5. BÖLÜM

48 4 0
                                    

SOPHİE
İlk baharın gelişi insanı yeni bir kimliğe bürünmeye iter. Yeni hayatlara, yeni dostluklara hatta yeni aşklara. Hayvanlar için kış uykularından uyanmaya ve yeni bir dönemin başladığını haber verir. Sonbaharda yapraklarını dökmüş olan ağaçlar için ise yeni bir kıyafet giyme zamanının geldiğini söylerler. Yeni Zelanda'nın bol ağaçlarıyla çevrili bahçemde bulunan kiraz ağacıda bu haberi aldığını onaylarcasına çiçek açmaya başlamıştı. Salıncakta sallanan benim için ise Bahar'ın bana sadece acı getirdiğini düşünüyorum.

Okumakta Olduğum Romanı dizlerimin üzerine koyup akmakta olan gözyaşlarımı ipek mendilimle usulca sildim. Sam balayımızdan hemen sonra askerlik için gönüllü olarak başvurmuştu ve çok geçmeden talebi onaylanmıştı. Dün gelen telgraf ile gideceği yer belli olmuştu. Görev yeri Fransaydı. Savaşın en şiddetli geçen yerlerinden biri. Gazetelerde Almanlar'ın oradaki birçok askerimizi katlettiği yazıyordu. Sessizce inledim. Daha yeni sahip Olduğum adamın ellerimden kayıp gitmesine dayanamazdım. Elimde olsa onunla birlikte harpa gitmeye gönüllü olurdum fakat durumum buna el vermiyordu. 2 haftalık hamileydim ve bu haberi daha fazla içimde saklamak daha çok stres yapmama neden oluyordu. Sam'e söylemek için uygun zamanı arıyordum. Askere gideceği için bütün gününü dışarıda eski ahbaplarıyla vedalaşarak geçiriyordu. Ona hak vermiyor değildim. Gençti ve çoğu arkadaşı babaları sayesinde Savaş'a gitmek zorunda değillerdi. Aynı durum Sam içinde geçerliydi fakat o babasının bütün ikazlarına karşı gitmek istediğini açıkça belirtmişti. Annesi haberi aldıktan sonra odasından hiç çıkmamış ve kimseyi odasına kabul etmemişti. Bu durum Sam'ı üzse de sözünün arkasındaydı.

Havanın bozmaya başlamasıyla içeri girdim ve Aşçı Copper'in hazırladı enfes lazanyayı yemeye başladım. Copper içten gülümsemesiyle "Bayan Sophie sırf sizin lazanyayı yiyişinizi izlemek için bütün gün pişirebilirim " dedi.
"Öyleyse Copper başlasan iyi olur." Kocaman bir kahkaha attı ve işinin başına döndü. Bu sevimli ihtiyar Copper kendimi bildim bileli hep gülerdi. Belkide bu yüzdendir ki ne zaman yolda bir italyanla karşılaşsam hemen ısınırım. Aslen İtalyan olan Copper'in hikayesi aslında çok ilginçti. Her zamanki gibi İtalya'daki küçük lokantasında aşkla pişirdiği yemeklerini müşterilere sunmuş ve yatmak için üst kattaki dairesine geçmiş. Rüyasında kendisini büyük bir köşkün bahçesinde misafirlere servis yaparken görmüş. Kadına buranın neresi olduğunu sorduğunda kadın kendisine 'Yeni Zelanda' demiş. Copper şaşırmış çünkü daha önce hiç Yeni Zelanda'ya gitmemiş. Peki burada ne yaptığını sorduğunda "Buradaki insanlara daha önce tatmadıkları leziz yemekleri pişiriyorsun"demiş kadın. Bu rüyanın etkisiyle uyanan Copper ise ertesi sabahki gemiye binerek bir anda kendini Yeni Zelanda da bulmuş. Copper ne zaman bana bu hikayeyi anlatsa ilk kez anlatıyormuş gibi dikkatlice dinlerdim. Bir iç çekerek önümdeki boş tabağa baktım ve bir lazanya daha aldım.

Salondaki kanepede oturmuş Daisy nin değişen ruh haline bakıp gülümsüyordum. Yarım saat önce bana çaya gelen Daisy'e hamile olduğum haberini vermem başta şaşırtmış daha sonra sevindirmişti. Şimdiyse ağlıyordu. Sehpanın üzerinde duran peçete kutusunu kucağına alıp bir peçete daha çekti ve ıslak yanaklarını sildi. Kendini biraz daha toparladıktan sonra ince sesiyle konuşmaya başladı. "Ah Sophie Sam'e söylemelisin bunu bilmeye hakkı var hem belki bebeği ve senin için bir daha düşünür ve Savaş'a gitmez değil mi ? Evet evet kesinlikle fikrini değiştirecektir tabi sen bu haberi söyler söylemez." Başımı iki yana sallayarak aldığım nefesi dışarı seslice üfledim ve kendi içimi yiyip bitiren kelimeleri Daisy'e söylemeye başladım. "Geçenki partide orada olsaydın ona söylemememin nedenini anlardın. Onu görmeliydin Daisy, arkadaşlarına Savaş'a gideceğini söylerken o kadar heyecanlıydı ki. Fransa'nın Savaş'ın en şiddetli yeri olmasının onun için hiçbir şekilde endişelendirmediğini aksine Savaş'ın en çetin geçen yerinde savaşmanın onun için bir onur olduğunu söyledi." Derin bir nefes aldım ve kaşlarımı çatarak "Hayır bu bebeği onun için engel yapmak gibi bir niyetim yok. Kocam cesurca vatanını savunacak ve evine sağsalim dönecek. Döndüğü zaman karşısında ben ve bebeğimiz onu bekliyor olacağız." Bu kararlılığım ve ağzımdan çıkan sözler her ne kadar bana yabancı gelse de sözümün arkasında durmalıydım. Umuda ihtiyacım vardı. Tutunacak bir dala. Aksi takdirde kendimi kaybedebilirdim. Daisy ellerini benimkilerinin üzerine koyup hayranlıkla bana bakarak "İşte benim tanıdığım Sophie."dedi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 02, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KANAYAN KALPLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin