PANZEHİR

23 5 3
                                    

Gece ve arkadaşları için herşeyin başlama noktası, artık geri çekilmek yok. Bu yolda başlarına ne gelecek.

Kitabın bölümlerini gittikçe dahada güzel ve heyecanlı yapmaya çalışıyoruz.

Düşüncelerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın.

İyi okumalar🙂

_________________4. Bölüm ______________

*Uzay'ın ağızından*

Bu da ölmüştü. Krallığa ihanet eden herkese olduğu gibi.

Yine etraftaki herkes çığlık atıyor, bu tarafa bakarak bir şeyler fısıldaşıyor, azılı bir katile bakarcasına küçümseyerek beni izliyorlardı. Her zaman olanlardan en ufak bir farkı yoktu. Tam arkamı dönmüş gidecektim ki bu sefer farklı bir şey oldu. Arkamdan meraklı bir ses yükseldi.

~Melisa~
-Hey, masum birini öldürdükten sonra nasıl öylece çekip gidebilirsin?

Arkamı döndüğümde siyah, küt saçlı; esmer ve sert bir kızın konuştuğunu gördüm. Ona yanıt vererek;

~Uzay~
-Ben olsam bu kadar emin konuşmazdım. Ne de olsa insanların masum olup olmadıkları alınlarında yazmıyor, değil mi?

Diye sordum ona. Gereksiz konuşan ve bu kadar meraklı olan insanlardan hep nefret etmişimdir. Sorumun cevabını hâla alamamıştım. Tam sorumu tekrarlayacakken yanındaki kız girdi söze.

~Gece~
-Evet, yazmıyor.

Diye yanıt verdi soruma. Gözlerimi ona çevirdiğim an farketmiştim ki.. Gerçekten de çok güzeldi. Teniyle uyumlu olan kahverengi, uzun saçları ve... Ve gözleri... İzlemeye değerlerdi. Sadece bir kaç saniye izin verdim ama kendime bu güzel manzarayı seyretmek için. Sonrasında ise sorumu yanıtsız bırakmadığı için onu başımla onaylayıp söz geçiremediğim kalbimin benden izinsiz verdiği kararla hafifçe gülümsemiştim ona. Sonrasında ise gitmem gerektiğini hatırlayarak arkamı dönüp uzaklaştım oradan.

Daha biraz yürümüştüm ki telefonum çalmaya başladı. Bakıp da babam olduğunu görünce telefonu açtım.

-Neredesin? Duyuru başlamak üzere. Geç kalmaman gerektiğini bilecek kadar sorumluluk sahibi olduğunu düşünüyorum. Bir an önce burada ol.

Bana konuşma fırsatı dahi vermeden telefonu kapadı. Hah. Ne kadar şaşırtıcı (!).

Elimden geldiğince hızlı bir şekilde meydana yürümeye başladım. Birlik krallığına ihanet eden bir hain vardı. Ve bu yüzden geçiş olimpiyatları'nın başlangıç tarihi geriye çekilmişti. Bu hainliğin geçiş olimpiyatlarıyla ne gibi bir bağlantısı olduğunu henüz çözemesem de bunu çok fazla kurcalamayacaktım. Kurcalasam da pek bir şey değişmezdi sanırım. Ne de olsa bu kararı, koca bilginler ve diğer yöneticiler vermişlerdi. O koca zihinlerinde ne gibi bir plan barındırdıklarını kim tahmin edebilirdi ki?

Düşüncelerin arasında varmıştım meydana. Geç de kalmıştım. Çünkü o hain başıma fazladan iş açmıştı. Onu biraz konuşturabilmiştim ama gereken şeyleri öğrenemeden kaçmıştı elimden. Kaçarken de bir koruyucuyu öldürmüştü üstelik. Ben de ondan istediğimi tam olarak alamasam da onu öldürerek tatmin etmiştim kendimi. Babamın tepkisini şimdididen kestirebiliyordum sanırım. Ama gerekeni yaptığımı düşünüyorum. Ayrıca konuşacacağa da benzemiyordu zaten. Ağzından gerçek hainin adını alamasam da kendisi gibi bir çok yancısı olduğunu öğrenmiştim ondan. Anlaşılan krallık büyük bir tehlike altındaydı.

Ben bunları düşünürken babamın konuşmasının çoktan bittiğini farkettim. Konuşmasının bitmesiyle koca bir alkış koptu kalabalıktan. Yüce Cengiz KARA sözünü bitirmiş ve onun zavallı köleleri de onu hayranlıkla ödüllendiriyordu şimdi. 'Aman da aman! bakın şuna, konuşabiliyor! Ne büyük marifet ama (!)'.

 GEÇİŞ OLİMPİYATLARI ( DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin