Jin pastanın üzerindeki mumları üflerken herkes hep bir ağızdan şarkılar söyledi, alkışlar salonda neşeyle yankılandı. Herkesin mutlu bir şekilde eğlendiği küçük bir parti sayılırdı. Diğerleri kendi karmaşasında dağılmışken Bay Kim, mahalledeki arkadaşlarıyla meşguldü. Taehyung neredeyse mutluluktan yere yığılmışken Namjoon ve Jin tatlı romantik zamanlarını yaşıyorlardı. Uzun bir aradan sonra küçük ailesiyle birlikte olmak gerçekten ruhunu neşelendirdmişti omeganın. Jimin'le birlikte üniversite hayatlarının nostaljik anıları hakkında sohbet ediyordu.
Jungkook ise yanında Yoongi ile koltukta otururken gözlerini telefonuna kilitlemişti.
"Bir şey söyleyecek misin, söylemeyecek misin?" Yoongi sinirli bir şekilde iç çekti. Yaklaşık bir saattir tek kelime etmeden oturuyorlardı. Yoongi, Jimin'i kontrol etmekle oldukça meşgulken Jungkook hâla o isimsiz beyaz gömlekliyi nasıl bulacağını düşünüyordu.
"Meşgul olduğunu sanıyordum." Jungkook alayla güldü.
Yoongi hayal kırıklığına uğramış gibi mırıldandı. "Evet, ama sanırım beni ona bakarken yakaladı. Birden gülmeye başladı."
"İkisi de bir saat boyunca gülüyorlar. O sarışın betaya bu kadar ilgi duyuyorsan git ve konuş onunla." dedi Jungkook boş bir şekilde.
Yoongi ceketini düzeltirken, "Bu gerçekten kötü bir fikir." diye mırıldandı. Daha sonra sarı saçlının en iyi arkadaşına baktı ve "Taehyung'un normal bir omega olduğunu düşünmüyorum." dedi birden.
Omega'nın adını duymak Yoongi'ye tüm dikkatini vererek bakan Jungkook'un içini ürpertmişti. "Anlamadım? Kim?"
"Taehyung, Jin hyung'un kardeşi. Onun kokusunu fark etmedin mi? Çok güçlü ve bağımlılık yapıyor." Yoongi şüpheyle Taehyung'a bakarak konuştu.
Jungkook merakla sordu.
"Safkan olduğunu mu söylüyorsun?"Yoongi bacak bacak üstüne attı ve başını koltuğa yasladı. "Emin değilim ama safkan omegaların o kadar güzel ve çekici olduğunu duydum ki kokuları, tekdüzelik içinde veya dolunayda olmasalar bile her alfayı çılgına çevirebilirmiş."
Jungkook, Jimin'le şirince kıkırdayan Taehyung'a baktı. Taehyung'un normal omegalar arasında pek yaygın olmayan yoğun kokusunu kesinlikle merak ediyordu, belki de gerçekten safkandı, belki de bu yüzden neredeyse kurdunun delirdiğini hissediyordu.
Yoongi devam etti. "Ayrıca Bay Kim ve eşi, her ikisi de omegaydı. Yani onun safkan olma ihtimali yüksek."
Jungkook telefonunu cebine koyarken, "İkisi de omega olsa bile, onları kutsayan Ay tanrıçası değil mi?" diye sordu.
"Bilmiyorum, belki de yapmıştır."
"Benim gibi mi?" Jungkook alçak, umut dolu bir sesle sordu.
"Sen farklısın Jungkook, sen var olan tek gerçek kansın ama diğer safkanlar öyle değil. Biliyorsun birden fazla safkan olabilir." Yoongi umursamazca söyledi.
Jungkook'un yüzü düştü, "Evet, farklı." diye kendisiyle alay edercesine mırıldandı.
Yoongi, onun ruh halindeki değişikliği hemen hissetti. Jungkook'un herkesin ona farklı davranmasını kızdığını biliyordu. Daha çok ona bir canavar muamelesi yapmak onu öfkelendiriyordu. Namjoon ve Yoongi dışında hiç arkadaşı olmamıştı. Herkes korkudan ondan uzaklaşmıştı çünkü o gerçek bir kan; sadece yıkım getiren bir canavardı.
Yoongi genç olanın moralini düzeltmek için gelişigüzel konuştu. "Bence ben ve Taehyung çok iyi arkadaş olacağız."
Jungkook şaşkınlıkla alay etti. "Jimin'i onun aracılığıyla mı tanımaya çalışıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
trueblood
FanfictionŞeytani entrikacılar yüzünden ayrılan iki eşe, yüzyıllar sonra ay tanrıçası yeniden bir araya gelme şansı verir. Ancak bu yine de zor görünmektedir çünkü eski düşmanları da yeniden doğmuştur ve onlara çok yakındır. "Dünya senin bir canavar olduğunu...