Uyandığımda koltukta yatıyordum. Etrafa göz gezdirdiğimde bir kulübede olduğumu anladım.
Karşımdaki koltukta Eric yatıyordu.
"Üzgünüm Beth."
Sesin geldiği tarafa baktım.
"Seni öldürmek zorundayım."
Luke, elindeki silahı bana doğrulttuğunda-
"Hayır!"
Eric bir anda yanıma geldi.
"Ne oldu? İyi misin?"
Derin derin nefes almaya başlamıştım.
"Luke..."
Eric yanıma oturdu ve başımdan tutup kendisine doğru çevirdi.
"Ne?"
Etrafa baktım, hastane odasındaydım.
"Bir anda bayıldığında seni hastaneye getirdik, ne oldu?"
Az önce yaşadığımı sandığım şeyin sadece bir rüya olduğunu anladığımda nefesimi verdim.
"B-ben, kabus..."
Gözlerimi kapadım.
"Serum taktılar, akşama doğru eve gideceğiz. Annenlere birşey söyleme, kafeye gittiğimizi söyledim endişelenmesinler diye."
Başımı salladım.
*
Eve geldiğimizde direkt odama çıktım. Yatağa oturdum ve elimi alnıma koydum.
Eric odama geldi. Yanıma oturdu.
"Ne gördünde seni bu kadar etkiledi?"
Elimi alnımdan çektim.
"Yok birşey."
Ayağa kalktı.
"Birşey yoksa yarın okula gidebiliriz!"
"Hıhı."
Bir anda şaşırdı.
"Okula gidebilecek misin yani?"
"Abartılacak birşey yok! Geçti gitti."
Eric kapıya ilerledi.
"Bana bir iyilik yapmak istiyorsan annene hastalandığını söylede okula gitmeyelim."
"Çık."
Odamdan çıktığında yatağa yattım. O sırada telefonuma bir mesaj geldi.
Umursamayıp yorganı üstüme çektim. Kısa bir süre sonra bir tane daha mesaj geldiğinde merak etsemde yine umursamadım.
Ama bu sefer üçüncü mesaj geldiğinde yataktan çıkıp telefonumu elime aldım.
Acilen okulun turnuva yaptığı futbol sahasının oralarda kafe var, oraya gelmen gerek.
-Luke Hemmings-
-Luke Hemmings
Luke? Ah, evet. Luke'un numarasını bulmak için çok uğraşmıştım.
