Gerçek misin sen Minho?

539 62 21
                                    

(1 ay sonra)

"Yah! Chan! Bırak beni! Bıraksana ya!"

"Hani yoruluyordun? Ben çıkartıyorum işte"

"Ya yorulmuyorum indir beni yere"
Minho Chan'a indirmesi için söyleniyorken Chan'ın tek elini açmasıyla düşecek gibi olup boynuna tutunmuştu sıkıca.

"Ya düşeceğim!"

"Rahat durursan düşürmem"
Minho son çare olarak pes edip Chan'ın kendisini taşımasına izin vermişti.

Merdivenlerden çıkarken sürekli yoruldum diye söylenen Minho'yu Chan kucağına alıp çıkarıyordu. Tabi biraz zor olmuştu. Çünkü Minho sürekli hareket edip duruyordu.

Chan odanın önüne geldiğinde dirseği ile kapıyı açıp içeri girdi ve kapıyı kapattı.
Minho'yu yatağına bırakırken o da yandaki koltuğa oturdu.

"Eee ne yapalım ki? Hafta içi derslerinden başını kaldırmıyorsun bu iki gün de odadan çıkmıyorsun. Çok sıkıcısın Lee Minho"

"Ye ne yapayım çıkıp? Evde boş boş gezmek çok mu eğlenceli?"

"Dışarı çıkalım-"

"Ya hayır istemiyorum "
Chan derin bir nefes alıp koltuktan kalktı ve yatağa oturdu. Minho'nun ellerini avucunun içine alıp gözlerine baktı.

"Minho, o gün olan hiçbir şey senin suçun değildi. Hatta benim suçumdu yanımıza koruma almadan çıktım. Bu konuda asla kendine yüklenme. O herifi en kısa sürede işini bitireceğim sadece birini bekliyorum. Sonrasında rahatlayacağız. Çıkalım mı dışarı? Bu sefer yanımızda iki üç koruma da olur hm? "

"Chan korkuyorum "

"Ben yanındayım korkmana gerek yok. Ne demiştim sana? Hayatta olduğum sürece kimse seni incitemez. Bir aydır ısrar ettin çıkmamak için. Sıkıldığını biliyorum, daraldın biliyorum. Çıkalım biraz hm? Hem Yoon'a hediye alıp göndeririz olur mu?"

Minho kısa bir süre sessiz kalıp düşündü.
Yoon'u yaklaşık onbeş gün önce Chan Fransa'ya annesinin yanına göndermişti. Geçen hafta da Hannah gitmiş orda kalmaya karar vermişti. Normalde Minho bunu asla kabul etmezdi. Zaten ikna etmeleri de kolay olmamıştı. Yaklaşık bir ay da onu ikna etmek için uğraşmışlardı. Minho, Chan'ın annesi ile görüşmüştü. Bayan Bang'ın Minho'ya karşı sanki oğluymuş gibi davranması Minho'yu duygulandırmıştı. Yaklaşık iki saat görüntülü konuşmuş ve zor da olsa -bir kaç şart eşliğinde- ikna olmuştu. Bu şartlar ise zor değildi. Sadece her istediğinde onları arayıp kardeşi ile görüşmeyi istemişti bir de ona çok çok dikkat etmelerini söylemişti ağlayarak.

"Minho? Hadi kalk gel dolaşalım biraz"

"İyi peki"

"İnce şeyler giyin istersen hava sıcak"

Minho onu onaylayınca Chan odadan çıkmıştı. Minho ise dolabından mavi oversize bir tişört ve diz kapağının biraz üstünde biten siyah bir şort giyinip aynadan saçlarını düzeltti. Chan odasına bir boy aynası koymuştu artık.
Önceden neden koymadığını ise ısrarla söylememişti.
Odadan çıktığında Changbin ile vedalaşan Chan'ın yanına gitti. Changbin'i soracak olursanız kısa süreliğine yurt dışına çıkıyordu kafa dağıtmak amacıyla.

Chan yanına gelen Minho ile Changbin den ayrılıp ona dönmüştü.

"Hadi gidelim biz"

"Görüşürüz Changbin hyung, dikkat et kendine"

"Sağol Minho, görüşürüz"
İkili aşağı indiğinde dışarı çıktılar.

"Hani bir kaç kişi de bizimle gelecekti?"

Apologies/ Minchan - Banginho Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin