Yağmur yağıyordu, ikimizinde saçları alınlarımıza yapışmış, kirpiklerimizden su damlaları düşüyordu ve omuzlarımızdan aşağı doğru inerken azalıyordu ıslaklık, sarılsak ısınacak idik ama sarılamadık, titreye titreye bakıyorduk birbirimize, bir adımlık uzaklık vardı göğüslerimizin arasında ve bu bir adımlık uzaklığa ülkeler kurulabilirdi yada bir sokak köpeği, işin aslı tam bir vedalaşmalık ortam vardı o karanlık sokakta ve bizde ortamı kırmamıştık, vedalaşmıştık, nasıl olduğunu anlamadan geri adımlar atmıştık birbirimize baka baka, göz göre göre hata yapmak dedikleri bu olsa gerekti, sonra iki sokak lambası mesafesinde uzaklaşıp birbirimize tekrar baktık ama bu bakış çok netti, gözlerimizi kırpmadığımızı seçiyorduk, kırpsak yağmur damlasının haricinde tombul bir damla daha düşecekti yanaklarımızdan, suratımızı eğecektik o damlanın ağırlığından ve bakamayacaktık gözlerimize, kafamızda iksizsiz bir hastalık gibi dolaşan şu soru vardı; "nasıl gidebiliyorduk biz böyle" şaşkınlığıyla karışık, haklıydık, nasıl gidebiliyorduk biz böyle, dönüp sarılsak, aptallığımızı kabul etsek bir şey yoktu, hem ısınacaktıkta..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Kaplı Defter
General FictionDİPNOT !! Olay şiddet kullanımına dönüşmeye başladığı zaman sistemin oyununa geliyorsunuz demektir. Yerleşik düzen sizi kavgaya sokmak için kızdırmaya çalışacak, sakalınızı çekecek, yüzünüze fiske atacaktır. Çünkü, siz bir kere şiddete başvurduktan...