Yeni Başlangıç

5 0 0
                                    

Kabullenmiştim. Artık kuyucakta okuyacaktım. Her şeyi arkamda bırakıp yeni bir sayfa açacaktım. İlk defa arkadaşlık kuracaktım mesela. Kimseye ailmele ilgili hiçbir şey anlatamayacaktım. Kendime sözler veriyordum. Güçlü olmak zorundaydım. Kendime duvarlar ördüm...

Lisede bazı şeyler yoluna girdi sanırdım. Eskisi kadar evde olmadığım için eksisi kadar kavga etmiyor gibiydik. Ama buda uzun sürmedi sadece bir kaç ay böyleymiş.

Okul hayatım iyiydi. Öğretmenlerimi arkadaşlarımı çok sevmiştim. 9/A olarak başlamıştı serüvenim. Arkadaşlarım çok sıcakkanlı insanlardı. Başlarda dediklerine göre hepsi benden korkmuş dövecek gibi bakıyormuşum insanlara. Ama beni tanıdıkça onlar da öyle olmadığını anladı.

Sınıfta başarım iyiydi. Seviliyordum. Bide küçük şiirler yazıyordum ben. Arkadaşımlarıma göre çok güzeldi tabi. Severlerdi benim şiirlerimi. Kantinde yer ayırtmak için bilr yarışa girerdik. Bir onların yanında kendim gibi davranırdım. Diğer türlü konuşmayan en köşede duran sessiz biriydim.

Bir öğretmenim daha okulun başında bu sessizliğimi garipsedi. İsmi Orhandı. Orhan hoca edebiyat öğretmenimizdi. Ve kız erkek fark etmez bize sürekli paşam diye hitap ederdi. Orhan hoca benim en sevdiğim öğretmen olmuştu. Samimi ve doğal biriydi. Dersi su gibi giderdi. Bana bir cevher olduğumu söylerdi. Beni ilk keşfeden o olmuştu diyebilirim.

Bana ne kadar istemesemde çeşitli kompozisyon çalışmaları verirdi. Sosyal olmamı isterdi. Ama unuttuğu bir şey vardı ben tam bir asosyal ve anksiyetesi olan biriydim.

Eskisi gibi korkak biri değildim aksine baskın ve sert bir karakterim vardı. Bu halimi daha çok sevmiştim. Bazen eve saatinden geç giderdim. Sorduklarında kurs vardı gibi çeşitli yalanlar söylerdim. Yalan söylemek ilk defa bu kadar özgür hissettirirdi beni. Sigara içtiğimi kimse bilmezdi okulda da içmezdim. Cüzdanımın görünmeyecek bir yerine 1 dal alırdım. Okul çıkışı tenhada içip parfüm sıkıp naneli sakız alıp eve giderdim. Eve gider gitmez zaten duş alıp kıyafetlerimi makineya atardım. Kimse fark etmezdi.

Bir gün yine okuldan dönerken. Annem aradı:

-İren biz hastanedeyiz. Kardeşlerin kaza yaptı. Alparslan'ın başı yarıldı. Gökçe'nin yüzünde hasarlar var. Sen eve git bizi merak etme. Dedi.

Neye uğradığımı şaşırmıştım. Arkadan da babamın Gökçe'ye bir bisikleti nasıl düzgün kullanamazsın diye bağırmaları geliyordu.

Gökçe'nin şuan acıdan değil de korkudan ağladığına emindim. Anneme:

-Anne kocanı al Gökçe'nin üstünden. Ya çocukların ölebilirdi. Rahat bıraksın kızı eve gelin sonra. Gökçe'nin bir suçu yok kaza olmuş. Dedim.

-Tamam kızım tamam ben konuşurum onunla.

Hiç konuşacağını sanmıyordum. Akşam onlar gelene kadar stresten yerimde duramadım. Tabi bütün bunların yanında akşam babamın yemeğini hazırlamayı unutmamıştım. Nihayet eve geldiler. Ben onları görür görmez ağlamamak için kendimi zor tuttum. Gökçe koşarak bana sarıldı :

-Abla kaza oldu.
-Biliyorum ablacım iyi misin?

Gökçe şimdiye kadar kimseden bu soruyu duymadığı için ağlamaklı oldu ama gözlerinin içi parladı. Arkasından Alparslan'ı gördüm. Kafasında bandaj vardı. 34 tane dikiş varmış ama yara yüzeysel olduğu için bir risk teşkil etmiyormuş. Alparslan'ın konuşmaya hali olmadığı için onu güzelce yatırdık. Gökçe'nin ağzında darbeye bağlı büyük hasarlar olduğu için yemek yiyemiyordu.

Ona çorba yaptım biraz soğumasını bekledikten sonra zor da olsa biraz çorbayla karnını doyurmuştu. Sonra o da yatağına çekildi. Babam karnını doyurmakla meşgul olduğu için bizi pek görmüyordu o sıra. Annemde endişeliydi hatta ilk defa onu bu kadar sakin görüyordum. Biraz da korkmuş. Bu hali hoşuma gitmedi değil aslında. Ilıman olmuştu birden. Ne dersem tamam diyordu. Babam yemeğini bitirip söylenmeye başladı :

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 17, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BİŞNEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin