Sık nefes sesleri, küçük sızlanışlar, aralanan kapıdan süzülen ince esinti...
Öpüşmelerini bozmak istemediği için boşta kalan eliyle kapıyı açmayı başardı Jungkook. Taehyung'un sıcak ağzını dolduruyordu dili. Fazlasıyla ıslak, soluksuz ve kesintisiz bir öpüşmeydi. Taehyung'un yumuşak dudaklarının, kendi dudaklarındaki baskısı, tıpkı ayın üzerinde gibi hissettiriyordu. Omegasının tadı -tatlı ve ekşi meyvelerin mayhoş tadı gibi- çok güzeldi.
Jungkook kapıyı sol ayağıyla iterek kapattı, yüksek gürültü Taehyung'un irkilmesine ve kısılmış gözleriyle alfaya ağır ağır bakmasına neden oldu. Jungkook yeniden onu kapalı kapıya itip çenesine ıslak bir öpücük kondurduğunda şaşkınlıktan hafif bir nefes verdi. Omeganın gözleri eski haline döndü, dudaklarını tuhaf bir heyecanla ısırdı.
Taehyung'un, alfanın teninde sarhoş olmuş gibi, "Jungkook." diye mırıldanıp başını kaldırdığı sırada alfanın gözleri uyarılmanın yol açtığı kırmızılıkla parlıyordu.
Taehyung, alfanın boşta kalan eliyle bu defa kapıyı kilitlediğini gördü. Anahtarın sesini duyduğunda düzensiz bir nefes aldı. Masmavi gözleriyle, parmaklarını kıvırıp ince belini sıkan çatık kaşlı alfaya bakıyordu.
"Seni kollarıma almayı ne kadar istediğimi bilemezsin." Alfanın derinden fısıldayan sesi omegayı ürpertti.
Taehyung beklemeden parmaklarını alfanın pürüzsüz dalgalı saçlarına doladı. "Ne kadar? Göster bana." dedi.
Jungkook gülümsedi ve hemen eğildi, ellerini Taehyung'un kalçalarının altından geçirdikten sonra onu hızla kaldırdı. Omega onun bu ani hareketi karşısında dudaklarını araladı. Fakat hemen ayak uydurmuş bacaklarını Jungkook'a dolarken sırıtmıştı. Gözleri, loş ışık ve siyah eşyalarla dolu geniş odada gezindi. Öyle çok dalmıştı ki sırtını bir yere çarptığı an büyük alçak yatağa taşındığını fark etti.
Jungkook'un gözlerinin içine baktı, sürekli gidip gelen koyu kahverengimsi kürelerinde titreşen kırmızıdan büyülenmişti. Elleri onun ensesine gitti ve dudaklarını öpmek için onu aşağı çekti. Sıcak vücutlarını birbirlerine bastırdı, Jungkook'un dudaklarına doğru inlemesiyle Taehyung istemsizce titredi.
Taehyung hayatında hiç bu kadar uçuk duygular hissetmemişti. Onu sonuna kadar memnun edeceğini bildiği bu adam, onda yoğun bir sevişme isteği uyandırıyordu. Bu yakınlığa ve isteğe şaşırmak için vakit bulamadı. Omegası çoktan güçlü alfayı baştan çıkarmak için güçlü şehvetli kokular salmaya başlamıştı. Duygular derindi, Taehyung henüz farketmese de içindeki omega, yeniden bir araya gelmenin verdiği en derin coşkuyla, büyük bir neşe içinde uluyordu.
Jungkook geri çekildi, burnunu omeganın kokusunu almak için boynuna sürttü. Aklında bir şehvet bulutu oluşturan baştan çıkarıcı yoğun kokuyu içinde doldurdu. Köpek dişleri belirginleşip çenesini sıktığında omegasını işaretlemek için içinde derin bir istek oluştu."Sanırım delireceğim."
Jungkook, Taehyung'un bacaklarını ovuştururken omeganın iç bacağına kadar olan ıslaklığı onları zorluyordu. "Jungkook, benim eşimsin."
Alfanın gözleri hemen kurt renginde parladı, ağzını açtı ve köpek dişleri aşağı kaydı. Keskin dişleri omegasının boynunun yumuşak etinde gezinirken Taehyung sarhoş edici bir zevkle yüksek sesle inledi.
Taehyung, alfaya teslim olarak ve işaretlenmek için yalvararak boynunu uzattı. Jungkook, kurdunun kontrolü ele geçirmesini durdururken yüksek sesle inleyerek çarşafı sertçe sıktı. Fakat hemen toparlanıp hızlı bir şekilde geri çekildi, Taehyung'un hafif terli tenini izlerken gözlerindeki baskın olan kırmızılığını söndürdü. Taehyung alfanın onu işaretlemek istememesine alındı. Jungkook'un köpek dişlerini boynuna geçirip işaretini bırakarak onun omegası olma isteğini bastırmak zorunda kaldı. Ama bu henüz erkendi. Şu anda ikisinde de arzularını uyandıranın kurtları olduğunu biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
trueblood
FanfictionŞeytani entrikacılar yüzünden ayrılan iki eşe, yüzyıllar sonra ay tanrıçası yeniden bir araya gelme şansı verir. Ancak bu yine de zor görünmektedir çünkü eski düşmanları da yeniden doğmuştur ve onlara çok yakındır. "Dünya senin bir canavar olduğunu...