__Her doğaüstü varlığın insanlarla bir arada yaşadığı yirmi birinci yüzyılda kurtlar artık insan türünden gizli bir yaşama sahip değillerdi.
Yıllar kurt adam türündeki her şeyi değiştirdi. Her alfa, kaderindeki eşlerine meydan okumaya ve onları reddedilme acısını çekmeye terk etmeye başladığında, aralarındaki eş bağı yalnızca bir reddedilme platformuna dönüşmüştü.
Reddetme, alfaları pek incitmezdi çünkü buna tahammül edecek kadar güçe sahiptiler ancak zavallı omegalar muazzam acıya dayanamazdı ve bazen bu süreç ölüme bile sonuçlanabilirdi.
Böylece ay tanrıçası, kurtadamları kaderindeki eşlerle kutsamayı yıllar önce durdurdu.
Pek çok şeyi durdurdu...
__
Ayak sesleri büyük binada yankılanırken bazı çalışanlar alfayı eğilerek selamladı ve cevap olarak alfa da çalışanlara başını salladı. Zihni birkaç kez aradığı ama henüz bir cevap alamadığı genci azarlamak için fazlasıyla doluydu.
Kapıyı çarparak açtı, içeri adım attı ve gözleri telefonuna sabitlenmiş gencin çok rahat oturduğunu gördü.
Siyah pantolonuyla uyumlu gri siyah bir takım giymişti. Pürüzsüz cildi ve uzun siyah saçlarının altındaki kahverengi gözleri onu çok iyi gösteriyordu.
Namjoon çenesini sıkarken,
"Ah, bir telefonun olduğunu biliyor musun?" diye söyledi.Jungkook diğerinin sesindeki rahatsızlığı hissederek."Sakin ol Namjoon hyung, Jin hyung çok tatlı, bizi bekleyecek." dedi boş boş. Bunun sebebinin kendisi olduğunun kesinlikle farkındaydı.
"Ah, tabii ki..." Namjoon yüzüne büyük bir burukluk yayılırken konuştu. "Ama eşi olarak doğum gününde en az bir saat onunla birlikte olmak zorundayım."
"Evet." Jungkook boş bir şekilde mırıldandı, tüm konsantrasyonu oynadığı oyuna odaklanmıştı.
Bunu farkeden Namjoon ona doğru yürüdü ve birden telefonunu elinden aldı.
"Hey! Kazanmak üzereydim."
Jungkook bıkkınlıkla sızlandı.
Namjoon işaret parmağını ona yöneltti ve 'sen' kelimesini vurgulayarak ters ters cevap verdi. "Cidden mi? Aptal oyunun için endişeleniyorsun. Eşimin doğum gününde onunla vakit geçiremedim çünkü senin tembel aptal kıçın toplantıya katılmadı ve senin yerine bununla ben uğraşmak zorunda kaldım."
"Evet... Harika bir iş çıkardın hyung."
Jungkook ona kocaman gülümseyerek tezahürat yaptı.
Namjoon gözlerini devirdi "Kes sesini Jeon Jungkook yoksa tembel kıçını burada tekmeleyeceğim."
Telefonunu masanın üzerine koydu ve hala gülümseyen genç olana baktı, "Komik olduğunu düşünüyorsun... Senin yüzünden eşimin doğum günü partisine geç kaldım."
Jungkook oturduğu yerden kalktı ve ellerini siyah pantolonunun ceplerine soktu. "Beni azarlamakla vaktini harcama, oraya kiminle gitmen gerektiğini biliyorsun."
"Bunu yapmayı çok isterdim," Büyük olan iç çekmek için durdu. "Ama Jin seni yanımda getirmemi istedi."
Bu kesinlikle Jungkook'u şaşırttı.
"Gerçekten mi? Bu bir ilk."
Namjoon tekrar iç çekti. "Bak, Jin'in sana açılmamasının sebebinin senin güçlü alfa kokun olduğunu ve ayrıca onun bir omega olduğunu bu yüzden gerçek kan aurasına dayanmasının biraz zor olduğunu zaten söylemiştim. " diyerek kesin bir şekilde konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
trueblood
FanfictionŞeytani entrikacılar yüzünden ayrılan iki eşe, yüzyıllar sonra ay tanrıçası yeniden bir araya gelme şansı verir. Ancak bu yine de zor görünmektedir çünkü eski düşmanları da yeniden doğmuştur ve onlara çok yakındır. "Dünya senin bir canavar olduğunu...