Sabah uyandığımda, telefonumda bir bildirim gördüm. Mesajlara baktım, Emre yazmıştı. Mesaj; " Buluşmamız Gerek. Şimdi. " diye geçiyordu. Biraz endişelenmeye kapıldım. Sonra geçiştirerek konum istedim ve "buluşmamız gereken" yere gittim.
~ 1 Saat Sonra ~
Gereken yere gelmiştim ve gözlerim Emre'yi arıyordu. Sonunda, Emre'yi gördüm. Eliyle " gel " işareti yapıyordu. Yanına gittim. Bir sandalye çektim, karşısına oturdum.
" Dökül. " dedim.- Sana bir şey açıklamam gerek.
- Onu ben de biliyorum, söyle de gideyim.
- Şey, hmm..
- Evet?
- Ben, aslında, normal...
- Doğru düzgün konuşur musun?
- NORMAL BİRİ DEĞİLİM
- Ne demek istiyorsun?
- ...
- Evet?
- Gitmeliyim, sonra konuşuruz.
Tam durdurmaya çalışıyordum ki, arkasına bakmadan çekip gitti.
" normal biri değilim " de ne demek oluyor!?
"Yine saçmalıklarından biridir" diye geçiştirdim.Ve telefon çaldı, Cemre arıyordu
- Alo
- Efendim Cemre
- Emre sana her şeyden bahsetti mi?
- Her şeyden?
- Sana anlatmadı mı?
- Benden ne saklıyorsunuz!?
- Zamanı değil, Asya. Görüşürüz.
Trip atar gibi bir sesle;
- Görüşürüz.
Dedim.İkisinde de bir gariplik vardı.
Bu sefer bir şey olduğundan eminim.
Duru'yu arayıp bu " her şey"in ne olduğunu soracaktım, ki, elektirik kesildi. Böyle tesadüf olamaz dedim, sinirle eve gittim.Ertesi gün okul vardı, biraz ders çalışayım dedim. Sonra elektrik geldi. Kırk yılda bir ders çalışayım dedim, onda da elektrik geldi ve tabii ki telefonumla oynayacaktım.
Sonra yarın aklıma matematik sınavı olacağım geldi, anne azarı yemek istemiyorsam ders çalışmak zorundaydım. Mecburen telefonu bırakıp dersime gittim. Dersin tam ortasında, telefonuma mesaj geldi. Ama bakmadım, dersime devam etmeyi tercih ettim. Sonra bakarım düşüncesiyle, şu lanet olası test sorularına geri döndüm.