Yeni Başlangıçlar, Yeni Hayatlar

436 64 23
                                    

"(...) Böyle işte hepsi bu"
Minho uzun konuşmasının ardından nefeslenip su içti.
Yaklaşık iki saat önce Felix gelmişti. Ve geldiği gibi aylarca özlem duyduğu arkadaşını görünce bir kelime dahi edemeden olduğu yere yığılmıştı.
Uyandığında ise bir süre Minho'ya sarılarak ağlamış, bir süre Chan'a saydırmış sonra tekrar arkadaşına sarılmıştı.

Minho olan biten herşeyi anlattığından yaklaşık iki saat geçmişti. Saat akşamın geç saatlerine doğru ilerlerken kimseden çıt çıkmıyordu. Jisung uyuyacağını söyleyerek odasına gitmişti. Diğerleri ise salonun farklı koltuklarında sessizce oturuyorlardı. Chan, başını koluna yaslayan Minho'nun saçlarını okşarken Seungmin bir an olsun gözlerini Chan'dan ayırmıyordu.

Sonunda oturduğu yerde dikleşip derin bir nefes aldı söze girmek için. Gözler ona dönerken başladı konuşmaya.

"Pekâlâ, bundan sonra ne olacak? O herifler ya Minho'yu bulursa? Ya da Yoon'u? O zaman ne yapacaksın Bang Chris?"

"Bulamayacaklar. Çünkü tam olarak on beş dakika önce adamlarımım hazırladığı belgelerle birlikte kurum mahkemeye verildi. Oraya girdiği ilk gün işi içerde bitecek zaten."

Felix kafa karışıklığı ile sözünü böldü
"Derken? Hem nasıl olacak o?"

"Cidden Chan ne yapacaksın? Adamları mı öldüreceksin?"

Kollarında olduğun adamı hiç tanımamışsın Lee Minho.

"Orası sizi ilgilendirmez, emin olacağınız tek şey ikinize de zarar gelmeyecek. Yoon'un yurtdışına gittiğinden hiçbirinin haberi yok. Olsa bile bulamazlar o kadar güçlü değiller. O güvende. Sen de benim yanımdasın. Bu yeterli onlar için. Ki dediğim gibi zaten en kısa sürede işleri bitecek. Hepsi öyle ya da böyle yaptıkları her şeyi ödeyecek. Sen de normal hayatına döneceksin, istediğin zaman tek başına dışarı çıkacaksın. Kardeşini de yanına alacaksın"

Ardından duraksadı ve karanlıkta olsa parlayan kahve gözlere derince baktı.

"Yeni bir başlangıç yapıp yeni bir hayata adım atacaksın.."

Chan konuşmaya başlarken Seungmin ve Felix onlara baktılar. Seungmin güvenmek isteniyordu bu adama. Güvenmeyecekti de zaten, fakat bu adamın en yakın arkadaşına söylediği sözler kalbinde küçük bir çiçek açmasını sağlamıştı..

-
"Minho, kalk hadi kahvaltı yapalım"

Jisung, Minho'yu omzuna dokunarak uyandırırken arkadaşına gülmeden edememişti. Dün normalde geri döneceklerdi fakat hem Minho ısrar etmişti hem de Seungmin göndermemişti. Chan da sorun olmayacağını düşünüp kabul etmişti. Minho kendi odasında uyurken Seungmin sürat asarak Chan'ın yatağını salona yapmıştı. Minho ile uyumasına izin veremezdi!

"Minho~ kalksana ya"
Jisung uyanmayan arkadaşının üstüne atlamıştı son çare olarak.
Minho aniden sıçrama ile uyandığında Jisung'un sesini duymasıyla ona vurmuştu şakadan.

"YA MANYAK ÖDÜM KOPTU!"

"Kes be! Uyanmıyorsun!"

Minho, Jisung'a sinirli bakışlar atarken Jisung bunun anlamını biliyordu.
JİSUNG KAÇ! KAÇ KURTAR CANINI!

Jisung anladığı gibi hızla yataktan inmiş ve bağırarak koşmaya başlamıştı.

"FELİX! FELİX KURTAR BENİ!"

Minho'nun arkasından koştuğunu gördüğünde daha da hızlandı. Mutfakta bulduğu Felix'e sarılıp arkasına geçerken ağlamaklı bir sesle konuştu.

"Felix götür şunu! Valla dövecek beni! Ölmek için çok gencim!"
Felix onlara gülerken Chan seslere uyanmıştı. Yattığı yerden kalkıp uykusunun açılmasını beklerken duyduğu kahkahalar ile yüzünde aptal bir tebessüm yer aldı.

Yerinden kalkıp mutfağa gittiğinde, Minho'nun Jisung'u mutfaktaki koltuğa yatırmış gıdıkladığını gördü. İkisinin gülüşü ortalığı alırken Chan onları izlemeye devam etti. Tabi Seungmin önüne geçene kadar..

"Ne bakıyorsun? Gidip yüzünü yıkayıp üstünü değiştirsene, yürü banyo koridorun sonunda solda"

Chan önündeki çocuğun tavırlarına gıcık olurken ona göz devirip koridorda ilerlemeye başladı. Banyoya girip yüzünü yıkayıp kurulamış ve çıkmıştı. Geri dönecek iken sağ taraftaki oda çarptı gözüne. Açık kapıdan duvardaki aile fotoğrafları görünüyordu. İçeri girdiğinde buranın Minho'nun odası olduğunu anlamıştı hemen. Büyük bir çalışma masası vardı.  Masanın her yerinde maketler, çizimler vardı. Bebek mavisi tonda olan duvarda bir kaç çerçeve asılıydı. Yaklaşıp baktığında ise iç çekti. Fotoğraf eski değildi. En fazla geçen yıla aittir. Minho babasına sarılırken annesi Yoon'u kucağında tutuyordu.

Gözlerini odada gezdirmeye devam ederken odanın tertemiz olması dikkatini çekmişti. Her yer düzenli, sanki burası aylarca kullanılmamış değil de günlük temizlik yapılmış gibi ..

"Chan? Ne yapıyorsun?"
Arkasından gelen sese döndüğünde kapının önünde kendisine bakan Felix'i görmüştü.

"Ahh öylesine bakınıyordum"
Felix ona gülümseyip içeri girdi.

"Anlamışsındır zaten ama burası Minho'nun odası. Minho.. gittikten- daha doğrusu götürüldükten- sonra bu odaya bir süre kimse girmedi. Sonra Seungmin düzenli olarak temizlik yapmaya başladı. Hiçbir şeyin yerini değiştirmedi. Her şeyi aynı yerine temizleyerek koydu. Şu gördüğün sanki dokunsan kırılacak maketleri bile incelikle temizledi. Her seferinde Minho bu maketlere saatlerini verdi tozlanmamalılar, Minho temiz olmayı sever, gelince bize çok kızacak gibi şeyler söylüyordu. Az önce odanın temizliğine şaşırmış gibi duruyordun o yüzden dedim"

Bu çocuklar birbirini nasıl buldular?!?!?

"Ah teşekkür ederim Felix. Evet şaşırmıştım fazla temiz. Her neyse diğerlerinin yanına gidelim mi?"

"Olur "

Chan önden ilerlerken Felix de ilk ve ortaokul arkadaşının peşinden gitmişti..

-

(..)Hayatına birileri girecek, birileri çıkacak. Zamanı gelecek birini hayatının merkezi yapacaksın, onsuz yapamaz olacaksın. O kişi nefesin olacak, kalbinin atmasını sağlayacak. O hep hayalini kurduğun hayatı yaşayacaksın Minho, bazı şeyler eksik birileri eksik biliyorum ama sana söz veriyorum o istediğin hayatı sana yaşatacağım. İstersen uzakta, istersen yanında olacağım ama sen o hayatı yaşayacaksın. Çünkü en çok sen hak ediyorsun yaşamayı. Yeminim olsun ki evreni taşıdığın gözlerindeki parıltılar hiç sönmesin, eksilmesin diye elimden gelenin fazlasını yapacağım.."

~★Bang Christopher Chan★~



Apologies/ Minchan - Banginho Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin