3.bölüm

1.2K 88 6
                                    

elif yaşadıklarının şokunu atlatamıyordu dilanın böyle acıklı bir hayatı olduğunu bilmiyordu buraya gelince böyle darma dağın olacağını hiç tahmin bile edememişti karşısında ki gözleri yaşlı dilaya baktı ağlamak dilaya ağlamak hiç yakışmıyordu o gözlerine simsiyah olan gözlerine yakışmıyordu acı çekiyordu dila onca acıyı tek başına yenmişti dila için birine anlatmak çok iyi geliyordu bu kitap meselesini duyunca biraz olsun sevinmişti belki herkes hikayesini öğrenecekti herkes onları tanımadan sevecekti belki de kızacaklardı dila bundan emin değildi ama birine birşeyler anlatmak hoşuna gidiyordu.

sesizce dilayı dinleyip notlarını alıyordu elif ağlamamak için kendini zor tutuyordu  " o gün mezarlıktan geldikten sonra artık hayatımın bambaşka olacağını tahmin etmiştim aslında o gün aklıma gelmedi beni berzan ile evlendireceklerini bu saatten sonra beni hiç  bırakmayacaklar dı çünkü ben bu ailenin çocuklarını karnımda taşıyordum aslında nasıl bir çıkmazın içinde olduğumun bende farkında değildim çaresizdim aşırı yorgundum bir bebeğimin olacağına bile sevinememiştim demir olsaydı ona kaşa koşa haber verir süpriz yapardım ama kocamı o toprağın altına koydum ona orda haber verdim senin çocuğunu doğuracağım ama sen yoksun dedim içim kan ağlaya ağlaya geldim o yolları acılarım sanki daha çoğalmıştı  bebeğim büyüyecekti babasını soracaktı ben ne diyecektim onlara babanız benim yüzümden öldü dedeniz onu acımasızca öldürdü nasıl derdim nasıl açıklardım hiç görmedikleri babalarına hasret bırakacaktım düşüne düşüne deli olmuştum keje anne gelip  berzanla evleneceğimi söyleyene kadar düşünüyordum sanki benide o mezara koydular elif sanki üzerime toprak attılar ben altında kaldım bağırıp bağırıp durdum ama kimse beni ne duydu nede yardım etti olmaz dedim berzan ile evlenemem ben demirin size emanetiyim yapmayın bunu dedim ama dinlemediler berzanı da zorladılar o da sesini çıkaramadı yengesiyle evlenmek zorunda kaldı o gün dördümüzün arsında bir sır oldu bu bebeklerin babası berzan olacaktı ve kimse bilmeyecekti sende kitapta zorla evlendirildiğimizi yaz ama bebekler sonradan yani sonradan olsun babalarının demir  olduğunu söyleme lütfen " dedi dila elif sesizce kafasını salladı  ve dilayı dinlemeye devam etti. " ertesi gün hemen imam nbikahımız kıyıldı burda zaten genellikle öyle olur eşin ölürse yani yeni evliysen kaynınla evlenirsin bizde öyle olduk bizi iki çıkmazın içine soktular berzan zerdaya aşıktı deli gibi bunu biliyordum ama zerda küçüktü ve buralı değildi istanbulda doğmuş büyümüş biriydi berzanın onu sevdiğinden haberi bile yoktu berzan her gece içip içip geldiğinde dinliyordum ondan zerdayı aramızda hiç birşey olmadı iki yabancıydık çocuklar için sadece konuşuyorduk berzan çocuklarıma o kadar güzel babalık yaptıki sana anlatamam gözüm o konuda hiç arkada kalmadı aramızda hiç birşey olmadı birbirimizi sevmedik ama sözünü tutu çocuklarıma baba oldu ikiz olduklarını öğrendiğimizde berzan çok sevindi sana anlatamam oda heycanlıydı bu evdeki herkes heycanlıydı sanki demir hiç hayatımızda yokmuş gibi davranıyordular sanki demir ve ben hiç birşey yaşamamış gibiydi kimse demirden bahsetmiyordu kimse adını bile anmıyordu çok zoruma gidiyordu keje anne her gece ağlıyordu onu sesizce gidip izliyordum gün içinde belki bahsetmiyordular ama anneydi o dayanamıyordu hem üzülüyordu hem bana hemde o soğuk toprağın altında yatan demire onun tek tesellisi doğacak olan çocuklardı demirden bir parçaydı onlar keje anne bir nebze bu konuda rahatlıyordu biliyor musun ilk zamanlar ona çok kızıyordum anlayamıyordum nasıl bu kadar güçlü olabilir diyordum neden herkese güçlü diyordum neden ağlamıyor diyordum ama ki anne olunca anladım onun tek çocuğu demir değildi geride ki çocuklarını da düşünmek zorundaydı kimseyi üzmek istemiyordu kimsenin canını yakmak istemiyordu demiri sadece öldüğü gün bu evde adı anılıyordu mevlüt okunuyordu tabi her hafta yanına gidiyoruz ama kimse üzülmesin diye susuyoruz susmak zorundayız çünkü. sonrasında ben artık doğum yaptım bir kızım bir oğlum oldu berzan ile iki yabancıyız birbirimize bakmıyoruz konuşmuyoruz demire ihanet edemezdim ondan başkasını sevemezdim berzan da zaten benden böyle birşey istemedi zaman geçti yıllar geçti, ama biz halla aynıyız sadece alışmıştık bu duruma ben bu konakta çocuklarım için duruyordum zaten benim bu konaktan başka gidecek bir yerimde yoktu gidemezdim de tek isteğim çocuklarımın sağlıklı huzurlu bir şekilde büyümesiydi öylede oldu ama berzan artık dayanamadı benimle bu odada mutsuzluğu paylaşmak istemedi biz zaten iki yabancıydı birbirimize ait değildik bir gün gelip zerdayı kaçırıp buraya getiriceğini söyledi itiraz edemedim buna hakkım yoktu o kızı buraya kuma olarak getirecekti tek korkum şu olmuştu berzanın da çocukları olacaktı benim çocuklarımla çok ilgiliydi kendi çocuğu olduğunda ayrım olacak diye çok korktum ne kadar kendini kabullendirsede öyle olacak diye korktum sesizdi ben zaten konuşmazdım çok konuşmaya hakkım yoktu el birliğiyle berzanın hayatını mahvetmiştik istemediği bir hayata zorlamıştık benim yüzümden açıkcası onunda hayatı mahvolmuştu çaresizdik ben asla ama asla böyle olsun istemedima ama oldu işte berzan şimdi karşıma geçmiş sevdiğim kadını buraya getireceğim diyordu birşey demedim o gün sustum desemde pek birşey fark etmeyecekti tek sorunum o kız nasıl bunu kabul etti demişti ama işin asla farklıymış onunda hayatı bambaşka oldu istemediği olaylar oldu vedat ağa berzana kızdı keje anne kızdı ama dinlemedi sabahında berzan ortadan kayboldu kimse ondan haber alamadı bir hafta sonra zerda kucağında bu konağa girdi bir kez daha dünya başıma yıkıldı berzanı sevdiğimden onu kıskandığımdan değildi belki bencilce gelecek ama çocuklarımdı onları kendinden mahrum bırakacak diye çok korkuyordum ikisine de çok düşkündü berzana nasıl onlara günlerce berzanın neden odada olmadığını anlatamadım elif çok zordu ağlıyordular babamla uyuyacağız diye ama birşey yapamıyordum zaman onlara berzanın yokluğunada alıştı alışmak zorunda kalmıştılar sesizleştiler zerda bu konağa geldikten sonra berzan elinden geldiğince ilgileniyordu ama çocuktu bunlarda yeterli olmuyordu daha çok istiyordular en basiti sabah uyandıklarında babalarının yanında olmasını istiyordular  günler sonra zerda gelip sofraya oturmaya başlayınca onlarda artık anladılar babalarının nerde olduğunu zerda kötü biri değil berzan onu buraya zorla getirdi zorla buraya ayak uydurmasını sağladı ailesinden uzak kalmak zorunda kaldı zor günler geçirdi ben ona hiç kızmadım çünkü oda en az bizim kadar suçsuzdu çaresizdi kaçmaya çalıştı defalarca direndi sürekli bir gün olsun vazgeçmedi ama başaramadı berzan onu bırakmadı zerdayı buraya bu konağa mahkum etti zor oldu gördüğüm kadarıyla zerda için ama oda alıştı zaman öyle birşey di ki bizi herşeye herkese alıştırıyordu zerda garbimde çaresizce kabullendi zaten çocukları olduktan sonra da bir daha gideceğim demedi çünkü biliyordu ki berzan ona çocukları bırakmayacaktı gidecekse tek gidecekti zerda da mecbur berzana katlanmak zorunda kaldı yıllardır aynı konağın içindeyiz bana bir gün olsun saygızlık etmedi bir gün olsun kızmadı bende ona kızmadım ona çok isterdim anlatmak bence en çok onun öğrenmeye hakkı vardı ama bu sırrı kimse bilmemeliydi kendini çok suçladı iki çocuğu babalarından mahrum bıraktı diye ama ben onun içindeki saflığa inandım çocuklarımı gözüm kapalı zerdaya bıraka bilirim biliyorum ki zerdadan asla çocuklarıma zarar gelmeyecekti biliyorum ki zerda onları kıracak hiç birşey yapmayacaktı aynı şekilde bende onların çocuklarını çok seviyorum onlar günahsız zaten bizim yaptıklarımızın bedeli çocuklar ödememeli benden bu kadar hayatım bu kadar elif anlatacaklarım bu kadar " dedi dila elif şaşkındı halla ama güçlü duruyordu tek soru soracaktı sonrada dilayı rahat bırakacaktı elif  "dila peki demir onu unuttun mu ?" dila sahte bir gülüşle " demiri unutmam sence mümkün mü elif o benim kabimde yaram sızım herşeyim ben onunla birlikte acı çekmeyi bile sevdim sadece zamanımın gelmesini bekliyorum demire kavuşmak için can atıyorum onu çok özledim bazen dayanamıyorum bazen bir an önce ona kavuşmak istiyorum ama çocuklarım benim boynumu büküyor öleceğim günü sabırsızlıkla bekliyorum "   elif  anladım der gibi  baktı dilaya bu kadarı yeterdi dilanın hikayesi bitmişti zorda olsa elif ağlamadan atlatmıştı bugünü de zerdayı dinlemek daha zor olacaktı kim bilir o bu konakta neler yaşamıştı ne acılar görmüştü kim bilir nelere boyun eğmişti..

dila ve elif ikisi güçlü bir şekilde odadan çıkmışlardı gençler oturmuştu bahçede çay içiyordular gülümseyerek ikiside onlara eşlik etti  mehmet gülerek " elif nasıl geçiyor günlerin " dedi gülümseyerek " güzel geçiyor dilanın hikaeyesini dinledim bitti yarın da zerdayı dinlerim " dedi zerdaya bakarak  zerda dışardan bakılıca da hiç zorla bu konağa getirilmiş onca acıyı çekmiş gibi durmuyordu nasıl güçlü duruyordu bu konakta elif hayret etmişti. 

jiyan " madem bugün erken bitirdiniz hadi elifi gezdirelim biraz bizde hava almış oluruz elif sayesinde  " dedi

mehmet " olur tabii kaç gündür çıkmadın bu konaktan seni mardinin en güzel yerine götüreceğim amrdin kalesine " dedi herkes heycanlamıştı elifte mirhan uzaktan elife bakıyordu sesizdi anlamadığı birşey vardı bu kızda ne kadar gıcık ta olsa bir o kadar da dikatini çekiyordu elif aklına geliyordu hiç tanımadığı bir kızdan hoşlanacak değildi ama kendisi de kabul etmesede eliften etkilenmişti.

elif hızla odasına gelmişti üzerinden kurtulmuştu kahve rengi şortunu ve üzerine beyaz ip askılı bluzunu giyinmişti saçlarını da açıp hafif bir makyaj yapmıştı çantasını da alıp odadan çıkmıştı elif çantasına telefonunu koyuyacağı sırada arkasından bir ses geldi " sen bu kıyafetle dışarıya çıkmayı düşünmüyorsun dimi " dedi şaşkınlıkla baktı karşındaki sinirli adama " anlamadım " dedi

mirhan " kıyafetini, giymeyi unutmuşsun diyorum giyin de gel çıkalım "

elif " pardon da sen kimsin ya bana ne hakla karışırsın kıyafetime söz edecek en son insan sensin " dedi sinirlenmişti mirhan kim oluyorduda onunla böyle konuşa biliyordu

mirhan " burda şuan benim evimde yaşıyorsun ve benimle dışarıya çıkacaksın ben seni yanımda asla böyle gezdirmem."

elif " sen şuan baya ama baya saçmalıyorsun farkında mısın ben burda ki insanlara benzemem bir erkeğin emiriyle hareket edecek bir insan değilim benimle böyle konuşamazsın üstelik sen benim hiç birşeyimsin sen bana karışamazsın umarım açıklayıcı bir şekilde konuşmuşumdur " dedi sinirle ilerlemeye başladığında mirhan elifin kolundan tutup. " sen zaten benim birşeyim  olmazsın istabullu " dedi dalga geçerek sinirle kolunu mirhanın ellerinden kurtardı sinirle aşağıya indi onu gören hayretle bakıyordu giydiği kıyafet pek buralara uygun değildi ama elif buraya misafir olarak gelmişti ve kimsenin ona karışmaya hakkı yoktu karışamazdıda.

mirhan aşağıya indikten sonra hep bilikte arabaya binip yola koyulmuştu sinirleri bozulsada elifin biraz dışarıda hava almak onda iyi gecekti.

yol boyu sesizliğini korudu elif mirhanın bu kadar öküz olduğunu düşünememişti kendisi kabul etmesede mirhandan etkilenmişti ama bu hareketi sinirini bozmuştu kendince iyiki böyle bir sevgilim yok diye geçirmişti içinden yoksa elif hergün kriz geçirirdi.

arabaları park ettikten sonra hep bilikte indiler  mardin kalesine geldiler elif çantasındaki kamerayı çıkarıp etrafı çekmeye başladı çok güzeldi çok beğenmişti bu aileyide çekmek istiyordu herkesten tek tek poz vermesini istiyordu dila yoktu ezo ve berzan vardı ikisini çekti içi bir an acıdı uzakta duran mirhana baktı siğarasından yudum yudum içiyordu içiyordu onuda çekti kızlardan onu çekmesini söyleyince poz verdi  mardinli olmayışı her halinden belli oluyordu buraların yabancı oluşu onu rahatsız etmiyor du ama mirhanı içten içe rahatsız ediyordu rahat olması ilkkez birinin ona karşı gelmesi garbine gidiyordu anlam veremiyor du mirhan içindeki karmaşıklığa mirhan kendisi gibi zor olanı seviyordu. Elif ise herşeyden habersiz uzakları seyrediyor du kader bu iki deliyi birleştirecekti belki de iki delinin hikayesi de bambaşka olacaktı..

MARDİN'İN YAKIŞIKLISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin