{two}

562 19 6
                                    

1 Gün Önce

"Beth!"

Holly sevinçle yanıma koşarken makarnamı yiyordum. Yanıma oturdu ve kocaman gülümsedi.

"Yarışmanın 1.'si olmuşum!"

Yüzüme sahte bir gülümseme takındım ve yemeğimi yemeye devam etti. Moralim çok bozuktu ama en iyi arkadaşımında moralini bozmak istemiyordum.

"Akşam kafede bunu kutlayalım mı?" diye bir fikir öne sürdüm.

Holly fikrimi beğenmişe benziyordu.

"Harika, saat 6'da orda ol!"

Ayağa kalktı ve yanımdan uzaklaştı.

Suyumdan bir yudum aldım. Etraftaki kızları izliyordum.

Hepsi bana kötü bakışlar yolluyordu. Sadece Holly ve James beni seviyordu, onlar olmasa burada yalnızlıktan çürüyüp ölebilirdim.

Yanıma bir kız geldiğinde arkasındaki bütün kızlar beni izliyordu.

"Merhaba... Ezik."

Alaylı gülümsemesiyle bana baktığında içimdeki siniri yok etmeye çalıştım.

"Sanırım meyve sularını görmedin, yoksa sen niye su içersin ki!"

Su bardağını eline aldığında ondan geri almaya çalıştım ama bardağı arkasına sakladı.

"Kızlar, Beth'e biraz meyve suyu verin!"

Sözleri ardından bir kız önümde durdu ve arkasındaki meyve suyu kutusunu çıkardı. Kutunun üstüne yapıştırılmış pipetle delinmesi gerek yeri deldi.

Gerilediğimde omzumdan tuttu ve yüzüme kutuyu boşalttı. Sessiz bir çığlık attığımda yemekhanedeki herkes bana gülmeye başladı.

Tepsimdeki peçeteyi alarak yüzümü sildiğimde kız kutuyu yüzüme attı.

"Umarım cezanı verebilmişimdir."

Dudağımı, ne demeye çalıştığını anlamayarak büzdüm.

"Ah, söylemeyi unuttum. Aslında sen bilirsin ama, Luke benim sevgilim ve ona yanaşma."

Yemekhanede bir sessizlik olduğunda kız, yani Gwen bütün yemekhanenin duyabileceği şekilde konuştu.

"Luke'un o harika doğum günü partisine davetsiz bir şekilde iğrenç bir hediye getirerek onun dikkatini çekmeye çalışan zavallı eziğe meyve sularınızı atabilirsiniz."

Bir anda herkes üstüme meyve suyu kutularını atmaya başladığında hızla arkamı döndüm ve yemekhaneden çıktım.

Hızla koşarak resim atölyesine girdim ve kapıyı kapatıp bir sandalyeye oturdum. Başımı masaya koydum.

"Luke, bunu sana hediye etmek istiyorum."

Gwen'in en iyi arkadaşı Julia bana sahte bir davetiye vererek ne yapacağımı tahmin etmiş olmalıydı.

"Sen davetli bile değilsin!"

Bunu fırsat bilen Gwen'de bunları yaptı, işte bütün açıklama bu!

"Hadi Beth, defol burdan!"

Her zaman böyle planlarla beni küçük düşürmelerine dayanamıyordum. Kendimi tutamayarak ağlamaya başladım.

Sonuçta burada kimseye yoktu, istediğim kadar ağlayabilirdim.

Ağlamamın üzerine kapı açıldığında paniklemiştim. Kafamı kaldırdığımda içeriye resim klübünden olan Ashton girmişti.

"Beth?"

Ağladığımı anlamış olmalıydı. Hızla yanıma geldi.

"Hah, tabi ya."

Durumuda anlamış bir şekilde yanımdaki sandalyeye oturdu.

"Beth, bence burda durma. O kızlar koridorda dolaşıyor."

Başımı ona döndürdüm.

"Peki nereye gitmeliyim?"

Ashton biraz düşündükten sonra hafifçe gülümsedi.

"Diğer ders Beden Eğitimi, yani spor salonundaki itfaiye çıkışına gidebiliriz. Merdivenden çıkınca basketbol sahasına gidiliyor, harabeye dönmüş olan hani."

Onu dinlerken başımı cama döndürdüm.

"Orada küçük bir kulübe var, eski anaokulundaki çocuklar içi-"

Ashton bir anda durduğunda ona döndüm.

"Hey, yanağına ne oldu!"

Anlamamış bir ifadeyle ona baktım.

"Hayır, diğer yanağında."

Başımı çevirdiğimde yanağımda birşey hissettim.

"Canımı yakıyorsun."

Dediklerim üzerine elini çekti. Ona baktığımda üzgündü.

"Yanağın morarmış."

Göz devirdim.

"Yemekhanedeki herkes meyve suyu kutularını bana attı, bu normal."

Ashton üzgün bir ifadeyle gözüme baktı.

"Her neyse, revire gidelim."

Ayağa kalktığında önüne geçerek onu durdurdum.

"Hayır! Kızlar koridorda demedin mi?"

Sessizce konuştu.

"Dolaptaki Bay Devries'in gözlüğünü ve..."

Güldü.

"Peruğunu tak."

Dolaba ilerledim ve kapağını açtım. Kapağı açmamla beraber atölyenin kapısı açıldı.

"Ashton!"

Tanıdık bir ses duyduğumda dolabımın kapağı kapatıldı.

Şimdi bittim.

Bully || l.h.||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin