Bölüm 1

8 1 0
                                    

   Bacaklarım ayağa kalkacak gücü kendinde bulamazken, ellerim sinirden yumruk olmuş tırnaklarım avuç içime batıyordu. Gözlerim karşı masamda oturan çifti izlerken, gözyaşlarımı zar zor tutuyordum.

  Evleneceğim adam, nişanlım, ilk aşkım, gençliğim Tolga Pektaş, beni yurt dışında iş bahaneleriyle avuturken karşısında bir mankenle el ele yemek yiyordu.

Benim bir senedir yüzünü görmediğim, telefonda dahi nadiren görüştüğüm adam beni aldatıyordu.Tüm akrabalarım evlilik tarihimizi beklerken hayatımda belkide en güvendiğim insan, beni ayakta uyutuyordu.

Beraber yemek yiyip, davasını incelediğimiz müvekkilim Semra Hanım bakışlarımı takip ederken hayranlıkla konuştu

-"Çağla Metin ne kadar güzel değil mi Yağmur Hanım? Yanındaki adamlada çok yakışmışlar."

Ben duyduğum şeylerin altında ezilirken, bu kadınla asla yarışamayacağımın farkına varmıştım. Muhteşem fiziği, göz alıcı saçları, giyim tarzı bu kadın herşeyiyle mükemmel gözüküyordu.

Belki iki sene önce burada oturuyor olsaydım bu kadın karşısında bir şansım olabilirdi. Aldığım kilolar biçimli vücudumu yağ tulumuna çevirmese, yüzümün sivri hatları kilolarımdan dolayı balona dönmese, saçlarım, tırnaklarım bana bakımsızlıktan küsmese,  eskiden giydiğim 36 beden kıyafetlerin içine girebiliyor olsam bu kadınla kesinlikle yarışabilirdim.

Ben değişmişim,fiziken ve ruhen. Öyle değişmiştim ki kendimi ben bile tanıyamıyordum.

Eskiden insanların özenerek baktığı bir genç kızdım. Güzeldim, zekiydim,iyi bir aileye sahiptim.

Çok iyi bir avukat olmak istemiştim.Hayallerim vardı. Haksızlığa boyun eğmeyecektim. En iyi üniversitelerde okumak için çok çalışmıştım, bölüm birincisi olmak için gecemi gündüzüme katmıştım. Üniversite yıllarımda tanışmıştım Tolga ile. Gençtim, umutluydum, neşe doluydum.Her erkeğin hayalindeki kızdım. Bir hikaye yazsalar başkahramanı olurdum. Adım okuduğum üniversiteye altın harflerle yazılmış, yaşadığım mahalleye bir efsane gibi anlatılmıştı.

Şimdi ise kendi hikayemde figuranı oynuyordum. Evet kendi hikayemde bile yer yoktu galiba bana . Başkalarının benim için yazdığı hayatı yaşıyordum.Artık kendi hikayemde bile başrol değildim.

Yıllar önce tanıdığım Yağmur burada böyle oturup sessiz kalmazdı. Aldatılıyor olmasına boyun eğmezdi. Hesap sorardı. Hakkını savunurdu. Yağmur korkak değildi, ben korkak değildim. Değişmiş olabilirdim,umutsuz olabilirdim. Ama ben korkak değildim. Karşımdaki mutluluk tablosunu öylece oturup izleyecek miydim?

Tabiki hayır!Utanmalıydı. Yerin dibine girmeliydi. Tamam, bu kadınla birlikte olmamak aptallıktı.Bu kadınla çıkıyor olmasına kızamazdım. Sadece beni salak yerine koymayıp ayrılmalıydı . O zaman istediği kadınla çıkabilirdi.

Sonunda ayaklarım hareket edecek gücü bulurken ,dolu gözlerimi dizginlemeye çalışıyordum.
Titrek bacaklarım bedenimin yükünü taşımakta zorlanıyor sanki her an devrilecekmiş gibiydim.

-"Tolga!?"

Ahh hayır,bu titrek sesim işimi hiç kolaylaştırmayacaktı.

Sesimi duyan Tolga ve yanındaki kadının bakışları bana çevrildi.Gözlerinde pişmanlık aradım.Ya da mahcubiyet...Kendini kötü hissettiğine dair bir duygu kırıntısı bulmayı umdum.

Sanki beni aldatan kendisi değilmiş gibi elindeki çatalı tabağına bıraktı sessizce .Elleriyle karşındaki kadını işaret etti.

-"Bizde seninle konuşmayı düşünüyorduk Yağmur,ne hoş bir tesadüf."

Aldığım cevabın pişkinliği karşısında hiç bir şey söyleyemedim.

Şuan tüm restoranın beni izlediğini biliyordum. En orta masalara yerleştirilmiş güzel bir çiftin masasının önünde ayakta dikilmiş gözleri dolu, omuzları düşmüş, bacakları titreyen kilolu kadın, aklını kaçırmış olmalıydı.

Masaya daha fazla yaklaştım ama oturmadım.Benim bu durumda bu masaya oturmam kendime yapıcağım en büyük saygısızlık olurdu.

-"Ne zamandan beri Tolga?"

Sadece bir açıklama bekliyordum.Sözde nişanlıma sorduğum soruya Çağla Metin cevap verdi.

-"İki yıldır bir ilişki içerisindeyiz Yağmurcum Tolgayla .Kendisi babanı kaybettiğin için senden ayrılma işini erteleyip durdu ama sanırım öğrenme zamanın gelmişti."

Kadın beni tanıyor,elini tuttuğu adamın bir ilişkisi olduğunu biliyordu.Bu bir kadının kendine yapabiliceği en büyük kötülük değil miydi?

Gözlerim şaşkınlıkla açıldı.Elimi gözüne sokarcasına uzattım.

-"Öyleyse parmağımdaki bu yüzükten haberiniz olmalı."

Yüzündeki sahte gülümseme biraz daha belirginleşti ve hayatımın şokunu yaşatan o cümleler döküldü ağzından .

-"Geçen yıl bana yapıcağı evlenme teklifi için aldığı bir yüzük Yağmur hanım parmağınızdaki.Yanlış anlaşılma sonucu siz yüzüğü görünce teklif etmek zorunda kaldı.Malum babanızı yeni kaybetmiştiniz."

Ve kalbim bu acıya daha fazla dayanamadı. Gözlerimden düşen damlalar yanaklarımı ıslattı. Hiç bir şey diyemedim. Ne diyebilirdim?

Bu halimi fark eden Tolga oturduğu masadan kalktı.

-Yağmur bu konuyu şimdi konuşmayalım önce biraz sakinleş.

Elleriyle elimi destek verircesine kavradı .Sanki beni bu duruma düşüren kendisi değilmiş gibi...Ben nasıl bir şeyin içine düşmüştüm böyle!

Ellerimi ondan hızla geri çektim.

-Ayrılmalıydın Tolga.Ne olursa olsun beni bu duruma düşürmemeliydin.Ne ara bu kadar değiştin?

Gözleri baştan aşağı süzdü beni .Uzun bir süre sonra karşısına bu halimle çıkmak istemezdim.Kim bilir gözünde nasıl gözüküyordum?Koca bir yağ tulumu gibi mi mesela!?

-"Değişen ben değilim Yağmur sensin ,aynaya en son ne zaman baktın?"

Sustum,hiçbir şey söyleyemedim.Benim sessizliğim Tolgaya istediklerini söylemesi için fırsat yarattı.

-"İstediğin gibi avukat oldun Yağmur. Ama bu senden çok şey alıp götürdü. Ben artık sana baktığımda çirkin ve hayat enerjisi kalmamış birinden fazlasını görmüyorum. Yurt dışında olduğum için buna katlanabildim. Buna daha fazla katlanabileceğimi sanmıyorum. Şu haline bir baksana yaşamayı unuttun. Burada seni beğenicek tek bir kişi gösterebilir misin? "

Haklıydı.Üniversitedeki o çılgın, şımarık kız yerini hayatını sırtlanmış deli gibi çalışan yağ tulumuna çevirmişti. Eskiden herkesin hikayesinde başrol olmayı başarırdım.Şimdi kendi hikayemde bile figuran olmakta zorlanıyordum.

Zaten çökmüş omuzlarım, hali hazırda titreyen bacaklarım bu adam karşısında mağlup olurken burayı nasıl terk edeceğimi düşünüyordum .Dolu gözlerimle arkama bile bakmadan gitmek istiyordum ama bu kendimi daha da acınası yapmaktan başka bir işe yaramazdı.

Ve işte o an omuzuma bir el dokundu bu onu ilk görüşümdü.O zamanlar bu adamın hayatımı ne kadar değiştiriceğinden habersizdim.

-"Bu kadar sığ bir adam için beni reddettiğine inanamıyorum Yağmur.O nişanı benimle yapman gerektiğini sana defalarca söylemiştim."

Gözlerim bu cümlelerin sahibini bulduğunda hayatımda ilk defa irislerim bu kadar açılmıştı.

Oldukça uzun boyluydu. Süzmek için kafamı yukarı kaldırmak zorunda kalmıştım. Sıkı, heybetli bir vücudu vardı. Sert yüz hatları, açık ama solgun bir teni, mavi gözleri . Mavinin oldukça koyu bir tonu. Baştan aşağı siyahtı. Siyah trenç kotu dizlerine kadar uzanmış, dar sayılabilecek siyah pantolonu, siyah boğazlı kazağı, siyah postalları...

Bu adam kadınların yüreğini hoplatacak cinstendi ve bu adam bir erkeğin bile ilgisini çekebilicek biriydi.Baştan aşağı asalet kokuyordu.Kulaklarımı dolduran sesi otoritenin kendisiydi

UMUDUM SENSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin