"Anne?" yatağın yanında yerde yatan mor saçlı kadına baktım. Etrafında bir sürü kimi boş kimi yarım içki şişelerinin arasında kıvrılmış bir şekilde soluklanıp duruyordu. Ona sessizce yaklaşıp dürttüm, bir anda doğrulunca geri çekildim. "A.. anne, iyi misin?" ve tekrar kadına yaklaştım. Bir kaç adım kala elinde ki boş şişe ile elinin tersi vurdu bana. O anda bir anda şişe anlımda kırılıverdi.
Kendimi zar zor toparlayarak mor saçlı kadına baktım, sanki bana yabancıymışım gibi bakıyordu. Sonradan sarsılarak ayağa kalktı ve bana yaklaşıp karnıma tekme attı. Kısa bir süreliğine yerde yuvarlandım. "Defol evimden.." titrek bir sesle konuştu kadın. Ben yerde kıvrılmış bir şekilde başımı tutarken kadına göz ucuyla baktım. Anlım kanamaya devam ederken gözlerimin yavaşça kapandığını hissettim. Kadın bana tekrar yaklaşıp eğildi yanımda, beni yakamdan kedi yavrusu gibi tutup havaya kaldırdı. "İşe yaramaz velet, niye hala buradasın ki?.." elini bana vurmak için havaya kaldırdığında artık nefes alamıyordum bile.. "A.. anne..! ANNE!!-"
...........
Şuan gecenin bir yarısı, Kuni-kun koynumda saatlerdir ağlıyor. İçindekileri döktükten sonra ağlamamasını beklemiyorum. Ağlamasaydı duygusuz derdim zaten.
Kunikuzushi sonunda ağlamayı bıraktığında benden ayrıldı, üzerindeki gömleğin koluyla gözlerini sildi ve hızlıca ayaklandı. Yüzü kızarmışa benziyordu bu yüzden elini yüzüne attı, "Be.. ben artık gitsem iyi olacak..." dedi ve arkasını dönüp kapıya ilerledi. Bende sonunda doğrulduğumda Kunikuzushi'nin elinden tutup onu kendime çektim ve odadan çıkmadan önce son kez ona sarıldım.
O gece pek uyuyabildiğimi söyleyemem. Onun hayatına göre benim hayatım,, fazla mükemmel. Düşüncelere dalmışken odamın kapısı yüksek bir sesle açıldı. Kafamı çevirdiğimde o kişinin Kokomi olduğunu gördüm. Kokomi yüksek bir aceleci ve endişeli bir ses tonuyla konuşmaya başladı, "Ba.. Bay Kazuha!- Anneniz, Bayan Ningguang sizi çağırıyor..." ve sözünü bitirdiğinde olduğum tek kişilik koltuktan hızlıca doğruldum. Bu saatte neden çağırıyordu ki?
Kokomi bana Ningguang'nın ofisine kadar eşlik ettikten sonra kapıyı tıklatıp açtı, beni içeri soktuktan sonra kapıyı sertçe kapattı.
Sonunda Ningguang'la baş başa kaldığımızda bana kan kırmızısı gözleriyle bakıyordu. Yüzünde ki ciddi ifade normalden daha gerici, daha acımasızdı. Odada ki sessizlik uzun sürünce ilk konuşma cesaretinde bulundum;
"Bir şey mi oldu anne? Gecenin bu saatinde çağırmanın nedeni önemli bir şey olmalı."
"Şu yanındaki lacivert saçlı çocukta kim?" oturduğu ofis masasının üstünde duran ekranı bana çevirdi. Gözlerim far görmüş tavşan gibi açılırken yumruklarımı sıktım. Saklamaya çalıştığım şey haber kanalına çıkmıştı, cidden mi?
"'Ünlü CEO sevgilisi ile yakalandı!!' Şaka mı bu?"
"Anne açıklayabi-.."
"İşini bir çocuk için riske mi atacaksın? İtibarına n'olacak?"
"İtibar umurumda değil!! Neden bir kez olsun sevdiğim birine saygı duymazsın ki??"
"Büyük bir işin sahibisin. Aşk senin sadece kariyerini zedeler."
"Ve aşk benim kariyerimi zedeliyor diye sevdiğim kişiyi öldürtmek mi zorundasın?..."
Ningguang bir anda sustu. Neyden bahsettiğimi çok iyi biliyordu. Kimden bahsettiğimi. Sonrasında sessizliğini sürdürdü. Ben ise arkamı dönüp gitmiştim bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Puppet Master ;; Kazuscara
FanfictionKuni-kun!~ Bak, sana lacivert bir kedi peluşu aldım! Neden mi? Bana seni hatırlatıyor..~ ?! Σ( ° △ °|||)︴ modern ve mafia au karışık amk napıyorum ben neyse bu arada modern au daha baskın(yalan söyledim) sonra 'ted napıyon aminaaa' demeyin pls TW!! ...