Karanlığın içindeki ışık ~ SON

675 66 55
                                    

Han Nehri'nin ışıkları ortamı aydınlatırken banka oturan ikili sessizce manzarayı izliyordu. Buraya gelişlerinden üç hafta geçmişti. Adı laboratuvar olan işkence merkezini bir hafta önce yerle bir etmişlerdi, Yoon haftaya yanlarına geliyordu, Minho üniversitesine geri dönmüştü ve Sidney'de kısa süre de olsa aldığı eğitim ve biraz da zorlaması ile sınıfındakilere yetişmişti. Bugün ise sınavını birinci olarak bitirmesini kutlamak amacıyla Chan onu dışarı çıkarmıştı. Tüm şehri alt üst eden ikili gecenin geç saatlerinde sahile gelmişlerdi. Chan kendini az sonra söyleyeceklerine hazırlarken Minho öylece nehri izliyordu.

"Minho"

"Efendim?"
Chan bedenini ona döndürüp Minho'nun ellerini tuttu. Minho bu hareketi ile ona dönerken Chan derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"Söylemekte kararsızım fakat haftalar hatta aylardır kendi içimde tutmanın bir faydası olduğunu görmedim "

Minho tüm odağını yanındaki adama verdiğine Chan onun elinin üstünü okşamaya başladı ve sözüne devam etti.

"İlk zamanlarda sana fazla acı çektirdim, yıprattım. Sonunda derin bir pişmanlık duydum. Sana bugüne kadar yaşattığım her şey için özür dilerim"

"Chan özür dilemene gerek yok, oldu bitti herşey"

"Bitmeyen şeyler de var"

"Nasıl?"

"Minho, bundan sonraki tüm hayatımı yüzünde oluşacak en küçük tebessüme adamak istiyorum. Hissedeceğin en küçük huzura adamak istiyorum kendimi. Bunların sebebi olmak istiyorum. Mutluluk sebebin olmak istiyorum. Geceleri kollarıma alıp doya doya öpmek istiyorum. Sıkı sıkı sarılarak uyumak istiyorum. Hayatımı sesine adamak istiyorum, gülüşüne, bakışına, kokuna, aldığın nefese, hayatımı sana adamı istiyorum Minho. Hayatıma anlam olmanı istiyorum. Hayatına çıkamamak üzere girmek istiyorum."

Minho ona şaşkınca bakarken Chan banktan kalkıp Minho'nun önünde eğildi.

"Kirle paslanmış kapkara kalbimi ışığınla aydınlatır mısın Lee Minho?"

Chan tek dizinin üstüne çökerek ona umutla bakarken Minho dolu gözlerini umursamadan ayağa kalktı. Chan'ı kolundan tutup kaldırdığında boynuna sarıldı. Ona sıkıca sarılırken yüzünü geriye çekerek göz göze gelmelerini sağladı. Mutluluktan dolan gözlerini tam önündeki siyah gözlere odakladı. Yüzlerini yaklaştırırken gözlerini çekmedi.

"Karanlığında kaybolmaya da razıyım"

Cümlesini bitirir bitirmez önündeki adamın dudaklarına uzandı.
Dudakları birleştiğinde ise hissettikleri huzur ile gözlerini kapattılar.

Nehrin kıyısında aşkla öpüşürken nehrin öteki kıyısında olan kutlamadan dolayı atılan havai fişekler ile kısa bir an ayrıldılar. İkiside nefeslenirken Chan hemen dibindeki çocuğun güzelliğine baktı. Gülümseyip söze girdi .

"Evren de karanlığa karşı çıkıyor" dedi fişekleri kast ederek. Minho ise ona kıkırdayarak cevap verdi.

"Çünkü onun yıldızları var, tabi ki karşı çıkacak"

"Hmm o zaman benimde karşı çıkmam gerekli değil mi?"
Chan ima ile önünde pırıl pırıl parlayan kahve gözlere derince baktı.
Minho ise ona cevabını tekrar dudaklarını birleştirerek vermişti.

Yoldan geçenlerin bakışlarını umursamadılar. Hiçbir şeyi umursamadılar o an. Zaman adeta durmuştu ikili için.

Karanlığa giden yolunda küçük fakat güçlü bir ışık bulmuştu Chan,

Yanlışlara giden hayatında doğrusunu bulmuştu Minho...

★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★

War is over...

Bu bölümü çok kez yazıp geri sildim. Hiçbirinden tam emin olamadım fakat daha fazla uzatmamak adına böyle yazıp bitirmek istedim. Tüm fic boyunca desteklerini gösteren bir kaç hesap çarptı gözüme. Öncelikle onlara çok fazla teşekkür ederim. Sonrasında okuyan herkese teşekkür ederim. Bu fic benim kaçış noktamdı. İyi ya da kötü ilerledi bir şekilde ve bu sizin sayenizde. Kendinize iyi bakın 💙💜❤️
Yazarınız sizleri cok cok seviyor😖🧡

 Kendinize iyi bakın 💙💜❤️Yazarınız sizleri cok cok seviyor😖🧡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Apologies/ Minchan - Banginho Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin