Bölüm öncesi bilgilendirme, Asel'in işitme cihazı daha gelmedi bu yüzden onunla konuşan herkes işaret dili kullanıyor. İyi okumalaarr
"kapıdayımm"
Telefonuma gelen bildirimle seke seke kapıya gittim ve açtım. Sıla sonunda köyden dönmüştü, bir haftadır görüşmüyorduk resmen!
Sıla sevinçle kollarını bana sararken ben de ona aynı sevinçle sarıldım, birbirimizden ayrıldıktan sonra içeri girdik, Sıla elindeki poşetlerle salona girip odanın ortasındaki küçük orta sehpaya poşetin içindekileri boşaltmaya başladı.
Çilekli pasta!
Çilekli pasta almıştı ve ben gerçekten çilekli her şeyi çok severdim. Sıla'ya koşup boynuna sarıldım ve yanaklarını öpmeye başladım.
"Ben de seni seviyorum canım."
Gerçekten beni nasıl mutlu edeceğini, ona söylemesem bile o an istediğim şeyleri anlamayı çok iyi başarıyordu.
Mutfaktan ikimize tabak ve çatal aldım. Pasta çok güzel gözüküyordu bu yüzden Instagram hesabıma hikaye atmak isteği olmuştu içimde. Bu yüzden güzel bir tabak seçmiştim.
Pastayı tabağa alıp güzel bir fotoğraf çektim ve paylaştım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Hikayesi)
Ben pastayı bayıla bayıla yerken sıla da hem gülerek beni izliyor hem de tatlısını yiyordu. Bir hafta görüşmeyince konuşacağımız çok şey birikmişti ve bana şuan köyde bir teyzenin onu oğluna istediğini anlatıyordu.
Tatlıları bitirdikten sonra etrafı toparladık ve canımız sıkıldığı için dışarı çıkmaya karar verdik. Ben üzerimi en hızlısından değiştirip hazırlandım ve sonrasında kendimizi dışarı attık hava çok güzeldi.
"Ya Asel bu Sahra'nın yanında bir çocuk var, üzerine çay döktüğün?"
"Oğuz mu?"
"Evet! Oğuz'un konuştuğu birileri var mı?"
Gözlerimi kocaman açarak Sıla'ya baktım. Sıla Oğuz'dan hoşlanıyordu! Bir düşününce aslında yan yana da yakışırlardı.
"Bilmem. Ama senin için öğrenirim."
"Gerçekten mi! Ayy!!"
"Çağırayım mı?"
"Neyi? Kimi?"
"Sahraları işte. Ben de Sahra'yı dört beş gündür görmüyorum zaten."
