığını düşündü Chanyeol. Oldukça hoyrat kullanıyor, vites değiştirmeyi geciktirdiği için de arabayı bağırtarak sürüyordu. Öyle ki onu iki kere uyarmak zorunda kalmıştı. Uzun zamandır araba kullanmıyordu Chanyeol ama böyle olacağını bilseydi kendi geçerdi direksiyona.
Chanyeol da Siyeon'dan pek farklı hissetmiyordu; çıldırmak üzereydi.
Dünkünden farklı bir gerginlik vardı üstünde, istifasını edene kadar, birçok aileye cinayet ve katilleri hakkında bilgi vermişti ama bu farklıydı. Bu davaya yeni dahil oluyordu, elde bilinmeyen çok şey varken aileye babalarını bir seri katilin öldürdüğünü söylemek şok etkisi yaratacaktı. Babaları hakkında soru da sormak istiyordu üstelik, babalarının son zamanlardaki davranışları ve durumu bir ipucu yakalamasına yardımcı olabilirdi.
Verecekleri tepkiyi tahmin edebiliyordu Chanyeol: İnanamayacaklar, ağlayacaklar, bağırıp çağıracaklar ve işlerini düzgün yapmadıklarıyla ilgili bir ton laf işiteceklerdi. İyi günlerindeyseler bir de yüzlerine karşı Işıksızlar diye bağırırlardı.
Bunu kendisi değil de Yixing yapsaydı keşke diye düşündü.
Muhtemelen şoka girecek ve bir anda saldırmaya başlayacak bu insanların hakkından kendi ve Siyeon gibi büyü gücü olmayan iki Işıksız değil de, Yixing gibi kendini beğenmiş, büyücü bir piç gelirdi. Ancak kesin bir dille gelmeyeceğini belirtmişti, zaten ısrar etme gibi bir şansları da olmamıştı.
Gömleğinin üstten iki düğmesini açtı.
Klima soğukta çalışıyordu ancak sıcaklamış ve bunalmıştı Chanyeol, yolun uzaması da işleri iyice kötüleştiriyordu. Dünkü cenazeden beri tuhaf hissediyordu; hasta olacaktı sanki.
Başı metal bir tel ile sıkıştırılıyor gibi ağrıyordu ve zaman ilerledikçe tel iyice sıkıyordu başını. Öyle ki arabanın radyosunda çalan favori parçasını bir dakikadan fazla dinleyememiş, radyoyu kapatırken de Siyeon'a tekrardan açmamasını rica etmişti. Bacağı da uzun süreli oturmaktan dolayı zonkluyordu ama başının ağrısı kadar kötü değildi.
Ağzındaki kötü tat da bir türlü geçmek bilmiyordu; acıydı ve yutkunmak rahatsız ediciydi. Ne içerse içsin boğazındaki kuruluktan da kurtulamıyordu. Sırf bu tadı azaltmak için sabah kahvaltıdan hemen sonra, Siyeon'nun yargılayıcı bakışları arasında, bir kutu kola bile içmişti.
Siyeon'nun bir paket krema ve iki paket toz şekeri kahvesine boca ettiğini görmeseydi bu korkutucu bakışları dikkate alabilirdi belki.
Bütün bunların ani hava değişiminden dolayı olduğuna inanmak istiyordu; Seul'e gelmek için çektiği uzun ve sıcak yol üstüne bir de dünkü cenazenin yağmurlu havası kendisini çarpmış olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eating Oleander
FanfictionEski bir polis memuru olan Park Chanyeol, ülkenin en büyük büyücü ailesinin cinayet davasını alır.