Beomgyu valizi yanında, yeni olan iki arkadaşıyla birlikte gidiyordu. Yeonjun ve Soobin dünyayı geziyordu. Ana vatanları olan Koreye ailelerini görmek için geldiklerinde Beomgyu ile tanışmışlardı. Bir gün Beomgyu dışarıda hüngür hüngür ağlarken onu görmüşler ve ilk defa Beomgyu'ya acıma duygusu olmadan yardım eden ikili olmuşlardı. Beomgyu'ya destek olmuşlardı. Yeniden bir üçlü olmak Beomgyu'yu çok korkutmuştu ama zaten Soobin ile Yeonjun sevgililerdi.
Beomgyu buradaki tüm mal varlığını Taehyun'a devretmişti, evini, Taehyun ile kullanmak için hayal kurduğu arabasını. Şimdi Taehyun tek başına ya da hayalleriyle kullanabilirdi o arabayı.
Soobin ve Yeonjun valizlerini teslim etmiş sıra Beomgyu'ya gelince arkasından gelen sesle hızla başını o tarafa çevirmişti. "Beomgyu!"
Valizini unutmuş, onu bekleyen görevliyi unutmuş, arkadaşlarını unutmuş sadece Taehyun'a odaklanmıştı. Gözleri dolu dolu ve kızarık, göz altları mor, her zaman dik duran omuzları çökmüş, zayıflamış dağılmıştı.
Taehyun dağılmış aynı zamanda dağıtmıştı.
Beomgyu'nun elindeki valiz çekilince Beomgyu sarsılarak kendisine gelmişti. "Git ve son kez konuş onunla, her ne olursa olsun." Yeonjun mırıldanarak konuşmuş ve valizi alarak Soobin'in de kolundan çekerek ortadan kaybolmuştu.
"Biletinin bugüne olduğunu neden söylemedin? Bir vedayı bile bana çok mu gördün?" Taehyun sarsılarak ağlarken sözleri hıçkırdığı için yarım yamalaktı.
'hâla bencillik yapıyorsun.'
Beomgyu sustu ve sevdiği adamın göz yaşları sebebiyle ağlamamak için gözlerini yere dikti. Ağlamak istemiyordu ama ağlayacağını çok iyi biliyordu. Sevdiği adamdan ayrılıyordu nasıl ağlamazdı?
Taehyun daha ne olduğunu anlayamazken Beomgyu kendisini tutamayıp sarıldı ona.
Son kez.
Tüm özlemini dindirmek için sarılmıştı ama ikisinin de özlemi kabarmış ve durumu daha çıkmaza sürüklemişti. "Gitme." Dedi Taehyun. Canı pahasına Beomgyu'yu kendisine yaslıyor uzun saçlarını okşuyordu. "Gitme, gitme gitme." Her ne kadar sıkı sıkı sarsa da bırakacaktı biliyordu, Beomgyu bırakacaktı onu. Aynı bir zamanlar Taehyun'un onu bırakması gibi.
"Ölecek zaman yok." Dedi Taehyun. İşte o zaman Beomgyu ağlamaya başladı. Biliyordu işte, severdi Taehyun Billie dinlemeyi. "Beni bir kere kandır, iki kere kandır." Diye devam etti Taehyun.
Beomgyu başını yasladığı boyundan kaldırdı. Ellerini sevdiği adamın yüzüne koyup alınlarını birbirine yasladı. Göz yaşları birbirine karışıyordu, aynı nefesleri gibi. Taehyun burunlarını birbirine sürtürken bir kez daha fısıldadı. "gitme."
Beomgyu, Taehyun'un onu öpmesine izin verdi. Alnını, gözlerini, burnunu, ellerini, yanaklarını en son ise çenesini. Çenesinde oyalandı Taehyun. Yavaş yavaş dudaklarını yukarı çıkardı ve veda öpücüğü bıraktı. "Sevgilim, gitme."
"Sen ölüm müsün cennet mi?" Dedi Beomgyu, ama bu sefer fısıldamadı. Yalnız değildi.
Fısıldama sırası Taehyun'a geliyordu.
Gitme zamanı geliyordu. Beomgyu, Taehyun'dan iki adım uzaklaştı hızla. Beomgyu'ya sarılmanın vermişliğiyle mayışan Taehyun hemen kendisine gelip Beomgyu'ya bir adım atmıştı. Elleri de Beomgyu'ya uzanmak için havalanmıştı. Ama Beomgyu tekrar bir adım geriye gidince hem yerinde çivi gibi çakılmış hem de kolları iki yanına geri düşmüştü.
Zamanla olacaktı her şey.
"Şimdi asla ağladığımı göremeyeceksin." Dedi Beomgyu. Taehyun şarkının son satırını söylemek için ağzını açacakken Beomgyu elini havaya kaldırarak susturdu onu.
"Bizim hikayemiz yarım kaldı." Derin bir nefes aldı ve cesaretini toplayıp devam etti. "Şarkımızda yarım kalsın."
Şarkımız ve hikayemiz.
"Biz tekrar biz olalım." Dedi Taehyun dizleri artık onu taşıyamayacak hale geldiğinde. Beomgyu güldü, "biz asla biz olmadık."
"Bana alınma Taehyun." Dedi son cümlelerine geçmeden önce.
İkiside kırıktı, ikiside pişmandı. Özellikle Taehyun. Pişmanlık onu bitirecekti, aklını yitirmesine sebep olacaktı.
Çok sevmişlerdi ama birbirlerini çok da kırmışlardı. "Bu sonu kötü olarak düşünme. Çünkü ben asla öyle düşünmeyeceğim."
Son kez "gitme." Diye mırıldandı Taehyun. Artık boğazındaki yumru konuşmasını zorlaştırıyordu.
"Her şeyi affettik, sen beni ben ise seni. Bu da bizim mutlu sonumuz." Doğru ya, Beomgyu onu affetmeyebilirdi de. Öpmesine, sarılmasına izin vermeyebilirdi.
"Birbirlerimiz konusunda hafızamız silinsin. Aklımızda sadece birbirlerimize olan aşkımız kalsın." Söylenilen sözler unutulsun. Hakaretler yutulsun, atılan çiçekler canlansın, bozulan pastalar tekrar yapılsın.
"Kalsın."
Beomgyu arkasını dönüp giderken Taehyun gülümsedi. Beomgyu tamamlama dese de tamamladı şarkıyı. "Ölecek zaman yok." Çünkü artık onların hikayeleri yarım değildi, aynı şarkıları gibi.
Sağlıklı bir ilişki kuramazlardı, mutlu olamazlardı, onların mutlu sonu onun için böyleydi. Daha fazla birbirlerini incitmeden vazgeçmişlerdi.
İçlerinde bir burukluk bir üzüntü hep olacak ama bu kadar acı çekmeyeceklerdi, işte bunun için mutlu sondu.
Mutluluk kavramı onlara göre buydu. Böyle olmaya da devam edecekti.
Artık özgürlerdi, acıya tutsak değillerdi.
Ama tek sorun şu ki Beomgyu şarkının bitmesini istememişti. Çünkü her zaman birbirlerine söyleyecek yarım da kalmış olsa bir şarkıları kalsın istemişti.
Biten şarkıyla hikayeleri de bitmişti. Beomgyu'nun istediği gibi yarım kalmamıştı hiç bir şey.
***
Bu fici asla angst olarak görmezsiniz umarım çünkü iş görmekte değil empati yaparak bakmakta.
Eva-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No Time To Die / Taegyu
FanfictionÇünkü artık onların hikayeleri yarım değildi, aynı şarkıları gibi. Şarkımız ve hikayemiz.