Aynı gece"Dokunduğum anda ellerim yandı. Kalbim o kadar büyük bir acı ve yanma hissetti ki..."
Cadı elini kaldırarak sözünü kesince kendini açıklamayı bıraktı Wonho.
"Çok acı vermiş olmalı."
Wonho başını salladı. "Evet."
Wonho ve Jackson ateşin önünde oturuyorlardı. Cadıların yaşadığı karanlık bir ormandaki büyük bir mağaradaydılar. Ay mağaradan açıkça görünüyordu.
Cadı yüzündeki gülümsemeyi sildi ardından gözlerini kapattı ve dudaklarıyla birkaç büyü okudu.
"Ona her dokunmaya çalıştığında acı hissedeceksin." dedi sert bir sesle.
Wonho kaşlarını çattı. "Neden?"
"Tek gerçek kan alfanın ebedi eşi olduğu için." diye mırıldandı cadı keyifle.
Wonho iyice kaşlarını çattı.
"Gerçek kan?"
Cadı kapalı gözlerini açtı ve başını sallayıp alfaya baktı.
Wonho hemen, "Gerçek kan artık yok." diyerek cadıya karşı çıktı.
"Ay tanrıçasının artık gerçek kan alfalarını kutsamadığını mı düşünüyorsun?"
"Hayır kutsadı. Fakat son gerçek kan öldü... Ay tanrıçası son gerçek kandan sonra kurt adamları kutsamayı bıraktı." dedi Jackson.
Cadı onun bu sözlerine alayla güldü.
"Son gerçek kanın öldüğünü mü düşünüyorsun?"
Cadı devam etti.
"Tam gücüne ulaştığında onu kim yok edebilir? Yoluna çıkan her kurt adamı öldürdü. Tüm kurt adam ırkını yok etmenin eşiğindeydi. Peki onu kim öldürebilir, hiç düşündün mü?" dedi alaycı bir şekilde.
Wonho'nun şaşkın ifadesi ortaya çıktı; "Yani ölmedi mi? Yaşıyor mu?" diye sordu soğuk ve sert bir sesle.
Cadı basitçe, "Hayır." dedi.
Wonho gözlerini devirdi. Eğer yardımına ihtiyacı olmasaydı bu cadıyı saniyeler içinde öldürürdü.
"Konuş."
"O doğal bir ölümle ölmedi. Ay tanrıçası önceki gerçek kan doğal olarak öldüğünde bir sonraki gerçek kanı kutsayacaktı." dedi ellerini kucağına koyarak.
"Peki nasıl öldü?"
Cadı bu sözlere güldü.
"Ruhu ay tanrıçasının gücü tarafından zorla alındı ve kaderine meydan okuduğu için ruhu yeniden kutsandı."
Wonho ona şaşkınlıkla baktı. "Ne?"
"Yeniden doğdu ve kendi hayatını yaşaması için kutsandı. Bu hikayeyi bitirmek için kutsandı. Tekrar eşiyle birlikte olabilmesi için kutsandı. Kendi hikayesini tamamlamak için yeniden doğdu." dedi cadı yüksek sesle.
Wonho cadıya şaşkınlıkla baktı.
"Yeniden mi doğdu?"
Jackson ve Wonho için her şey açıklanamayacak kadar inanılmazdı. Jackson'un aklı karışıyordu ama hiçbir şey sormaya cesaret edemiyordu.
"Lee'nin hikayesini yeniden yaşamak bir lütuf ve sen de onun hikayesinin bir parçasısın. Yüzyıllar önce yok ettiğin bir hikaye. Onun aşkını, kaderindeki eşini... Şimdiki Taehyung'u öldürerek, gerçek kanı etkisiz hale getirdin." dedi cadı.
Wonho cadının ona "Lee." demesine alışmıştı, bunun bir önemi yoktu ama bahsettiği şey onu aşıyordu. "Ne demek istiyorsun?"
"Omega Taehyung'u istediğin kadar Prens Taehyung'u da istedin."
Wonho öne atılıp cadının saçlarıdan tutarak kafasını geriye yatırdı, çenesini yukarı kaldıran cadı, "Ölümüne güzel bir omega neden oldu." deyip beklenti içinde saçlarını tutan mafya patrona baktı.
"Geçmiş yaşamınızı hatırlamanıza yardımcı olacağım." dedi ve elini kaldırdı. İki eli de ateşle aydınlandı. Hemen sonrasında alfanın geçmiş yaşamına dair bazı anlık görüntüler ortaya çıktı.
Wonho her şeyi dikkatle seyretti. Zihni geçmiş yaşamında olup biten her şeyi hatırlamaya başlamıştı.
Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldığında tüm anılar tek tek aklına geldi.
Gözleri altın rengine döndü. "Şimdi nerede?" diye sordu gıcırdayan dişlerinin arasından.
"Onu kendin bulmalısın." dedi cadı.
Wonho, "Onu nasıl bulabilirim?" diye sordu, gözleri hâlâ altın rengindeydi.
Cadı ayağa kalktı ve şöyle dedi.
"Kader bu çifti bir şekilde yeniden buluşturacak."Wonho kaşlarını çattı. "Yani şimdi Taehyung'u bilmediğini mi söylüyorsun?"
"Evet, geçmişini bilmiyor."
"Bunu nereden biliyorsun?"
Cadı gülümseyerek, "Geçmiş yaşamını bilseydi şimdiye kadar seni çoktan öldürmüş olurdu." dedi.
"Bu sefer asla olmayacak, Taehyung'u kendime ait yapacağım ve onu ise yeniden doğmaktan duyduğu korku ve acıyı hissedene kadar öldüreceğim. "dedi yumruklarını sıkarak Wonho.
Cadı Jackson'ın tuttuğu silahı işaret ederek, "Onunla mı öldüreceksin?" dedi, duraksadı. "O seni sesiyle bile öldürebilir."
Wonho ayağa kalkıp kıyafetlerini düzeltirken sırıttı. "Tabii ki yapabilir ama senin de söylediğin gibi geçmişini bilmiyor. O öğrenmeden onu öldüreceğim."
"Taehyung benim. En son onların birlikte olmasına izin vermediğimde hayatıma mal oldu. Bu sefer o ölecek ve onun gözleri önünde Taehyung'u benim yapacağım." dedi Wonho kararlı bir şekilde.
Cadı Wonho'nun etrafında dolandı. "Bunun için önce ona dokunabilmelisin."
"Eşi olduğu için mi ona dokunamıyorum?" Wonho başını kaldırıp cadıya baktı. "Yani eşini öldürebilirsem ona dokunabilirim..?"
Cadı alfanın kötülüğüne güldü. "Evet yapabilirsin. Gerçek kanı öldüremezsin fakat ona dokunabilirsin."
Wonho buna şaşırdı. "Nasıl?"
Cadı gülümseyip mağaradan görünen dolunaya baktı.
“Kızıl ay.” durdu ve düz bir bakışla Wonho'ya baktı.
"Kızıl ay beş gün içinde ortaya çıkacak. Taehyung geçmişin anılarını ancak kızıl ay görünene kadar hatırlayabilir. Kızıl ay sona erdiğinde, eşlerinin bağı kopacak ve gerçek kanın korunması vücudundan tamamen çıkmış olacak."
Wonho bunu duyunca rahatladı.
Cadı alayla gülerken, "Eşlerin bağı sonsuza kadar koptuğunda ona dokunabilirsin." diye devam etti konuşmaya.
"Sanki gerçek kan doğal ölümden yeniden doğmuş gibi." diye mırıldandı Wonho.
Jackson önündeki mide bulandırıcı durumu görünce yutkundu.
Kalbinin bir yerinde onlar için üzülüyordu.
©jetblackxsoul
ŞİMDİ OKUDUĞUN
trueblood
FanfictionŞeytani entrikacılar yüzünden ayrılan iki eşe, yüzyıllar sonra ay tanrıçası yeniden bir araya gelme şansı verir. Ancak bu yine de zor görünmektedir çünkü eski düşmanları da yeniden doğmuştur ve onlara çok yakındır. "Dünya senin bir canavar olduğunu...