3

234 28 10
                                    

"Aseeeell!" Sıla koşarak kollarıma atladı.

Onun ağırlığını taşımaya çalışarak kollarımı ona sardım. Sonunda geri çekildiğinde ellerini yanaklarıma koydu.

"Seni bir daha asla asla asla asla okulda yalnız bırakmıycam!"

O benim yanaklarımı sıkıştırırken ben de ona gülümsedim.

"Yanaklarımı bırakta gidelim Sıla."

"İyi peki." Koluma girip enerjik enerjik yürümeye başladı. Sıla'nın enerjisi hep beni aşıyordu, o gerçekten bu hayatı kafasına göre yaşayan biriydi.

Okul binasının kapısından giriyorken bizle aynı anda kapıdan çıkan Sahra'yla göz göze geldim. Çok minik bir şekilde bana gülümsediğinde ben de ona minik bir gülümsemeyle cevap verdim.

Sahra'dan

Okula girerken onu görmüş istemsiz bir şekilde ona gülümsemiştim.

O da bana gülümsemişti...

Normalde her şeye gülümseyen yeni tanıştığı kişilerle hemen yakın olan birisi değildim ama Asel farklıydı. Asel ile daha ilk defa dün konuşmuştuk, o benimle dün tanışmıştı ama ben onu uzun zamandır tanıyordum.

Sanırım 9. Sınıfın ikinci dönemiydi Asel ve arkadaşı kantin sırasında ben de onların arkasındaydım. Asel arkadaşına işaret diliyle bir şeyler anlatırken arkadaşını güldürüyor ve aynı heyecanla anlatmaya devam ediyordu. İlk o zaman ilgimi çekmişti.

Arkadaşına bakarken, onu güldürürken, onun yüzündeki ifade gerçekten mutlu olduğunu gösteriyordu. Ben de bunun bir parçası olmak istedim. Bana bir şeyler anlatmasını istedim, onunla konuşmak istedim ama tabiki gidip birden onunla konuşmak çok garip ve kaba kaçabilirdi. Ayrıca konuşamayan insanlarla nasıl iletişim kurabileceğimi bilmediğim için işaret dili öğrenmeye başladım.

Bunları yaparken asla sıkılmadım. Çünkü gerçekten Asel'le tanışmak onunla arkadaş olmak istedim. Bana da öyle baksın istedim.

Ve bu hislerimi birine anlatana kadar ondan hoşlandığımı hatta ona deli gibi aşık olduğumu farketmedim.

Şuan ise bana gülümsemesi içimdeki zaten olan hisleri daha da harakete geçirmişti.

Arkadaşımın koluma dokunmasıyla gözlerimi ona döndürdüm.

"Kafan nerde kızım senin çok durgunsun." Dedi Oğuz. Oğuz dün Asel'in üzerine çay döktüğü arkadaşımdı.

Keşke benim üzerime dökseydi.

"Burdayım olum bir şey olduğu yok."

Montumun cebinden sigaramı çıkarıp ağzıma bir dal aldım ve çakmağımın yardımıyla sigarayı yakıp o boğazımı yakan dumanı içime çektim.

"Lan Oğuz dün dayak yedin mi Sahra'dan?" Diye sordu Alara gülerken.

"Hatırlatmasana kızım! Zor kurtulmuştum elinden zaten!" Ağzımdaki dumanı Oğuz'a doğru üfleyip derin bir nefes daha çektim.

"Çok ağladı biliyor musun? Kıyamadım..."

Asel'e bağırdığı için Oğuz'u eşşek sudan gelinceye kadar dövmeye hazırdım. Hele Asel'in gözleri dolduğunda Oğuz'u orda yatırıp gebertesim gelmişti. Tabiki Asel veya başka biri fark etmez hiçbir şekilde bu kadar ağır bir tepki vermemesi gerekiyordu ama Asel'di o işte.

Bütün arkadaşlarım Asel'i sevdiğimi biliyordu tabiki onlardan saklamıyordum ama sadece Alara yüzünü görmüştü. Zaten bu yüzden Oğuz'u dövmemiştim yoksa kimse elimden alamazdı.

Sessiz |gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin