Mert Hakan akşama doğru beni hatırlamıştı.
Mert Hakan: Ne yapıyorsun?
İzel: Evdeyim, oturuyorum.
Mert Hakan: Anladım.
Çok sağol, o kadar iyisin ki.
Ellerim titremeye başlamıştı. Yaşanmasından en çok korktuğum şeyi yaşıyordum.
Bedenimi saran titremeye sahip çıkamıyordum. Bu öfke nöbetleri uzun bir süre önce kesilmişken olmaz, tekrar başlayamazdı.
Yalnız kalamazdım, arayabileceğim arkadaşlarım çok sınırlıydı. Sera'yı endişelendirmek istemiyordum, Eren desen aranmaya müsait bir insan değildi.
Ne yapacaktım?
Ellerim telefonuma uzandığında sımsıkı kapadım gözlerimi. Altay, belki de o an aranmaya en uygun insandı.
"Efendim İzel?"
"Müsait misin?" Titreyerek konuştuğumda hemen cevap verdi.
"Evet evet evdeyim, ne oldu?"
"Nolur gel."
"Geliyorum, beş dakikaya kapındayım." Evi biliyordu zaten.
Çalan zille zar zor ayağa kalkıp kapıyı açtım. Dolu gözlerimi gören Altay endişeyle bakıyordu yüzüme.
"İyi değilim." Bana destek vermek istermişçesine omzumu tuttuğunda titreyen bedenimi yeni fark etmişti.
"Bir yerleri kırmamak için çok zor duruyorum Altay, her saniye daha da ilerliyor."
Bir insanı, kendinde olmayan bir suçu kendinde varmışçasına paranoyaklaşması kadar hiçbir şey kötü etkileyemezdi.
"Mert Hakanla mı alakalı?" Kafamı salladığımda derin bir nefes verdi. Koltuğa oturduğumda karşıma oturdu.
"Neler oluyor? Bu aralar sizi pek mesafeli görüyorum." Ben bir bilsem Altay, gerçekten bir bilsem keşke.
"Başakşehir maçında patladı bana ilk önce. Daha sonrasında aramadı, sormadı. Sadece yarım saat önce bir mesaj yazdı. Ya ben bilmeden bir şey mi yaptım? Neden böyle oluyor Altay?"
"Senin bir şey yaptığını düşünmüyorum. Bu aralar maçlar dolayısıyla biraz gergin. Hakemlerin yaptığı haksızlığa bizimle beraber sen de şahit oluyorsun, bence mantıklı bir açıklaması vardır." dediği şeyle gülümsedim.
Umarım vardır.
•
Tesise gittiğimde Mert Hakan, yanıma gelmemişti. Neler oluyordu cidden?
Yanına gittiğimde bakışları bana döndü. Altay, yanındakilere kaş göz yapıp yanımızdan uzaklaştırdı.
"Mert neler oluyor?" Anlamamazlıktan geliyordu.
"Ne oluyor İzel?" Hiçbir şeyin farkında değil miydi yani?
"Neden böylesin? Bir sorun mu var?"
"Hayır, yok. Normalim işte." Yutkundum. Bir şeyler gerçekten çok ciddiydi.
Bir şey vardı ve bunu benden saklıyordu.
İdmanına ilerlediğinde arkasından bakakalmıştım. Bana bakan Altay'a üzgün bir yüzle baktığımda onun da bana o şekilde baktığını fark ettim.
İdmanları bitene kadar kendimi odama kapamıştım, çıkmayacaktım. Arda sakatlandığı için idmanını yapmıyordu. Odamın kapısını tıktıkladığında dolu gözlerimi silerek içeri gelmesini söyledim.
"Nasılsın? Biraz mutsuz gözüküyorsun." Kardeşim gibi olan çocuğa bakmıştım.
"Yorgunum." Dediğim şeye inanmamıştı, biliyordum. Kurcalamayacaktı.
Anlatmak istediğimde onun da hep yanımda olduğunu biliyordum işte.
"Eğer canını sıkan bir şey olursa, hep burada olduğumu biliyorsun değil mi Abla?" dediği şeyle gülümsedim. Biliyordum, bunu hissettiriyordu.
Aniden açılan kapıya baktım. Sera içeriye girip bana sıkı sıkı sarılmıştı. "Kızım arayacağım dedin, aramadın. Merak ettim seni." Arda gülümseyerek bize bakıyordu. Yavaş yavaş ayaklandığında ona gülümsedim. "Unutma." diyip çıktığında arkasından bakıyordum sadece.
"Ne oluyor İzel? Sorun ne?" Sera'nın sorduğu soruyla omuz silktim. Bir şey olmuyordu, sıkıntı da bu değil miydi zaten?
"Anlamadığım bir sebepten dolayı Mert Hakan ciddi anlamda benden sanki nefret ediyormuş gibi davranıyor." gözlerim neden her bu konu açıldığında dolardı ki? Neden durduramazdım bu hissi? Neden güçlü kalıp duygularımın üstesinden gelemezdim?
"Saçmalama, Mert Hakan'ın seni ne kadar sevdiğini görüyorduk. Ne olmuş olabilir ki bir anda?" Sorduğu soruyla omuz silktim.
"Bekle bakalım sen, bakacağım." Ferdiyle kısa bir şeyler konuştuktan sonra yanıma gelmişti. İdmanlarının bitmesine az kalmıştı ki Mert ve Ferdi bitirmişti bile.
Yanlarına gittiğimizde, Ferdi yapması gerekeni yapıp sorusunu sordu. "Hadi abi ya, beraber bir şeyler yapalım." Mert Hakan biraz düşündü.
"Ben biraz yorgunum ya, siz isterseniz gidin İzel de eşlik eder size." Sera'nın kaşları çatılmıştı.
"Sensiz olmaz abi ya, yarın sabah kahvaltı diyelim o zaman? Hazır idman da yok." Ferdi'nin dediği şeye kafasını olumsuz bir şekilde salladığında anlamıştım bir şeyleri. Devam etmek istemiyordu.
Bu ilişkiyi istemiyordu.
Sera'ya kaş göz yaptığımda Sera görüşürüz diyip Ferdi'yi de alıp gitmişti. Mert Hakan'ı elinden tutup odama götürmüştüm.
"Konuş." dediğim şeyle kaşları havalanmıştı, bir sıkıntısı vardı belliydi.
"Ne anlatmamı istiyorsun?" Sorduğu soruyla derin bir nefes aldım.
"Noluyor Mert? Farkında mısın artık eskisi gibi değiliz. Neden böyle? Ne oluyor bize?" Sorduğum soruya cevap vermekle vermemek arasında kalmıştı.
"Ben yapamıyorum İzel."
Ne? Neyi yapamıyordu?
"Ben bu ilişki işlerini beceremiyorum." Kaşlarım çatılmıştı. Bildiğim kadarıyla benden önceki ilişkisi uzun sürmüştü.
"Benden önceki ilişkilerinde yapabiliyordun da bende mi yapamıyorsun?" sorduğum soruyla Omuz silkti.
"Senden öncekileri de yapamıyordum."
"Senin yapamadığın ilişkiler nasıl bu kadar uzun sürebilir?" Sorduğum soruya cevap vermemişti.
"Ne olacak şimdi?" Sorduğum soruya verdiği cevapla gözlerimdeki yaşları daha fazla tutamamıştım.
"Arkadaş kalalım."
Ah İzel'im kader ortağım benim... Neden böyle oluyor bende mi hata var diye kendini yiyip bitirme be güzelim. Çünkü eğer bir hatan varsa o da çok sevmendir...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Komutan || Mert Hakan Yandaş
Fanfiction"Özledim, deli gibi." Gülümsedim, ben de özlemiştim. "Ben de öyle bebeğim. Ben de özledim." Yanaklarını okşadığımda gözlerini kapamıştı sanki bir şeyleri çok daha iyi hissetmek için. Dudaklarına kondurduğum öpücükle gülümsemişti. Bunu bekliyordu. Ö...