ve o hangi tarafı seçeceğini bilmiyordu⁹

143 25 4
                                    

İyi Okumalar

Lee Donghyuck, hayatı boyunca bir çok kez zamanın onun için durduğunu hissetmişti.

Mark ile ilk tanıştıklarında, ilk çıkış yaptıklarında, ilk kavga ettiklerinde ve nicesinde. Ancak tam da şu anda, içinde bulunduğu durumun en büyük zaman kırımı olduğunu düşünüyordu. Çünkü bu zamana kadar öğrendiği hiç bir şey onu bu kadar dumura uğratmamış, bu denli sarsmamıştı.

"Sen," dedi zar zor sesini bulabilirken, zorlukla yutkunup elinde ki kağıtları bırakmadan çene çizgisine doğru süzülen göz yaşlarını sildiğinde bir şeylere daha net bir şekilde anlam vermek istermiş gibi bir kağıtlara bir de eşine bakıyordu. Anlaması lazımdı, gerçekten anlaması lazımdı. "ne zamandan beridir var bu? neden gelip anlatmadın?" kağıtları koltuğa fırlatıp Mark'ın önüne diz çöktü Donghyuck.

Belki de ilk kez bu kadar çaresizce, umutsuzca çöktü ruhu.

"Mark," dedi içi gidermiş gibi, içi yanarmış gibi. "Neden anlatmadın Mark? Söylesene!" titreyen elleri göğsüne giderken öğrendiklerinin ağırlığı çöküyordu üstüne o an. Bu zamana kadar yaşadıklarının sebebi bu muydu yani?

Ağzından firar eden hıçkırıklarıyla yakasını sıkabildiği kadar sıktı, başını göğsüne yasladı ardından. Çok özlemişti; onu, kokusunu, gülüşünü, somurtuşunu bile çok özlemişti. Ancak içinde bir yerlerde öyle bir yangın vardı ki bu özlemenin önüne geçiyordu.

"Konuş," dedi başını kaldırırken ancak yaşları akmaya devam ederken, "konuş!" Mark gözlerini gözlerine dikti eşinin. En derinlerine bakmak istedi yine ancak Donghyuck buna izin vermiyordu şimdi.

"Söyle, lütfen.. söyle," Donghyuck tekrar kağıtlara dikti gözlerini, nasıl mümkün olabilirdi? Nasıl boktan bir şey bulmuştu yine onları anlam veremiyordu bir şeylere. "Doğru değil de, kıskandım ama kızımdan.." dedi ve kaldı öylece. Sahi ya, Mark onu kendi kızlarından kıskanmış bütün suç sanki onunmuş gibi üstüne atmıştı. Küçücük kızlarına öyle bir darbe vurmuştu ki bundan haberi yoktu.

Donghyuck ayağa kalkarak güldü kendi kendine. Kızına her şey iyi olacak diye söz verirken bunu düşünmemişti. İyi olabilirler miydi ki?

"Hyuck," dedi Mark yorgun çıkan sesiyle, "yardım et yalvarırım." ardından ise sayısız hıçkırık takip etti birbirini. Mark, pişmandı. En başından anlatamadığı ve bir şeyleri kendi içinde kabul etmeyerek çok büyük aptallık ettiği için çok pişmandı. Donghyuck onu kabul ederdi üstelik koşulsuz şartsız yapardı bunu. Yardım ederdi ve onun  şu an ki durumuna gelmemesi için her şeyi yapardı.

"Ben çok korktum, beni bırakıp gidersiniz diye çok korktum. Söyleyemedim." bir çocuk gibi Donghyuck'un bacaklarına sarıldığında Donghyuck onun bu bitmiş tükenmiş haline daha çok ağladı o an. Çöktü, eşinin dibine çöktü ve daha demin onun yaptığı gibi gözlerinin içine baktı. Bitsin ve bitmesin isteyen iki taraf vardı içinde.

Ve o hangi tarafı seçeceğini bilmiyordu.

Kendisinin bile ruh hastası olduğunu düşündü Donghyuck. Bir dakika önce ona kızıp bağırırken şimdi dibine çökmüş ve ona sarılıyordu.

"Hep olur olmadık şeyler söyledin ama gelip de bunu neden söylemedin Mark?" titreyen elleriyle Mark'ın kollarına vuruyorken kıyamıyor gibiydi bir tarafı. Canı yanıyordu ancak eşinin canını yakamıyordu hiç. "Neden bizi yıktın, döktün? Neden kızımızı darmadağın ettin Mark?"

Her ikisi de tükenmişti o an. Biliyorlardı, üstesinden gelinmeyecek şey değildi ancak üstesinden gelebilmek için de çok uğraşmaları gerekirdi. Tıpkı bu zamana geldikleri gibi, çok yol katermeleri gerekirdi.

"Özür dilerim, çok özür dilerim sevgilim." Mark gözyaşlarını hızlıca silip Donghyuck'a doladı kollarını. Sanki gitmesini istemiyormuş gibi öyle bir sarıldı ki Donghyuck zor nefes alıyordu. "Söz veriyorum düzelteceğim, söz veriyorum."

O andan sonra ise dakikalarca oturdular orada. Gerçekleri öğrenmenin ve gerçekleri açığa çıkarmanın ağırlığı çöktü üstlerine, kara bulutlar dağılmadı belki ancak biraz duruldu. Donghyuck öte yandan Agnes tarafında ne yapacaklarını düşündü, düşündükçe sinirlendi ancak sesini çıkarmadı o an. Yine de bir şeyler demesi gerektiğini biliyordu yoksa Mark verdiği sözleri tutmayacaktı.

"Agnes bugün Johnny hyunga gerçek ailesini bulup bulamayacaklarını sormuş." Mark, o an başını öyle hızla kaldırdı ve öyle bir baktı ki eşine, Donghyuck'un gözleri tekrar dolmuştu bu bakışlarla. "Ne diyorsun sen? Sa..saçmalama biz onun gerçek ailesiyiz zaten!" Mark bir anda kalkıp diğer odaya giderek ceketini eline almış ve giyerek geri dönmüştü salona.

İmkanı yoktu, kızlarının onlardan gitmesinin imkanı yoktu ancak bu Mark'ın gerçek tarafı için geçerliydi. Hastalıklı tarafı için değil.

"Mark," dedi Donghyuck ancak Mark onu duymadı bile. "Mark!" bu sefer bağırdığında gerçek anlamda darmadağın olmuş eşini süzdü baştan aşağıya, "bu şekilde mi gideceksin onun karşısına?" sorusu karşısında Mark kendini süzdü bir süre. Dağılmış saçları ve çökmüş yüzü ile üstü başı kaymıştı üstelik leş gibi alkol kokuyordu. Kendisi gitse bile Donghyuck izin vermezdi gitmesine.

Zaten kızları yeterince çökmüştü, bir de babasının ağırlığını kaldıramazdı.

Ayağa kalktı yavaşça, tam eşinin karşısına geçerken gülümsemeye zorladı kendisini. "Sen ilk önce," elleri ile ceketini düzeltip saçlarına çıkardı ellerini, "Kendini toparlamak zorundasın. İsterse yıllar sürsün.." geriye çekilip tekrar süzdü onu. Şimdi bir şeyler daha düzgün gibiydi. "Bu şekilde Agnes'ın karşısına çıkamazsın." Elini tuttu sonra, sehpanın üzerinde ki kağıtları da alarak evden çıkardı ikisini de.

Donghyuck o an bir söz verdi, kıskançlıktan gözü dönse dahi eşinin elini bırakmayacak ve ona doğru yolu gösterecekti. Kızlarını en iyi şekilde koruyacak ve babasının takıntılı yanından olabildiğince izole edecekti onu.

Çünkü başka kurtuluş yolları yoktu ve Donghyuck kurtulmak istiyordu. Tek başına değil, ailesi ile birlikte bu bataklıktan kurtulmak için her şeyi yapardı.

Yapacaktı.

-♡-
*
*
*
*

Merhabaaaa

Baya oldu bölüm atmayalı üzgünüm şimdiden ~.~

Şimdiden sonra ne olacak sizce?

Lee ailesini ne bekliyor olabilir?

Tahminleri alalımmm

Umarım bölüm hoşunuza gitmiştir💗

Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen yıldızlarım💖

Sizleri çok çok çook seviyorum ❤️‍🩹

Kendinize iyi bakın ❣️

-jae🐈‍⬛


baby, this for you° markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin