1.BÖLÜM"TABLO"

463 32 7
                                    

1

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


1.BÖLÜM"TABLO":

her şey geçmişte kalan bir acı ile başladı.

gözlerimi açtığımda yine aynı yerdeydim. bir ormanda ya da ona yakın bir sahil kenarındaydım. ikisinden bir yerde olurdum genelikle.

fakat bu sefer farklıydı. çünkü hava fırtınalıydı. denizdeki dalgalar gelgit yapıyordu. kıpırdamaya çalıştım fakat kıpırdayamıyordum. neler oluyordu burada.

üstümde beyaz bir gömlek siyah bir pantolon vardı. etrafıma baktığımda kimse yoktu.

"kimse yok mu yardım edin "diye bağırdım fakat hiç bir işe yaramadı bağırmam. sonra denizdeki dalgalar ayaklarımın yanına kadar geldiğinde birden denize doğru çekilmeye başladım.

"biri yardım etsin kimse yok mu "diye bağırdım.yüzme bilmiyordum suya girmek istemiyordum.

fakat sanki düşüncelerim buna inat daha hızlı sürüklendiğinde kendimi denizin içinde bulduğumda çırpınmaya başladım.

"imdat! yardım edin"diye bağırdım fakat etrafta kimse yoktu. sonra birini gördüm görüntü net değildi ama bir erkekti. bana doğru yaklaşırken kurtuldum diye sevinecektim ki beni içine çeken su ile elimi uzatım fakat yüzünü göremediğim adam elimi tutmadı. öylece durup izledi. ben denizin derinlerinde boğuldum kimse görmedi,duymadı,yardım etmedi.

nefes nefese uyandığım bu sabah gördüğüm rüyanın etkisi ile sık sık nefes alıp veriyordum. komodinin üzerindeki bardaktan su içerek nefesimi düzene soktuğumda yataktan kalkarak banyoya geçerek ılık bir duş aldım.

bu kabuslar ailemi kaybettiğim zamanlar daha sıkla yaşanıyordu fakat bir ara hiç görmemeye başlamıştım ta ki dün geceye kadar.

anne ve babam bir yangın kazasında vefat etmişlerdi. vefat etmelerinin üstünden beş yıl geçmişti. ve ben hala onları özlüyordum. anne ve babamın ölümünden sonra tek akrabam halam bana sahip çıkmıştı. eniştem ile halamın çocukları yoktu. çocuk sahibi olamıyorlardı. halam beni çok sevdiği için bu konakta onların yanında kalmamı çok istemişlerdi.

benden beş yıldır onlar ile birlikte yaşıyordum. eniştem faruk kıraslan başarılı şirketi olan bir avukatı.

banyodan çıkarak üstüme siyah bir tişört ve yeşil kargo pantolonumu giydiğimde telefonumu ve resim çantamı alarak odamdan çıktığımda halam ve evin vedarı iftarı halamın yıllardır yanında çalıştığı emine abla avluya kahvaltı hazırlıyorlardı.

merdivenlerden aşağı indiğimde eniştem baş köşe oturmuş gazetesini okuyordu.

"günaydın "dedim sandalyemi çekip oturduğumda eniştem bana bir bakış attı.

"günaydın nasılsın "diye sorduğunda omuz silktim.

"iyiyim sen nasılsın "dediğimde halam karşımadaki sandalyeyi çekip oturdu.

"günaydın paşam "dedi halam gülümsedim."günaydın "dedim.

"dün sergi nasıldı "diye sorduğunda halam "güzeldi ali yine döktürmüştü"dediğimde güldü.

"deli oğlan lokmamı bu "dediğinde omuz silktim. bir yandan kahvaltımızı ederken bir yandan sohbet ederek gülüyorduk. arada eniştem de katılıyordu. kahvaltıdan sonra ünv. geçtiğimde gün boyunca hocanın gösterdiği imgesel gerçeklik üzerinden bir çok resim denemesi yapmıştık.

saat üç gibi ünv. çıkarak bir taksiye binerek konağa gittiğimde bugün kendimi yorgun hissediyordum fakat konağa gitmeden önce uğramam gereken bir yer vardı. bir ara bir çiçekçiden gül buketi alarak yoluma devam ettiğimde taksi mezarlığın önünde durduğunda ücreti ödeyerek taksiden inerek mezarlığa girdiğimde biraz ilerledikten sonra iki tane yan yana mezar taşlarını gördüğümde dudaklarımda hüzünlü bir gülümseme oluştu.

mezar taşının kenarına oturarak gülleri annemin toprağının önüne koydum.

"ben geldim anne baba "dedim kalbimde onları kaybettiğim gün ki gibi acı bir kasılma vardı.

"ben sizi çok özledim anne baba "dedim sesim çok kısık çıkıyordu. yutkunmalarım boğazımda düğümleniyordu.

"sizin yokluğunuz ile nasıl başa çıktım bilmiyorum ama keşke bende sizinle gelebilseydim "dedim gözümden bir damla yaş düştü.

"imkansızlar her zaman acı vericidir "dedi tanıdığım bir erkek sesi. başımı arkaya çevirdiğimde dün sergideki ela gözlü adamı gördüm.

"sizin ne işiniz var burada beni takip mi ediyorsunuz "dedim kaşlarım hafif çatılmıştı. ela gözlerin sahibi tebessüm ederek başını iki yana salladı.

"tesadüf bende ailemi ziyaret etmeye geldim "dediğinde ona inanmayarak baktığımda "mehmet karademir. meryem karademir "dediğinde az ileride siyah iki tane mezar taşı vardı.

kendimi toparlayarak ayağa kalktığımda "tanışmadık ben arslan karademir "dedi elini uzattığında elimi sıcak avuçlarına bırakıp sıktım.

"hazar güz dalkıran "dediğimde "biliyorum "dediğinde anlamayarak ona baktığımda "ah dün siz acele ile çıkınca arkadaşınız ali beye sordum endişelendim bir şey mi oldu diye "dediğinde başımı salladım.

"gayet iyiyim teşekkür ederim size iyi günler "dedim anne ve babamın mezarına bakıp onlar ile vedalaşarak mezarlıktan çıktığımda üstündeki siyah paltosu ile anne ve babamın mezarına bakan az önce tanıştığım arslan karademire son defa bakarak bir taksiye binerek konağın adresini verdim.

konağa girdiğimde merdivenlerden yukarı çıktığımda halam ile karşılaştım."hoş geldin bugün sana bir kargo geldi odana bıraktım "dediğinde başımı sallayarak yanağını öpüp odama girdiğimde duvara yaslanmış paketlenmiş bir tuval vardı.

paketi kenarlarından yırtığımda gördüğümde tablo ile affaladım. bu dün akşam alinin sergisinde beğendiğim tabloydu.

tablonun kenarında bir not kağıdı vardı. not kağıdını yavaşça çekip okudum.

"öyle hüzünlü bakıyordun ki tabloya sanki baktığın tablo değil kendindi"

arslan karademir.

***************************************************************************************

ve bölüm sonu kurgu hakkında ne düşünüyorsunuz kurguyu çok fena şeyler yazacağım ki aklınız duracak daha bu bir şey değil neyse yorum yapıp beni takip etmeyi unutmayın.











BIÇAK SIRTI-BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin