güzel bir gecenin ardından sabah olmuştu heycanla kalkmıştım dün akşam ne kadar otel de kalacağım desem de bırakmamaışlardı bana misafir odalarını açmışlardı ailem bu durumdan pek memun olmamışlardı ama anneme nasıl bir aile olduklarını anlatınca oda mecbur kabul etmişlerdi evin tek çocuğu olduğum için bir dediğimi ikiletmezdi aile onlar gibi bir ailem olduğu için çok şanslıydım anne ve babamı çok seviyorum tek aile de büyüdğüm için böyle kalabalık aileye hayran kalırdım bende çok isterdim kardeşlerim çok olsun ama doktor anneme bir daha doğum yapmaması gerektiğini söylemişti hem bebek için hemde annem için tehlikeli olduğu için bir daha bebek istememişler beni de el bebek gül bebek yetiştirdiler.
düşüncelrimi kenara bakarıp hazırlanmaya başladım misafir odasının içinde banyo vardı elimi yüzümü yıkayıp valizimden siyah dar pantolonumu ve gömlegimi çıkardım üzerime giyindim mavi gömlegimi pantolonumun içine koydum saçlarımı taradım ve bir toka taktım yüzüme de hafif bir makyaj yapıp artık odadan çıktım geç bile kalmıştım bir an önce dila veya ezoyla konuşmak istiyordum buraya onlar için geldim odadan çıktıktan sonra merdivenlerden aşağıya indim sesler geliyordu çekingen bir şekilde seslerin geldiği yere yöneldim beni görünce keje hanım " günaydın elif kızım " dedi gülümseyerek yanına yaklaşıp " günaydın " dedim masadakilere de günaydın dedikten sonra dünkü yerime oturdum bir tek mirhanın yanı boştu dünkü söylediklerinden sonra aslında onunla aynı masada bile oturmak istemezdim ama malesef oturmak zorundaydım burda tek o yaşamıyordu böyle güzel aileden böyle birinin çıkması beni şaşırtıyordu gözlerindeki yaşanmışlar aslında herşeyi anlatıyordu yaşadıkları onu böyle sinirli öfkeli yapmıştı belkide belkide yapısı böyleydi ben yanılıyordum kim bile bilir. tanımadığım birini düşünüp ve yorum yapmak içten içe beni güldürmüştü açıkcası mirhana saatlerce bakmak isterdim neden ondan bu kadar çok etkilenmiştim gözlerindeki gizemliğinden mi yoksa sert oluşundan mı mirhanın belki de sevgilisi vardı böyle düşünmem bile hataydı ama ne yapa bilirdim onu görüpte düşünmemmek elimde değildi daha saatler olmuştu onu tanıyalı ama aklımı şimdiden karıştırmıştı daha önce hissetmediğim duygular hissediyordum daha önce kimseye aşık ne olmuştum nede sevmiştim mirhanı deli gibi sevmek isterdim mardinin yakışıklısına aşık olmak isterdim..
güzel bir kahvaltının ardından artık hikayeye başlama zamanı gelmişti çok heycanlıydım ilk olarak dila ile başlayacaktım ilk berzanla o evlenmişti sonrasında ise ezo ile en son berzanla kısa bir konuşma yapacaktım onunda duyguları benim için önemliydi dila ile birlikte odaya geldiğimizde oda en az benim kadar heycanlıydı gülümseyerek dilaya baktım "rahat ol istediğini anlat istemediğin yerde bırakız hiç sorun değil " dedim oda gülümseyerek " teşekkür ederim şimdi ben nerden başlayacağımı bilemiyorum aslında ben bu konağa ilk olarak gelin geldiğimde aslında berzanla evli değildim berzanın ikiz kardeşi demir ile evliydim " dedi bir anda gülümsemem soldu şaşkınlıkla bakındım sözünü kesmemek için kendimi zor tutum " demirle ben birbirimizi çok seviyorduk gelip babamdan istedi ama vermeyince kaçtık başka çaremiz yoktu babam sinirlenmişti inatçı biriydi o sinirle beni başkasına vereceğini söyleyince bende demire söyledim gel beni burdan kurtar dedim ondan başkasıyla yapamazdım olmazdı yani ondan başkasını sevemezdim güzel aşkımızı ziyan edemezdim, o gün demirle gece yarısı kaçtık beni getirdi bu konağa herkes ama herkes tepki gösterdi düşman ailenin çocuklarıydık biz asıl sebep buydu aslında babamın istememesi beni vermemesi bütün sebebi buydu demir herkesi karşısına aldı beni sevdiğini söyledi asla bırakmayacağını söyledi zaten kaçtığım bütün mardine yayılmıştı bile gece bile olsa kötü haber tez yayılmıştı korkuyordum çok korkuyordum kendimden değil ama demire birşey olmasından çok korkuyordum demir korkusuzdu benim için herşeyi yapardı korkusuzca beni kaçırıp getirmişti başkasına bırakmamıştı. " gözlerinden bir kaç yaş gelmişti dilanın hayretle dinliyordum ben bambaşka bir şey beklerken beni ne karşılamıştı dilanın sözünü kesip " iyi değilsen ara verebiliriz " dedim " hayır bir daha anlatmaya gücüm olmaya bilir " dedi ve devam etti. " o gece çok güzeldi ilk kez demirin kollarında uyumuştum birlikte olmuştuk karı koca olmuştuk artık bu işin dönüşü yoktu sabah gözlerimi onun kollarında açmak çok güzeldi ama üzgündü demir neden üzgünsün dediğimde ise " seni bu konağa gelinlik içinde sokmak isterdim özür dilerim dilam ben yapamadım senin babanın benim babamın inadı yüzünden herşey farklı oldu " dedi hiç umrumda değildi ne gelinlik ne çeyiz nede ailem sadece ve sadece ben demirle mutlu olmak istedim sonrasında ise biz aşağıya indiğimizde babam silahla kapıya gelmişti ben şaşırmadım bu duruma bekliyordum ama bu aile beni verme di babama demir asla ama asla vermezdi babam bağırdı çağırdı çok kızdı benim gibi bir kızı olmadığını söyledi bu işinde burda kapanmadığını söyledi gitti babam dediğini yaptı keşke yapmasaydı ama yaptı bu aile dediğim gibi bana sahip çıktı beni kendi kızları bildiler beni bir gün olsun suçlamadılar sevdiler beni anlayacağın , nerdeyse bir ay geçmişti babam sesizdi bende vazgeçmiştir diye düşündüm açıkcası demir işe gidip geliyor çok güzel herşey devam ediyordu kısa bir süre onunla yaşadım ama sanki bana bir ömür gibi geldi şu yaşımda en güzel günlerim demirle oldu onunla güldüm onunla ağladım demir öldükten sonra hep ağladım aslında o gün yani öldüğü gün gülümseyerek evden ayrıldı giderken iki kere öptü beni arabaya binene kadar bana baktı sanki gitmek istemiyordu sanki hissetmişti öleceğini bilseydim o hain saldırıyı demire yapacaklarını asla ama asla göndermezdim şirkete giderken önünü kesip kurşun yağmruna tutmuşlardı o arabadan yaşayarak çıkması imkansızdı acımadan vurmuşlardı acımadan öldürmüşlerdi demiri silah sesleri konağa kadar geldi kalbimdeki sızıyı sana anlatamam elimde tepsi vardı yere düştü hissettim yere çöküp ağlamaya başladım demirin öldüğünü sanki hissettim çok geçmeden zaten haber geldi saldıraya uğramış diye yukardaki avludan bakılınca görünüyor vurulduğu yer hepimiz koşarak gittik ayağımdaki terlik bile yoktu canım acıyordu taşlara bastıkça ayağım kopacak gibi hissediyordum ama umrumda değildi ben sadece demiri sağ sağlim bulmak istiyordum araba çok kötü durumdaydı demir kanlar içinde yatıyordu görmüştüm onu sevdiğim adam kanlar içinde karşımdaydı bende ölmek istedim bende gitmek istedim onunla beraber beni bırakmasın diye çok dua ettim gitme dedim ama dinlemedi beni beni bu yalan dünyada tek başıma bırakıp gitti çığlıklarımı duymadı ona olan hasretimi hiçe sayıp beni bu yalan dünyada tek başıma bıraktı zorluklarla ayakta durdum öldü dediler baş sağlığı dilediler kabullenemedim herkese kızdım demir ölmedi demek istedim demir gelecek defolun evimizden gidin demek istedim ama diyemedim ben bekledim demiri kanlı gömleğine sarılıp bahçede oturdum bekledim demir beni bırakmaz dedim gitmez dedim verdiği sözü tutar dedim ama gelmedi mezarına gitmedim yakıştıramadım o soğuk toprak demire yakışmaz dedim onu orda bırkan keje anneye çok kızdım nasıl oğlunu soğuk toprağa koyarsın diye isyan ettim hava soğuktur üşür dedim koymayın dedim ama beni dinlemdiler toprak yakışmaz benim demirime damatlık yakışır dedim ama dinlemediler onu gömdüler o soğuk toprağın altına koydular neden bu acıyı yaşadım diye hergün ağladım acım hiç geçmedi acım hiç dinmedi kan döküldü dediler babam nasumuzu temizledik dediler ben demirin namasu olmuştum babam demiri öldürdü ama beni dul bıraktı bu cahilliğinin farkında değildi babam, onu hiç bir zaman affetmeyeceğim hep onu suçlayacağım hep kızacağım ona ben demirle çok mutlu olacaktım çocuklarımızı birlikte büyütecektik birlikte kavga edip birlikte gülecektim babam benim hayatımı mahvetti küçükkende öyleydi bizi yani kızlarını sevmezdi önceliği erkek çocuklarıydı annemi bir çöp gibi görürdü kadın demek babam için köle demekti asıl köle babamdı acımasızdı babam bu dünyada değil ama öbür dünyada iki elim babamın yakasındaydı hem anneme yaptıkları için hemde bana bunca acıyı yaşattığı için ona hakkım helal değil hiç bir zaman yüzüne bakmayacağım ailem benim için komple bitti yüzlerini o günden sonra bir daha görmedim bu aile bana sahip çıktı evlatları öldü gencecik evlatlarını toprağa verdiler ama bir gün beni kırmadılar bir gün beni üzmediler kedi çocuklarından üstün tutular keje anne sürekli bana " sen bu evin kanatsız kuşusun sen bana oğlumun emanetisin seni çok sevdi seni öldüğü güne kadar çok sevdi oğlumun emanetine gözüm gibi bakmak benim boynumun borcu " dedi çok dokundu bana çok zoruma gitti aslında benim ailemin yapmadığını keje anne yaptı onların hakkını ödeyemem ben hepsi çok iyi insanlar, günler geçti ben ruh gibiyim tabi hiç birşey yemiyor içmiyor odamdaki camdan sürekli dışarı bakıyorum koynumda da demirin kanlı gömleği yastığını kokuyorum ama günler geçtikçe demirin kokusu da gitti bari o kalsaydı ama kalmadı artık ayakta kalacak gücüm yoktu direnemiyordum birgün bayılmışım açlıktan zannettik ama değilmiş ben hamileymişim gücüm artık yetmemiş bebeklerim anne artık kendine gel diye işaret ediyordu hamile olduğuma bile sevinemedim demirin en çok istediği şey bir kızımız bir oğlumuz olsun kızımız sana benzesin oğlumuzda bana benzesin derdi ama göremedi demir ona söylemem lazımdı demire bebeğimizin olacağını söylemem lazımdı hastaneden çıkar çıkmaz beni mezarlığa götürün dedim hemen götürdüler demirin mezarlığını hiç gitmemiştim ilk kez çocuklarımızın olacağını söylemek için gidecektim ayaklarım geri basıyordu ama ona bir bebeğimiz olacağını söylemek istiyordum eğer beni duyorsa görüyorsa sevinecekti merzalıkta oturdum mezanın başında bağırmak istedim neden beni bıraktın diye ama onu artık daha fazla üzmek istemiyordum ağlaya ağlaya bir bebeğimiz olacağını söyledim sonrasında zaten ağlamaktan bayılmıştım gözlerimi odamda açtım " dedi dila daha sözünü bitirmeden kapı çaldı içeri zeynep girdi " dila yenge annem misafirimizi fazla yormalayım bugünlük bu kadar yeter dedi " dila gülümseyerek " tamam canım şimdi geliriz " dedi zeynep odadan çıktı dila göz yaşlarını sildi bende karşısında ağlamıştım anlattıkları canımı yakmıştı ben buraya gelirken böyle bir hayat hikayesi beklemiyordum bambaşka birşey çıktı dilanın acısı çıktı dila biraz toparlandıktan sonra " yarın devam ederiz elif çocuklar babasını berzan biliyor hatta bu konakta ki bir çok kişi de öyle biliyor ezo bile bunu kitapta yazmasan aramızda kalsa ben kendimi kaybettim sanki o günleri tekrardan yaşadım gibi hissettiğim için kendimi tutamadım anlatmamam gerekiyordu " dedi ayağa kalkıp " dila senin istemediğin hiç birşey yazmayacağım merak etme yanlız hikayenin devamını merak ediyorum biliyorum sana acı veriyor ama ben çok üzüldüm çok zordur eminim yeni evliyken kocanı kaybetmen beni çok üzdü."
dila " ben artık alıştım onsuzluğa acısı ilk günkü gibi ama yokluna alıştım içimdeki fırtınalara alıştım bu konakta sadece çocuklarım için duruyorum neyse yarın devam ederiz " dedi dilayı çok sıkmak istemedim çektikleri zaten çok acıydı birde ben üstüne gitmek istemedim ne hayatlar vardı kim bilir neler neler çekti kim bilir dila içinde neler neler yaşadı kimse bunu bilemez bir an önce sabah olsun devamını dinlemek istiyorum neden berzanla evlendirildiğini evlendikten sonra ezo bu eve nasıl geldi onların hikayeleri de farklıydı belli ki kim bilir onlar neler yaşamıştı..
dila ile birlikte bahçeye indiğimizde herkes oturmuş çay içiyordu bizde yanına oturduk aslında odaya çıkıp bu duyduklarını bir aşmam lazımdı ben bile kaldıramazken dila neler yaşadı.
burdaki herkes güler yüzlüydü oturup sohbet etmeye başladık aslında burda oturmak istemiyordum tek isteğim dilayı dinlemekti ama izin vermediler belki de onlarda dilanın daha fazla üzülmesini istemiyordular.
çaylar içildikten sonra herkes kalktı bende biraz odama geçtim aslında ağlamak istiyordum kolay kolay ağlayan biri değilimdir ama bu hikaye beni çok üzmüştü belliki dila berzanla zorla evlendirilmişti halla böyle şeylerin yaşanması beni çok üzüyordu artık herkesin herşeyin değişmesi lazımdı artık böyle şeylere bir son vermelilerdi tek bir kişinin hayatı değil bir çok kişinin hayatını mahvetmeye kimsenin hakkı yoktu bu hakkı kimse kimseye vermemeliydi bu yüzden okuyup bir yerlere varmak çok güzel dilanın bir mesleği olasaydı eğer cesareti olsaydı berzanla evlenmek zorunda kalmaya bilirdi oda çocuklarını alıp bambaşka bir hayat kurabilirdi belkide yine onu burda kalmaya zorlayacaklardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARDİN'İN YAKIŞIKLISI
Novela Juvenilmeraklı bir yazadı elif yeni bir hikaye yazmak için mardin'in en büyük aşireti olan koçar ailesinin konağına konuk olmuş ve koçak ailesinin hikayesini yazmak istemişti mardine gelirken güzel bir macera yaşamak için gelmişti ama koçar ailesinin oğlu...