—Yurika'yı hatırlıyor musun?
Norio'nun bunu sorması beni çok şaşırtmıştı. Eizō ve Sensei endişeli bir şekilde bu tarafa baktılar.
—Ne?Eizō Norio'ya seslendi.
—Norio! Yorulmuş olmalısın. Biraz uyumaya ne dersin?Sensei yerinden kalkmış Norio'ya doğru geliyordu.
—Norio benim yerime geç. Rahat rahat uyursun.Norio kızgın bir şekilde Sensei ve Eizō'ya döndü. Ne dönüyordu burada?! Olayları anlamaya çalışıyordum. Norio dişlerini sıktı. İlk defa bu kadar sinirli görüyordum onu. "Kahretsin!" diyerek yerinden kalktı ve ön koltuğa geçti. Sensei ise yanıma oturdu. Anlamamış bir şekilde Sensei'ye döndüm.
—Ne oluyor Sensei?! Anlatın lütfen!Sensei gülümsedi ve elini başıma koydu. Eizō dik dik bu tarafa bakıyordu.
—Bir şey yok Yukina-chan!Çocuk mu kandırıyorlardı?! Elbette bir şeyler döndüğünü anlamıştım. Ama kimse bir şey söyleyecek gibi durmuyordu. Koltuğuma iyice yaslanıp gözlerimi kapattım. Kafamı cama yasladığım sırada birisi kafasını omzuma koymuştu. Şaşkınlıkla gözlerimi açtım. Bu Eizō'ydu! Ne ara Sensei ile yer değiştirmişlerdi?
Biraz utandım ama rahatsız etmek istemediğim için hareket etmedim. Biraz sonra Eizō'nun nefesini ensemde hissettim.
—Çok güzel.
—Anlamadım.Eizō burnuyla derin bir nefes çekti.
—Tanrım acı veriyor.Kızardığımı hissettim. Bir şey diyemedim. Ama ne acı veriyordu ki? Bu yolculuk neden bu kadar uzun sürmüştü? Eizō'nun nefes alış-verişlerini dinleyerek gözlerimi kapattım.
...Hah? Yine aynı rüyalardan... Bir kız ve çocuk çimenlerde oturuyorlar. O çocuk Norio mu? Neden ağlıyor?
—Norio lütfen ağlama.Norio'nun ağlaması durmuyordu ve bir kız ona sarıldı. Bu kız Yurika mı? Yüzünü göremiyorum.
—Yurika... Beni unutma, tamam mı?
—Seni asla unutmayacağım.
—Seni seviyorum Yurika. Bu hiç değişmeyecek!
—Biliyorum...Ne? Norio bu kızı tanıyor mu? Ayrıca onu seviyor?! Hangi anlamda? Anlayamıyorum. Ha? Gözümde yaşlar var. Neden ağlıyorum? Hey... Neden kalbim acıyor? Nefes alamıyorum. Çok acıyor... Gözyaşlarım durmuyor. Lütfen.. Uyanmak istiyorum!
...
Gözlerimi açarken gözümün altında bir parmak hissettim. Eizō başparmağıyla göz yaşlarımı siliyordu. Ama gözyaşlarım durmuyordu. Sesim çıkmıyor ama gözyaşlarım akmaya devam ediyordu. Eizō ise parmağıyla silmeye devam ediyordu. "Yine rüya mı gördün?" dedi kulağıma fısıldayarak. Hafifçe başımı salladım. "Anlatmak ister misin?" Anlatmak ister miydim? İsterdim ama anlatabilir miydim ki? Anlatmazsam sanırım ağlamam durmayacak gibi hissediyordum. Sessizce anlatmaya başladım.
—Bu seferkinde Norio vardı ama küçüktü ve ağlıyordu. Yurika da karşısındaydı. Norio ağlamasın diye ona sarıldı. Norio "Beni unutma ve seni seviyorum." gibi bir şey dedi. Garipti. Bunu gördükten sonra gözyaşlarım istemsizce aktı ve kalbim acımaya başladı. Şu an bile o acıyı hissedebiliyorum.Bunları anlatırken Eizō'nun yüzüne bakmıyordum. Kafamı kaldırdığımda ise Eizō'nun gözünden bir damla yaş aktı.
—Eizō neden ağlıyorsun?!Eizō eliyle çabucak gözyaşlarını silmeye çalıştı.
—Bu sadece bana bir şeyi hatırlattı. Bir şey yok, iyiyim.
—Sen, Sensei ve Norio... Bir garipsiniz. Bir şeyler mi kaçırdım?Norio "hayır" anlamında başını salladı. "Hayır. Alâkası yok.."
Birden otobüs durdu. Şoför amca bağırdı. "Geldik çocuklar. İnebilirsiniz!" Hızlıca yerimden kalktım. Tam Norio'ya koşacaktım ki Eizō beni durdurdu. Kulağıma eğildi. "Bu rüyayı Norio'ya anlatma. Güven bana. Yalvarırım bunu ona anlatma." Öylece kalakaldım. Bunu gerçekten beklemiyordum. Ben Norio'dan hiçbir şey saklamazdım. Ama Eizō bunu çok ciddi bir şekilde söylemişti. Sanırım şimdilik ona güvenecektim. "Tamam." anlamında başımı salladım. Eizō kolumu bırakınca Norio'nun peşinden koştum. Çoktan arabadan inmişti. Sağa sola bakındım hızlıca. Karşı kaldırıma geçmişti bile. Kaldırıma doğru koştum.
"Norio!"
Kafasını çevirmesine fırsat bırakmadan ona arkadan sarıldım. Bir süre bekledik öylece sonra sıcak elleriyle ellerimi tuttu ve kendinden ayırdı. Bana doğru döndü ve ellerimi bırakmadı. O sırada gökyüzünde bir şimşek çaktı ve aniden hızlı bir yağmur başladı. Norio göz hizama gelebilmek için biraz eğildi. Yaşlı gözlerle bana baktı. Gözyaşları yağan yağmurla çenesinden birleşip çenesinden kayıyor ve ayakkabılarına damlıyordu. Acı bir şekilde gülümsedikten sonra birden bana doğru yaklaştı. Refleks olarak gözlerimi kapatmıştım ama alnımda bir sıcaklık hissedince çabucak geri açtım. Dudakları alnımdaydı. Beni alnımdan öpmüştü. Norio ilk defa beni öpmüştü! Bir süre öyle kaldık. O kadar şaşırmıştım ki hiçbir tepki veremiyordum. Yağmur aşırı hızlanmıştı. Yine de Norio'nun gözyaşlarını yağmurdan ayırt edebiliyordum. Yarım yamalak bir şekilde duydum. Ama hatırlıyordum. Norio'nun çok sessiz bir şekilde
"Seni seviyorum." deyişini. Sonra ellerimi bıraktı ve arkasını dönüp gitti. Öylece yağmurun altında kalmıştım tek başıma. Olanları sindirmeye çalışıyordum. Ama hiçbir şey hiçbir şey anlamıyordum. Ne oluyordu? Ne dönüyordu? Hiçbir fikrim yoktu. Bu beni çıldırtıyordu.Birden kafamın üstünde bir şemsiye belirdi ve biri elini omzuma koydu.
—Yine Norio yüzünden ağlıyorsun ha?Bu Sensei'di. Ağlıyor muydum ki? Ağlıyordum cidden.
—Sensei anlamıyorum! diye bağırdım kendimi tutamayarak. Herkes bir şeyi benden saklıyor gibi hissediyorum. En yakın arkadaşım bu yüzden benden uzaklaştı. Ne oluyor? Biliyorsanız bana söyleyin! Yalvarırım!Ağlamamak elde değildi. Sensei bana çok hüzünlü bir şekilde baktı. Sonra da beni kendine çekip sarıldı. Ağlamam hızlanmıştı. Ne oluyordu bana? Bu ben değildim. Ağlamamalıydım. Ben böyle zayıf değildim. Başımı Sensei'nın göğsüne yasladım. Kalbi çok hızlı atıyordu. Bu kalp atışlarının bana dediği şey "Yukina bir şey biliyorum ama cidden söyleyemem. Bu yüzden üzgünüm."dü. Sensei benden uzaklaştı.
—Gel eve gidelim.Sensei beni eve bırakana kadar hiç konuşmadık. Kapının önüne geldiğimizde durduk.
—Teşekkürler Sensei. Bıraktığınız için.
—Rica ederim. İstersen yarın okula gelme ve dinlen. Ben bir şeyler derim müdüre.
—Gerek yok Sensei. İyiyim. Teşekkürler yine de.Sensei başıyla onayladıktan sonra ben eve girene kadar oradan ayrılmadı. Eve girdiğimde annem uyuyordu. Ben de odama çıkmadan önce ıslak kıyafetlerimi çıkarıp banyoya girdim. Banyodayken Norio'yu düşündüm. Ağlamıştı, alnımdan öpmüştü ve 'seni seviyorum' demişti. Aslında sonuncusundan emin değildim. Ama yine de analiz etmem gerekirse ağlaması benimle ilgili bir şeyden dolayı üzgün olduğunu, alnımdan öpmesi bana değer verdiğini ve 'seni seviyorum' demesi de... Hiçbir anlama gelmiyordu! Analiz yapmayı bırakmalıydım.
"HAPŞU!" ... ...
"Umarım hasta olmam."***
Ve tabiiki ertesi sabah ateşler içinde uyandım. Gruba gelemeyeceğime dair mesaj çektikten sonra annemin bana getirdiği çorbayı ve ilacı içtim ve gözlerimi kapattım.
...
—Yurika eğer biraz daha hızlı olsaydım bu olmayacaktı! Çok çok çok üzgünüm...
Kimdi bu? Yüzü tanıdık gelmiyordu. Beyaz saçlı ve sarı gözlü? Rüya birden başka bir sahneye geçti. Burada 3 çocuk var. Biri kesinlikle Norio. Diğeri... Hmm... Eizō! Evet bu Eizō! Sorgulamayacağım. Sonuçta bir rüya. Ve az önce özür dileyen çocuk.. Hepsi mutlu gözüküyor...
...
Yine aniden uyanmıştım. Şimdi rüyamda tanımadığım biri daha vardı. Harika! Kendimi biraz iyi hissediyordum. Yataktan kalkıp üstüme bir şeyler geçirdim ve dışarı çıktım. Bakkala doğru yürümeye başladım. Yürürken birden birinin beni izlediğini hissettim ve durdum. Aslında böyle bir şey anlayınca koşmamız gerek. Ama kendimi durmak zorunda hissettim ve arkamı döndüm. Arkamı dönmemle şoka girmem bir oldu.
Çünkü rüyamdaki çocuk! Karşımdaydı ve bana bakıyordu! Çocuk da gözlerini büyüttü.
—Sen...Şaşkınca birbirimize bakmaya devam ettik.
—Yuri olamazsın değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shinki-shō (Hastalık Hastası)
Genç KurguTemizlik hastası Eizō, hayatı dalga olan Norio, garip hareketleriyle Sensei.. Yukina'nın bildiğini sandığı gerçekler ne kadar gerçek? Geçmiş gerçekten de geçmiş mi? OKUmasanız da olur öylesine koydum. (eski bir yapımdır, hatalarla doludur ama seviyo...