"Gözlerin çok tanıdık geliyor,daha önce tanışmadığımıza emin misin?" demişti kulağıma fısıldarken. Ne diyebilirdim ki düşman olduğun adamın erkek kardeşiyim mi?
Mete'nin mallığının anında ün salması ile güldüm. Bir insan hep mi rezil olurdu?
:Ya bu mal denemede matematiği İyi yapmış Ona mutlu olmuş işte
Arslan: Soner hoca yaramış desene;)
:He valla
Arslan: e sen naptın gülüm sordum da üstte kaldı herhalde
:İyiyim bende Kahvaltı falan yaptım evi topladım Sen naptın
Arslan: ne yapayım bende işte Bizimkilerle oturuyoz Canım sıkıldı valla Seni özledim Buluşalım mı Okuldan çıkınca kafeye gidelim
Heyecanla koltuktan kalkıp salondaki aynadan kendime bakarken bir de saate bakmıştım.
12.30
:Olur
Arslan: tamam o zaman Öpüyorum yanağından Görüşürüz
Dediği şeye utanıp güldüm.
: Görüşürüz
Vakit kaybetmeden hemen banyoya girip Cildime bakım yaptım.
Altıma siyah eşofman üstüme gri kısa kollu giyindikten sonra saçlarıma biraz şekil verdim.
Saat üçü gösterirken evden çıktım.
Attığım her adımda kalbim hızlanırken acaba beni beğenir mi? Diye düşünüyordum.
Hayat, çok garipti. Zamanında beni sinir eden ve "yumruk atan çocuğun arkadaşı." olarak tanımlandırdığım bu adam, artık "beni seven şahıs." Olmuştu.
Düşündüğüm bu şey gülümsememe sebep olurken 'ben ne hissediyorum?' sorusu zihnimde yankılandı.
Sahi ben sana karşı ne hissediyorum Arlsan?
Seni görünce hızlanan kalbim, titreyen ellerim, sıkılaşan nefeslerim çok mu hızlı gelişmişti?
"Eflal!"
Bana seslenen kişiye dönüp baktığımda bunun Arslan olduğunu gördüm. Kocaman gülümseyip yanıma geldi.
"Çok beklettim mi seni?" Diye sordum başını iki yana salladı. "Hadi gel şu masada oturalım." Dedi.
Elimi tutup masaya sürüklemesi yine içimde bir şeylerin kıpraşmasına sebep olmuştu.
Karşılıklı sandalyelere oturduğumuzda kahve sipariş etmiştik.
"Nasıl geçti günün?" Diye sohbeti başlatan taraf oldum.
"Sıkıcıydı, sen yoktun ve benim yapacak hiçbir şeyim de yoktu. " Dediğinde kızardım. "Ha ama bir sıra Mete'nin kıvırtarak şişeler oynamasına çok güldüm o ayrı." Onunla birlikte bende gülerken "Mete'nin oynamasını Soner hocanın görmesini isterdim." Dedim.
Başını salladı. "Bende açıkçası. Ama Soner hoca Meteye değer veriyor. " Dedi. Bu düşüncesi şaşırmama sebep olmuştu.
"Sen nerden anladın?" Diye sordum. "Soner hoca genç bir adam. Bizi en iyi anlayan öğretmen de kendisi. Açıkçası Meteyle her konuştuğunda o yorgun hali gidiyor. Yerine neşeli bir adam geliyor." Dedi.
Düşününce gerçekten de öyleydi. Matematiği tek kötü olan Mete değildi. Çoğu kişinin matematiği kötü olurdu ama Soner hoca Meteye ders vermeye karar vermişti. Onca kişinin arasından.
"Haklısın aslında. Ben hiç düşünmemiştim bunu. " Dedim.
Konu konuyu açtı, kahkahalarımız bazı mutsuz insanları rahatsız etti ama biz gülmeye devam ettik derken saat altıyı buldu.
Her ne kadar istemesem de benimle birlikte eve yürüdü ve yürürken de sohbet etmeye devam ettik.
En sonunda evin önüne geldiğimizde "bugün benim için çok güzel geçti. Benimle buluştuğun için teşekkür ederim Eflal." Dedi.
Ona en içten gülümsemelerimden birini verirken "bende teşekkür ederim Arslan. Evde bunalmıştım. Seninle buluşmak iyi geldi." Dedim.
Arkamı dönüp gideceğim sırada bir pencere açılma sesi duydum. Arslanla bakışlarımız kesişirken camdan çıkan Mete ile gözlerim kocaman açıldı.
"Her şeyi gördüm havva!" Diye ritmik bir şekilde bağıran çocukla Arslan kahkaha atmaya başladı. İçerden Onur olduğunu tahmin ettiğim kişi Mete'yi içeri Arslana baktım.
Gülerken kısılan gözleri, parlayan dişleri o kadar güzeldi ki. En son benim ona gülümseyerek baktığımı görünce gülüşü tebessüme döndü.
" Ne oldu?" Dedi. "Hiçbir şey." Dedikten sonra zili çaldım. Kapı mavi tarafından açılırken el salladım. Aynı şekilde karşılık verirken içeri girdim.