Gorou'nun seminerini herkes dikkatlice dinliyordu. Seminerlere normalde katılmam, hatta katılırsam en arka sıralardan birine geçerim, ama şuan en ön sırada -genelde baştaki kişilerin oturduğu yere- oturuyorum. Hemen yanımda da Kazuha var, şu işe bak... "Beni dinlediğiniz için teşekkürler!" Gorou seminerini bitirdi ve eğildi. Herkes bir anda ayaklandı ve alkışlamaya başladı. Herkes alkışlamayı bitirdiğinde salonun dışına dökülmeye başladılar, yoğunluk bitinceye kadar oturduğum yerden kalkmadım. Herkes gittiğinde kalkmak için doğrulunca Kazuha elini göğsüme koyup beni yerime geri oturttu, "Ben kalk dedim mi Kuni-kun?" derken yüzünde ki o gülümsemeyi hiç bozmamıştı. Korkunç. "Açıkçasıııı, benim hemen tuvalete gitmem lazım-.." hafifçe yalandan gülümseyip kalktım ve koşar adım salondan çıktım.
Tuvalet kabininden çıktığımda lavabonun önünde ki büyükçe aynada kendime baktım, tanrım cidden ölü gibi duruyorum. Saçımı düzeltmek için kafamı yere eğdim, kaldırdığımda arkamda bir anda beliren beyaz-kırmızı saçlarla dona kaldım. Bu herif neyi nesi böyle... "He.. hey!-" arkamı döndüm, "Kazuha... beni korkuttun." derken arkamda ki lavaboya yaslandım. Kazuha biraz bana yaklaşıp belimi kavradı, "Çok uzun sürünce seni merak ettim." yüzüme eğildi, nereyse dudaklarımız birbirine değecekti. Elimi göğsüne koyup hafifçe ittirdim onu;
"Tuvalette en kötü başıma ne gelebilir ki?"
"Herhangi bir şey. Benim şirketimde dikkatli olmalısın." ve sözünü bitirip benden ayrıldı. Elimden tuttuğu gibi hızlıca tuvaletten çıktık. Beni peşinde sürüklemesinden hoşlanmıyorum, elimden tuttuğu zaman her zaman içimde garip bir his oluşuyor. Nefret mi bu? Mhm, kesinlikle.
..........
Akşam saati yine mesaideyim. Uyumuyorum en azından bir yararım olsun. Ama bir şey fark ettim, Childe bir kaç günden beri hiç önüme çıkmadı. Eh, pek de sikimde değildi. Dosya odasına elimde ki diğer çalışanların doldurduğu formlarla geri döndüm. Dosyaları sırasıyla alfabetik sırasına göre sıraladım, diğer kategorileşmemiş dosyaları düzenledikten sonra ise dosyaları sırasıyla önümde ki büyük dolaba yerleştirmeye başladım, bu belki iki saat falan sürdü. Dosyaları son kez listeyle kontrol ederken o kadar dalmıştım ki dış kapının açıldığını duymadım bile. Biri arkamdan sessizce geldi o sırada. Aniden belime sarılan kollara karşın bir anlık irkildim. Göz ucuyla beyaz-kırmızı saçları süzdüm;
"Burada ne işin var?.."
"Yanına gelmek istedim. Bir sakıncası mı var?"
"Hayır, sadece.. niye bu pozisyon?-" bu sözümün ardından Kazuha sırıttı ve beni kendine iyice yaklaştırdı. O an boynumda sıcak nefesini hissettim,
"Benim mekana gelsene. Çok çalıştın."
"Yok ya kalsın. Ben iyiyim."
"Sana seçenek sunduğumu hatırlamıyorum." belime sardığı kollarını bir anda sıkılaştırdı. Tek elimle elimde ki listeyi tutarken diğer elimle belimi kavrayan kolları tuttum, "Şaka lan şaka, gül diye-.." derken hafifçe gülümsedim yalandan. Kazuha ikna olmuş gibi duruyordu diye aklımdan geçirirken aklımdakini onaylayan bir şeyler söyledi, "O zaman yarın seni almak için geleceğim." dedi, kafama hafifçe dudaklarını bastırıp ayrıldı ve odadan ellini sallayarak çıktı.
O çıktığı zaman bir anda farkına varmıştım. Beni kafamdan öpmüştü.. hayır hayır hayır, bu doğru değil. Bana samimi bir şekilde sarılışını mı yoksa kafamdan öpüşünü mü sorgulasam şaşırmıştım.
........
Öğlene doğru tekrardan şirketteki bütün dosyaları toparladıktan sonra dosya odasına yürüyordum. Normaldi, her şey normaldi. Ta ki dosya odasından içeriye girene kadar... Karşımda ki lacivert saçlı kız arkasında ki bin bir yere saçılmış dosyaların arasından bana büyük sinir bozucu bir gülümsemeyle bakıyordu;

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Puppet Master ;; Kazuscara
ФанфикKuni-kun!~ Bak, sana lacivert bir kedi peluşu aldım! Neden mi? Bana seni hatırlatıyor..~ ?! Σ( ° △ °|||)︴ modern ve mafia au karışık amk napıyorum ben neyse bu arada modern au daha baskın(yalan söyledim) sonra 'ted napıyon aminaaa' demeyin pls TW!! ...