SESSİZ ÇIĞLIKLAR:ASTERİANIN MELODİSİ

31 5 1
                                    

Karanlık diyarların prensi, ıssız ormanların korkunç efsanesi, sessizlik yemininin insanlığa bürünmüş hali... "İşte orada!" Dedi ruhum. Kim? Ney? Yüzüme doğru döndü, sağ elimi gökyüzüne doğru tuttu ve parmaklarımı açtı. Sirius avcumun içindeydi. Evet! ruhum evet. Sirius avuçlarımın arasındaydı. Sessizliğe yemin etmiş yıldızım, aynı yemini paylaştığımız yıldızım... Kavuşacağım sana kavuşacağım...

Bir pazartesi gününün sonuna daha gelmiştik.  Geceydi, yıldızlarıma kavuşmuştum. Her biri ayrı güzel. Terasımda onları izlerken, benliğimin sembolü ilan ettiğim kolyemi sıkıyordum. Bir yandan kulaklığımda hafif bir melodi, gözlerimden hafif hafif bir çiğ tanesi edasıyla dökülen yaşlar ve asla ulaşılamayacak hayaller. Acı çekiyordum. Hiç bu kadar canım yanmamıştı Sirius. Hiç bu kadar yalnız hissetmemiştim. Aslında hep olan bir şeydi yalnızlık hissi . Peki neden şuanda bu kadar canım yanıyor. Gökyüzünde varlığının tahtını kuran, ışığını güneşten çalan dolunay bile hüzünlüydü sanki. Huzursuzluk tüm bedenimi kaplamış, titrerken yağmur taneleri yavaştan gözyaşından ıslanmış yüzüme damlamaya başlamıştı. Artık vedalaşma vaktiydi Sirius. Ben gelene kadar bir yere kaybolma olur mu? Beni umutlarımla yalnız bırakma Sirius. Beni hayallerimle bir başıma bırakma. Beni ben olduğum için yargılama...

Artık içeriye girmiştim. Açık olan camımı kapatmak için öne doğru yürüdüm. Odam çatı katındaydı. Terasla birleşik camdan olan kapımı  kapatırken bir rüzgar vurdu. Babaannemin odamda bulunan eski kitaplığından birkaç kitap düştü. Şiddetli bir rüzgardı. Dışarısı fırtınaydı, sanki içimdeki hüznü hissetmişte benim için ağlıyordu gökyüzü... Kitaplıktan düşen kitapları almak için eğildim,açılan sayfaları kapatırken etrafa dökülen  Rune taşlarıyla  karşılaştım. Pek önemsemedim çünkü babaannem bir medyum Rune ondan sorulur:) Tüm taşları kesenin içine geri koydum. Kitapları yerleştirdim ve yatağıma uzandım. Tavanla bir süre bakıştıktan sonra kitaplıkta duran bir kitap dikkatimi çekti, onu almak için  ayağa kalktım ve yorgun adımlarla ilerledim çok kalın bir cildi vardı. kitabın tozlu kapağını üfledim ve ilk sayfayı açtım. Gökyüzü haritası vardı. Çok hoşuma gittiği için babaannemden  izinsiz o sayfayı yırttım ve çantama koydum. Uykusuzluktan bitkin düşmüş bir halde kendimi yatağa attım. Derin hayaller eşliğinde,  kayan bir  yıldızın üstünde evreni seyahat ettiğimi düşünerek uykuya daldım...

 Büyülü rüyalar eşliğinde gecenin bitmemesini dileyerek sayıkladığım uykumdan uyandığımda, sabah olduğunu ve  güneşin doğmak üzere olduğunu fark edip, istemeye istemeye gözlerimi açtım. Dün geceki yağmurdan kalan toprak kokusu adeta bütün bedenime yayılmış bana huzur veriyordu. Okul saatinden 2 saat erken kalkmıştım. Aya ışığını veren  güneşi selamlamak için:)

Doğan güneşe bakarken söylemek isteyip de söyleyemediklerim, haykırmak isteyip de çıt dahi çıkaramadığım kelimelerle cümlelerle boğuşuyordum neyse...

Dün gece ilk sayfasını kopardığım kitap hala aklımdaydı. Acaba ilgimi çekecek daha neler olabilirdi o kitapta. Umarım babaannem fark etmezdi. kitaba tekrar odaklandım ve ilk sayfayı açtım ah! tabi yırtık bir sayfa :) Sanırım,kitap okült öğretileri anlatıyordu. Kitabı kurcalarken, boyutlar başlığı altında bir sayfaya denk geldim. Farklı yaratıkların çizimleri ve bazı boyut sırlarından bahsediyordu. Pentegramlarla dolu sayfalarda geziniyordum. Sanki bir kitabın içinde değil de, Bambaşka bir diyarda tur atıyor gibiydim. Efsaneler ,mitolojiler ,okült tarihi, yakılan cadılar, boyutlar ,varlıklar, büyüler, witchcraft,  Asteria evet!!! gözlerim açıldı ve heyecanla asteriayı okuyordum ;

 Asteria: Efsanelerde yer almış ama hiç melezi(Yani; olmayan) olmamıştır. Güçlü bir uzay tanrıçasıdır. Takımyıldızlara hayat vermiştir. Bazı kaynaklarda "Burçların Anası" olarak geçer.

RENASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin