Vazlizimi hazırlarken kulaklığımı takmayı yeni akıl etmiştim. Telefonumdan seçtiğim slow bir şarkıyı bulup dinlemeye başladım. Şarkı dinlerken kendimi daha iyi hissediyorum. Kendi kendime bunları düşünürken yanımda teyzemi gördüm. Kulaklıkları çıkarıp ona baktım.
-Kapının çaldığını duymadım, üzgünüm, dedim
Teyzem birşey demeden yanıma geldi ve benimle birlikte kıyafetleri katlamaya başladı. Kısa süre sonra sessizliği o bozdu.
-Babanın yanına gideceğin için üzgün gibisin, dedi
-Hayır neden böyle düşünüyorsun?
-Moralin bozuk gibi
-Ah teyze. Neredeyse annem öldüğünde beri her zaman böyleyim. Yani bunun babamla bir ilgisi yok.
-Bak tatlım. Annen öleli 3 ay oldu. Artık eski Hira 'yı görmek istiyorum. Eskiden ne olursa olsun gülümserdin. Şimdi küçük bir mimik bile oynamıyor. Endişeleniyorum. Anneni ne kadar çok sevdiğini biliyorum. Ama hayat devam ediyor. Artık kendine gel. Babanın yanında böyle davranma. Onun yüzünden böyle olduğunu düşünür. Orada yeni bir başlangıç yap, dedi
Aslında haklıydı. Annem öldüğünden beri ruh gibiydim. Babamın yanında yeni bir Hira olmalıyım. Teyzeme dönüp hafifçe gülümsedim.
-Haklısın teyze. Bu dediklerini bende düşünüyorum. Ama annemi çok özlüyorum. (gözlerimden istem dışı yaşarlar akmaya başlamıştı.)
Teyzem yüzümdeki yaşları sildi. Sonra bana sarıldı. O bana sarılıp daha çok yaşlar gözümden akmaya başlamıştı. Birbirimizden ayrılınca tekrardan gözyaşlarımı sildi.
-Ah tatlım. Hadi gül bakalım
Dudağıma parmaklarını koyup gülümsemeye çalıştırdı . Içten gülümsemeye başladım.
-Hadi bakalım. Eğer valizini hazırlamassan uçağa geç kalacaksın, dedi. Gülümsemeye devam ederken ayağa kalktım ve valizimi doldurmaya devam ettim. Yarım saat sonra iki valiz dolmuştu. Ve ben de hazırdım . Teyzemin arabasına binip Berlin'e hoşçakal bakışı attım. Havaalanına geldiğimizde. Valizimi görevlilere verdim. Teyzem ile sarılıp vedalaştım. Yavaş adımlara uçağa bindim. Koltuğuna oturunca kulaklığımı takıp şarkı dinlemeye başladım. Uçak havaalanınca kulaklıkları çıkardım. Ve uyku ilacımı içtim.
Gözlerimi açtığımda hostesin sesi ile kendime geldim.
-hanımefendi uyuya kaldınız. Almanya'dan Türkiye 'ye iniş yaptık, dedi. Hemen ayağı kalkıp hostese sıcak bir şekilde gülümseyerek teşekkür ettim. Uçaktan indiğim de etrafa bakınıyordum. O sıra da valizimi aldım. Türkiye yi özlemiştim. Insanını, yemeğini, hatta havasını bile özlemiştim. Valizimi aldığımda babamı aramayı yeni akıl etmiştim. Telefonumu uçak modundan çıkarıp, rehberden babamı bulup aradım. Çalıyor, çalıyor, ahh hadi ama beni buradan almayı unutmadın değil mi baba diye iç sesimle babama sayıyordum. Neyse ki dördüncü çalışta açtı.
-Alo, tatlım. Ben havaalanındayım neredesin?
-ah bende uçaktan yeni indim baba. Ve nerede olduğumu tam olarak bilmiyorum.
-tamam tatlım o zaman havaalanı çıkışında buluşalım tamam mı?
-tamam, baba, dedim ve telefonu kapattım. Iki çanta valiz vardı. Taşımakta gerçekten zorlanıyordum. Ben bunların içine ne koymuştum. Bunları düşünürken iri bir beden ile çarpıştım ve yere düştüm. Herkes yerdeki bana bakarken ben bana çarpan öküze bakıyordum. Özür dilerim acelem vardı bu yüzden seni görmedim gerçekten üzgünüm demesini beklerken bana sinirle
-Önüne baksana kızım benim gibi birine nasıl çarparsın. Üstümde kirlendi malum sen çarptın, dedi ve yerden valzini alıp gitti. Ben hâlâ üstümde ki şoku atlatamamıştım. Bu yüzden de arkasından bakmakla yetişmiştim. Kendime geldiğimde içimden küfürler yağdırmaya başlamıştım çünkü valizim açılmıştı ve tüm kıyafetlerim etrafa dağılmıştı. Hızla eşyaları valize geri takmaya başlamıştım. Ta ki bir el bana doğru uzatılana kadar. Kimin olduğuna baktığımda gördüğüm şey karşısında şoka uğramıştım...