"Mert yapmasana." bu adamın bu ısırma sevdası nerden geliyor? Koluma saat yaptı da.
"Çok seviyorum ne yapayım?" Yahu, yerim seni tabirini gerçekleştirmeyerek de sevebilirsin beni.
"Ben seni ısırıyor muyum?" Sahte bir kızgınlıkla konuştuğumda kahkaha attı.
"Sen beni ısıramazsın İzel." Haklıydı. Çünkü ters tepip o beni ısırırdı.
"Altayla ne konuştunuz?" Sorduğu soruyla derin bir nefes aldım.
"Altay ve Nehir'in mevzusu tam olarak ne? Biraz bahsedebilir misin? Ben hariç herkesin haberi var yanılmıyorsam." dediğim şeyle kafasını salladı.
"Nehir, biliyorsundur bizim tercümanımız. Altay ve Nehir bir süre önce sevgili oluyor daha sonra ortaya Kerem'in arkadaşı Asel çıkıyor."
Hangi Kerem?
"Aktürkoğlu." İç sesimi okumuştu ve yanıtlamıştı.
"Asel, Nehir'in ona saldırdığını iddia ediyor, tabii ki yalan. Altay, sevgilisine inanmak yerine o kıza inanıyor."
Çok yanlış yaptığı bu şey...
"Peki ya Altay, ona inanması için bir sebebi var mı?" Mert Hakan kafasını salladı.
"Kendine zarar verip suçu Nehir'e attı." Şaşkınlıkla ona baktım. Bir insan neden böyle bir şey yapar ki? Birini kötü durumuna düşürmek için bile böyle bir şeyi yapmayı nasıl göze alabilir?
"İlişkilerindeki güven eksikliği yüzünden çıkmış bir sorun... Çok mu hızlı sevgili oldular?" Mert Hakan elini eh der gibi salladı.
"Yalnız Nehir'i paylaşamadılar." Kaşlarım havalandı. Kız için kavga... Kiminle??
"Kerem ve Altay ikisi de ondan hoşlanıyordu. Nehir de Keremle arkadaş olmayı Altayla da sevgili olmayı tercih etti. Bence Altay'ın biraz sürünmesi gerek bu konuda, hak etti." Kafamı salladım.
"Birbirlerine olan güvenleri bir kez sarsılmış. Sağlam temelleri olan bir ilişki kurmazlarsa onların bütün hayatına yansır." Mert Hakan da dediğim şeye katıldığını belirten mırıltılar çıkardı.
"Neyse ki senin için kavga edeceğim tek kişi velet arkadaşın." Dediği şeyle kıkırdadım. Eren'i gerçekten sevmiyordu ve bunu söylemekten çekinmiyordu. İyi bari, dürüst bir adamdı. Canım ya, çok seviyorum.
"Yarın için çok gerginim İzel." Söylediği şeyle kaşlarımı çattım.
Kafasını dizlerime koyduğunda ellerimi saçları arasında dolaştırdım. Yarın Fenerbahçe - Galatasaray maçı vardı ve gergin olması çok normaldi.
"Ben iyi oynayamıyor muyum İzel?" Neden böyle düşünüyordu ki? "Bebeğim neden böyle dedin ki?" Omuz silkti.
"Belki de Fenerbahçe'yi kötü etkiliyorumdur." Şefkatle yanağını okşadım.
"Mertciğim, gayet güzel oynuyorsun. Böyle düşünme lütfen. Her zaman mükemmel oynayamazsın zaten, böyle bir şey fiziksel olarak mümkün değil. Sen elinden geleni yap hatta elinden gelenin fazlasını... Fenerbahçe'yi ancak kendini yetersiz hissedersen kötü etkilersin."
Dediğim şeyler çok mantıklı gelmiş olacak ki yattığı yerden doğruldu.
"Seninle olduğum için çok şanslıyım... Şans Meleğim benim." En son böyle dediğinde gol atmıştı iki tane, benim için.
Ona yaklaşıp yanaklarına bir sürü öpücük kondurduğumda gülümsemesi genişledi.
Elleri önüme gelen saç tutamlarıma gitti. Kulağımın arkasına aldığında gülümsedim. Dudaklarını dudaklarımla birleştirdiğinde şu duyguyu sevdiğim kadar hiçbir şeyi sevmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Komutan || Mert Hakan Yandaş
Fiksi Penggemar"Özledim, deli gibi." Gülümsedim, ben de özlemiştim. "Ben de öyle bebeğim. Ben de özledim." Yanaklarını okşadığımda gözlerini kapamıştı sanki bir şeyleri çok daha iyi hissetmek için. Dudaklarına kondurduğum öpücükle gülümsemişti. Bunu bekliyordu. Ö...