Hoşlantı?

934 69 51
                                    

Chan, Minho'yu yatırdıktan sonra sessizce onu izlemeye başladı.

Çatılmış kaşları, soyulmuş olan ama yine de tapılası dudakları, öpülesi kaş bitimi ve solgun yüzüne dağılan yumuşak pembe tutamlar ile öylece uyuyordu.

Chan elini uzatıp yüzüne dağılan pembeleri nazikçe kulağının arkasına itti. Parmaklarını yavaşca çocuğun yüzünde gezdirmeye başladı. Yüzünün her zerresini aklına kazımak ister gibi.
Uzun parmakları pürüzsüz yüzde gezinirken kapı yavaşca çalındı. Aniden elini çekip oturur pozisyona geldi. Gelen kişi Hyunjindi.

"Hyung o adam aradı"

"Geliyorum"
Hyunjin odadan çıktığında Chan son kez Minho'ya baktı. Alnına küçük bir öpücük kondurup üstünü iyice örttü ve odadan çıktı.

-

"Ne zaman aradı?"

"Sen Minho'yu götürdükden hemen sonra"

"Ne dedi?"
Changbin telefonunu açıp aldığı kayıda bastı.

C:Alo?

: Seo Changbin?

C:Evet benim, siz kimsiniz?

: Başkan Hoon.

C: Ne istiyorsun?

:Sence? Sen akıllı birisin Bin, Chan gibi saçma sapan duyguların yok. Onunla olduğunu biliyorum. Chan'ı arasam açmaz o yüzden seni aradım.

C: Kısa kes.

:Ahh pekâlâ. Chan hâlâ onu vermemekte kararlı mı? Çünkü şuan karşımda yaklaşık üç saattir ağlayan çocuk sinirlerimi bozmaya başladı. Hiç durmadan abimi istiyorum diye zırlıyor böyle giderse kafasına sıkacağım!

C: DELİRDİNİZ Mİ SİZ! O DAHA 8 YAŞINDA!

: Bu beni ilgilendirmez Chang, onu istiyorum. Lee Minho'yu istiyorum. Bana onu getirmediğiniz her bir günün acısını bu çocuktan çıkartacağım. Bilginiz olsun.

Kayıt bittiğinde Chan sinirle dişlerini sıktı. Nasıl bir şeyin içine düşmüştü böyle?

"Hyung, adam ciddi ciddi çocukcağazı öldüreceğini söylüyor, ne yapacağız?"

"Bilmiyorum, Jeongin. Bilmiyorum."

Hyunjin kararsızlıkla çıkan sesine rağmen konuştu

"H-hyung, Minho'yu vermekten başka şansımız yok-"

"Hayır! Minho'yu asla o herife vermeyeceğim! O pis oyunlarına onu karıştıramaz!"

"Hyung Minhodan mı hoşlanıyorsun?"
Hyunjin aniden sorduğu soru ile Chan durakladı. Hoşlanmıyordu. Buna emindi. O kimseden hoşlanmadı bu zamana kadar. Kimseye aşık olmadı. O duyguyu bilmiyor Chan. Minho'ya da aşık olmadı. Olmadı değil mi?
Olamazdı yani..

"Saçmalama Hyunjin "

"Hyung o zaman niye böylesin? Bak, Minho geleli neredeyse bir ay oldu. Söylemeyeyim diyorum ama zorluyorsun. Ona olan tavrın çok farklı, bakışların çok farklı, onun sende değeri çok farklı. Onu dizginlemek, sözünü geçirmek için ona bağırıyorsun ama sonrasında pişman oluyorsun. Bunu çok belli ediyorsun. Kavga ediyorsunuz odadan çıkıyorsun daha sonra dalıyorsun bir yerele. O gün sarhoşken bana dediklerini hatırlamıyorsun değil mi?"

"N-ne dedim ki?"

"Bana, Minho'nun güzelliğinden bahsedip durdun. Sızana kadar ondan bahsettin. Çok güzel dedin, gözleri çok güzel, burnu dudakları çok güzel dedin. Sadece dış görünüşü değil kalbi de çok güzel dedin. Çok saf ve masum dedin. Kokusu çok güzel dedin, Lavanta gibi kokuyor dedin. Sesi bana huzur veriyor dedin. Onu dizime yatırıp saçlarını okşamak, ona şarkılar söylemek istiyorum dedin hyung. Ondan bahsederken huzur buldun resmen. Bunu bana inkâr edemezsin"

Apologies/ Minchan - Banginho Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin