6. Bölüm ~ ÖLÜM

165 18 0
                                    

Öncelikle yeni bölüm çooook geciktiği için özür dilerim. Hikayenin sonuna yaklaştık. Son 2 bölüm. Bu bölümde olaylar duruluyor ve duygular ortaya çıkıyor. Bu yüzden duygusal bir şarkıyla dinlemelisiniz. İyi okumalar...

PSCast ^^

Taehyung

Hastane kıyafetlerinin içinde bile güzel görünüyordu. Muhteşemdi... ölmeyi hak etmeyecek kadar muhteşem. Ben bugün sadece sevdiğim kızın değil, geçmişimin, geleceğimin, hayatımın başrolünün yıkılışına şahit oluyordum. Neredeyse... EJ yıkılmadı. Ama şuanki durumu bir harabeden farksız. Burada, ama sanki yok. Hiçbir faaliyeti yok. Yok işte. Bedeninin burada olması, kalbinin burada olması onun burada olduğu anlamına gelmiyor. Kalbinin durmaması için elinden geleni yapan doktorlara dönüyorum yüzümü. Bana bakıyorlar. Ama hiçbir şey demiyorlar. Jimin ve Jongin'in gözleri kıpkırmızı. Benimkinden farksız... Çok bitkin oldukları duruşlarından belli. Acaba ben de mi öyleyim? Aramızda farklı olan tek kişi Jungkook. O ümitli. EJ'in yaşayacağından ümitli. Keşke ben de olabilsem. Ama o makinelere bağlıyken, nefes almasını bile bir makine sağlıyorken bunu yapamıyorum. Sessizleşiyorum. Ağlıyorum. Elimden hiçbir şey gelmiyor. Sadece acı hissediyorum. Gözlerim istem dışı kapanırken tek bir isteğim var. Hissizleşmek...

~~

Birçok insanın korkusu bir gün sevemeyecek kadar hissizleşmektir. Oysa benim korkum sevebileceğim bir insanı kaybetmek. Bu korkuya ilk defa çok yakınım. Bu korkuyla yüzleşme ihtimalimin olduğu bir güne, EJ'in uyutulduğu bir güne merhaba diyorum. Yoğun bakım ünitesinin önündeki sandalyede uyuyakalmışım. Uyandığımda EJ'in yanına serum yenilemek için giden hemşire yanımdaydı. Bir şeye ihtiyacım olup olmadığını sordu ve ardından işinin başına döndü. EJ'in yanına girdi. Birkaç şeyi kontrol edip çıkıyordu ki makinelerden yükselen bir sesle yüzünü endişe kapladı. Makineleri bilirsiniz. Daima bir tempoyla çalışırlar. Çarklar ritmik hareketlerle döner. İki dakika öncesine kadar dünyamda yankılanan ses de öyleydi. Ama şimdi... şuan duyduğum ses hiçbir şeyin iyi gitmediğinin habercisiydi. Doktorlar EJ'in odasına toplanmıştı. EJ'in kalbi... durmuş muydu?

Doktorlardan biri kalp masajı yapıyor, diğeri de şok cihazının hazırlanmasını bekliyordu. Ve ben... burada elim kolum bağlı oturuyordum. Yapacak hiçbir şeyim yoktu. Yine. Korkusuyla yüzleşmeyi bekleyen küçük bir çocuktan farksızdım. Ben de bekliyordum.

Birkaç kez şok verdiler EJ'e. Sonuç alamadılar. Kalp masajı da sonuçsuz kaldı. Gözyaşları, hıçkırıklar başından beri sonuç almaya yetmemişti ve yetmeyecekti. EJ ellerimin arasından kayıp gidiyordu. O gökyüzümdeki en parlak yıldızdı. Ve şimdi... ölüyordu.

Doktor elindeki cihazı bırakıp bize döndü. Yüzünde suçluluk, üzüntü, acıma gibi bir sürü duygu gizliydi. Bakışları yorgundu. Söylemek istediği tek şey ise belli oluyordu gözlerinden: Üzgünüm. Doktor kolundaki saate baktı ve yanındakilere seslendi. Camlarla çevrili olan odadan ses dışarı taşmıştı.

- Ölüm Saati 03.45

Ölüm saati? Ölüm... EJ... öldü.
Bu dünyada delice sevdiğim tek insan. Gözleri bir daha açılmamak üzere kapandı. O... gitti. Dünyadan gitti. Kalbimden gitti. Benden... gitti. Bizden gitti. Gitti ama yokluğu doldurulamayacak bir boşluk bıraktı geriye. Asla dolmayacak bir boşluk.

Doktorlar odadan çıkıp yanımıza geldiler. Diğerlerine bakamıyordum. Ne Jimin'e ne Jongin'e ne de başından beri EJ'in uyanacağına inanan Jongkook'a. Gözlerimi EJ'den ayıramıyordum. Sanki ben bakmayı kessem kaybolacakmış gibi hissediyordum. Doktor klasik konuşmasını yapıyordu. Acaba diye düşündüm. Acaba kaç kez bu konuşmayı yapmıştı? İnsanların ölmesi basit miydi onun için? Ya da umursuyor muydu ölümleri? Hiçbir sorunun cevabı umrumda değildi. Hayat bana en büyük cevabı vermişti. Ne kadar seversen sev, hikayenin sonunda onu kaybedersin. Ben sadece sevdiğim, aşık olduğum kızı değil, aşkı da kaybettim. Kayıpların bende açtığı yaralar yüzünden ayakta duramıyordum. Dizlerimin üstüne düştüm. Jongin yanıma oturdu.

- Her şey düzelecek Tae. Biz... bunu atlatacağız. Yanındayız. Her zaman yanındaydık. Her zaman. EJ... O böyle olmanı istemezdi. Tae? Beni duyuyor musun?

Daha fazla direnemem. Beni çağıran karanlığa gitmeliyim.

~~~~

Jongin

Taehyung gözümüzün önünde eriyordu. Üç gündür sadece uyuyordu ve uyandığı kısa sürelerde de EJ'in resimlerine bakıp ağlıyordu. EJ'in adını sayıklarken uyuyakalıyordu. Hepimizin neşesini yerine getirmeye gücü yeten bu devi böyle görmek benş bitiriyordu. Tae'ye göz kulak olmaktan acımı içimde yaşamak zorunda kalmıştım. O zaten güçsüzleşmişti. Onun gözü önünde ağlayamazdım.

Tae'nin durumu iyi olmadığı için cenaze törenini ertelettiler. Tae kendine geldikten sonra tören yapılacakmış. Gerçi Tae o törenden sonra şuanki haline geri dönecek. Bundan adım kadar eminim. Yaşayacağı her olay ona EJ'i hatırlatacak. Anılar ona yetmeyecek. Onu görmek isteyecek. Ona dokunmak. Varlığından emin olmak. Belki... ölmek isteyecek. İşte o zaman, ona izin vermeyeceğim. Bu yüzden buradayım, yanındayım Tae.

~~~

Taehyung

Hayat nedir? Sevdiklerimizin yıldız gibi kayıp gittiği bir gökyüzü mü? Ya da bulutlarla gölgelenen güneşin bıraltığı sıcak dokunuş mu tenimize? Gözlerinizi kapayın ve gökyüzünüzden kayıp giden bir yıldızı düşünün. Nasıl parladığını hatırlıyor musunuz? Hafızanızın bir köşesinde nasıl patladığına dair bir iz var mı? Anıları... yaşatıyor musunuz size bıraktığı anıları? Peki giderken hediye ettiği o acı? Hala taze mi?
Ben dünyamı ilk kez ışığa boğuşunu hatırlıyorum. O an ilk defa insanların aşk dedikleri o şeyi düşündüm. Eğer aşk gerçekse, kesinlikle buna benziyordur demiştim. Sürekli takip ettim ışığı. Gözlerimi kapatıp açmam için geçen saliselerde bile kaybetmekten korktum. Biliyordum çünkü. Eğer onu gözden kaybedersem dünyam karanlığa mahkum olacaktı. Işıktan ve aşktan mahrum kalacaktım. Bu yüzden kaybetmemeye çalıştım. Ama şimdi... gözlerimi açtığımda tek bir gerçek kalmıştı hayatımda. Artık ne ışığım vardı, ne de aşkım...

Yaşayan bir ölüden tek farkım kalbimin atmasıydı. O zaman... neden buna da son vermiyorum?

Öhüm öhüm... yazarken ağlamıştım biraz. Yani çook azcık. Belki 5 dakika.. neyse. Umarım beğenmişsinizdir. EJ'in ölümü ani oldu. Ama asıl soru biri daha ölecek mi? Sonraki bölümde görüşmek üzere :)

PSCast ^^

NOT: UNUTMA...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin