#2

334 34 3
                                    

Childe elinde ki kahveyi masamın üzerine bırakıp yüzüme eğildi, "Tanrım, yine mi uyumadın?" o sırada masamın üzerinde ki kahveyi elime alıp bir yudum aldım ve Childe'a döndüm. Bana acıyormuş gibi bir yüz ifadesi takınmıştı, "Uyumaya ihtiyacım yok, ben iyiyim." Childe eliyle yakamın arka tarafını tutup başımı kaldırdı. Beni baştan aşağı süzdü ilk, "İyi değilsin. Haline bak ölü gibi duruyorsun." dedi ve yakamı bıraktı. Elimdeki karton bardakta ki kahveye baktım, yorgunluğumu bastıracak tek şey bu muydu cidden? "Bay Childe, Bay Scaramouche! Bakar mısınız lütfen." biri Childe ve bana seslendi. Kafamı kaldırıp kimin olduğuna baktım, Lumine'di; 

"Bay Kaedehara sizi bekliyor. Hemen toplantı odasına gitmeniz gerek."

"Ne? Şimdiden geldi mi?!"
bir anda sesi yükseldi Childe'ın. Sarı saçlı kıza döndüm, "Bekleyemez mi? Kahvem soğusun istemiyorum." Childe bana döndü aniden, yüzünde ki gergin ifadeyle konuşmaya başladı, "Bu sefer olsun saygısızlık yapmamaya çalışsan Mouche! Karşımızda ki adam bizim şirketi kendi şirketiyle birleştirecek Kaedehara şirketinin CEO'su. Ne kadar şanslı olduğunun farkındasın değil mi??"

"Hm? Bir şey mi diyordun? Dinlemiyordum da."

"OH HADİ AMA!!"

.........

Childe boynumda ki kravatı düzeltirken bana saygılı davranmam konusunda bin tane şey anlatıyordu. "Tamam çok konuştun. Birazcık sus." Childe bana somurtarak bakıp boynumda ki kravatı sıktı, "Az uslu dur. Asabımı bozuyorsun-.." ve kravatı gevşetip benden ayrıldı. Oflayıp puflarken Childe ceketini düzeltti ve kapıyı açıp içeri girdi, bende peşinden gittim. Oda da yeni patronumuz ve baş çalışanlardan oluşan topluluk bize döndü. Masanın başında ki beyaz saçlı adam ayaklandı, "Geç kalmanızın sebebini öğrenebilir miyim?" derken o akik taşı gözleriyle süzdü bizi. Childe tam konuşmaya başlayacakken araya girdim, "Keyfimiz istedi. Bir sorun mu var?" . Odadakiler bir anda kendi aralarında fısıldaşmaya başladı. Childe beni yakamdan tuttuğu gibi arkasına aldı; 

"Hahaha... Onun kusuruna bakmayın lütfen Bay Kaedehara. Kendisi mental açıdan iyi değil de."

"Sen sus be. Kendimi savunabilirim."

"Kes sesin-"
Kaedehara bir anda masaya vurdu. Etrafındakilerin susmasıyla birlikte bana döndü. Yüzünde ki ciddi ifade aniden sırıtışa dönmüştü, "Vay vay~ Kendinin baya beğenmiş bir herifsin huh?" elini çenesine götürdü o sırada. "Çok mu belli ettim?" derken Childe'ı önümden çekilmesi için ittirdim. Childe kızgın bir ifadeyle baktı bana sadece. Kaedehara olduğu yerden ayrılıp bana yaklaştı. Benden biraz daha uzun olmasına rağmen eğilme ihtiyacı duydu, "Şirkette senin gibilerin olduğunu bilmiyordum." derken çenemden tutup yüzümü inceledi. Elimin tersiyle yüzümde ki elini ittirdim. Kızmasını bekliyordum ki sadece sakince bana bakmaya devam etti. "Uhm, Bay Kaedehara? Acaba toplantıya devam edecek miyiz?" dedi Columbina. Kaedehara başını Columbina'ya çevirdi, "Hepinizi tanıdım, bu benim için yeterli. Çıkabilirsiniz." dedikten sonra bir kaç dakika içinde herkes odayı boşalttı. Bende gitmek için arkamı döndüğümde bir anda kapı yüzüme kapanıverdi. Arkamı döndüğümde Kaedehara bir anda beni duvara sabitledi;

"Kunikuzushi Scaramouche, eğer yanlış söylemediysem?" 

"Adımla hitap edebileceğini söylemedim."

"Kendini fazla beğenmişe benziyorsun? Kim şımarttı seni, anneciğin mi?"
elimi yumruk yapıp sıktım. Anne şakası mı? Bana mı?? Oh hayır hayır, yanlış adamı seçtin. "Seni şuracıkta öldürmemem için bir sebep söyle." derken yakasından tuttum. Sadece sırıttı olduğu yerde ve kulağıma eğildi, "Oh Kunikuzushi, kime kafa tuttuğuna dikkat et~" derken yakasını tuttuğum elimin bileğinden tutup sertçe sıktı. Normalde böyle hafif şeylere ses çıkarmam ama canımı acıtıyordu. Sessiz bir ıkınma sesi çıkardım;

"Canın mı acıdı Kuni-kun?"

"Bana Kuni-kun deme-.."

"Dedim bile. Eğer yanında benden başkasını görürsem işlerini bitiririm..."
ve yanımdan geçip kapıyı açtı, öylece çıktı. Beni sanki bir anda sahiplenmiş gibi davranması sinir bozucu. Şuan sadece böyle devam etmesinden korkuyorum. Ne yapmaya çalışıyor beni rezil etmeye mi?

.........

Childe yaslandığı cam korkulukların oradan Kazuha'ya baktı, "Beni niye buraya çağırdığınızı öğrene bilir miyim Bay Kaedehara?" korkuluklardan ayrılıp Kazuha'ya yaklaştı o sırada. Kazuha ellerini arkasına alıp karşısında ki ışıl ışıl şehre baktı, "Scara'nın yakın arkadaşıymışsın?" Childe'a döndü duygusuz bir ifadedeyle. Childe elini boynuna atıp sıvazladı, "Yakın arkadaş denemez... arkadaş bile. Daha çok aynı işte çalışan iki kişi gibiyiz." sıradan ifadesi hafif bir üzüntüye dönmüştü. Kazuha tek elini çenesine götürdü, "Beni daha fazlası olarak gördüğünü sanmıyorum. Benden nefret bile eder." diye devam etti Childe. Kazuha bir anda konuştu, "Bu acı verici olmalı, değil mi?" Childe hafif endişeli bir ifadeyle Kazuha'ya baktı; 

"Yani, önceden beri tanıdığın birinin seni arkadaş bile görmemesi biraz kırıcı tabii ki-"


"Ondan uzak dur."

"Anlamadım?" Kazuha'nın bir anda konuşmasıyla Childe'ın kafası karışmıştı. Ne demeye çalışıyordu? "Anlamana gerek kalmayacak..." dedi ve Childe'a yaklaşıp kolunu omzuna attı. Önceden kemerinden çıkardığı silahı Childe'ın sırtına dayadı, "...kafanı yormak zorunda kalmayacaksın." ... Ateş etme sesinin ardından Childe dizlerinin üstüne düşüverdi. Eliyle göğsünü tutarken kafasını Kazuha'ya çevirdi, "Ba.. Bay Kaede-..?" ağızından bir kaç damla kan damladı  yere, ve olduğu yerde yere yığıldı. Kazuha, Childe'ın yanına çömeldi, "İnsanların acı çektiğini görmeyeli uzun zaman oldu huh?.." yüzünün ifadesi sırıtışa dönmüştü.

..........

"Şu işe bak.. gerektiğinde telefona bakmıyor-" telefonumu cebime atıp yanımda ki yığınla dosyaya baktım. Hepsini tek başıma taşımak zor oluyor. Etrafta kimse var mı diye kontrol ettim, sanki bir anda herkes yok olmuş gibi, bomboştu. Oflayıp puflarken masanın üzerinde ki dosya yığınlarından birini kucakladım ve olduğum cam duvarlı odadan çıkıp dosya odasına yürümeye başladım. İlerlerken önümü görmediğim için birine çarptım, "Salak herif.. ne yaptığına ba-!" dosyaları elimden düşürmemle kime çarptığımı görmem çok ani olmuştu. Kazuha yüzünde garip bir gülümsemeyle bana baktı, 

"Hey Kuni-kun. Nereye böyle?" 


"Kör müsün? Elimde ki dosyalarla nereye gidiyor olabilirim?"

"Bilmem?"

"Benimle taşak mı geçiyorsun?-" Kazuha bana o sinir bozucu gülümsemesiyle bakarken ciddi kalamıyorum. Taşıma işleri bana kalmışken bide senle mi uğraşacağım? Saçmalık. "Hala akıllanmamışsın bakıyorum?" derken gülümsemesi sırıtışa döndü. Gözlerimi kısıp Kazuha'yı süzdüm, "Pardon da, sen mi beni akıllandıracaksın? Pfff-" . Bir anda elimden tuttuğu gibi beni kendine yaklaştırıp belimi kavradı ve yüzüme eğildi, "Üstüne karşı çıkılmaz ama~.." . Elimi yüzüne koyup ittirdim, "Siktir git seni sapık köpek."

"Ouch- Bu kabaydı." ve aniden beni yere bırakıverdi. Doğrulmaya çalıştığımda Kazuha ayağıyla göğsüme bastırdı, "Hayır hayır hayır, o kadar hızlı değil. Bana söylediklerini hemen siktirip atacak biri değilim." yüzünde ki sırıtışı nasıl hala koruyordu. Bacağını elimle kavrayıp ittirmeye çalıştım ama olmuyordu, "Ngh-.." herif canımı acıtıyor. "Bu direnişi başka yerde göstermeni isterdim, enerjini harcama." ayağını üstümden kaldırdığı anda hemen doğruldum, dizlerimin üstündeydim. İlk kez, annemden başkasının önünde diz çökmüştüm...


-957 kelime yey
olayları kızıştırmak 
🤝 ben
;; ☆. •° .• 🌾


Puppet Master ;; KazuscaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin