❌6❌

24 3 0
                                    

Bunu bana sorma. Çünkü bende bilmiyorum.

Minho'nun 3 gündür aklında dönüp duran bu cümle... Bu cümle çok ucu açık bir cümleydi. Çok şey anlayabilirdiniz. Ya da aslında çok kapalıydı, hiçbir şey anlayamazdınız...

Minho her an Jisung'la konuşmak için fırsat kolluyordu. Ama Jisung onu gördüğü an o ortamdan yok oluyordu. 'Onun karşısına çıkamam.' diyordu kendisine. O an düşünmeden söyledikleri ona olan sevgisinin itirafı değil miydi? Zaten saçma bir durum vardı ortada, şimdi her şey daha flu olmuştu.

Minho bu sefer kafasına koymuştu. Jisung'la konuşacaktı. Kendisi voleybol takım kaptanıydı. Bugün maçları vardı. Maçtan sonra Jisung gitmeden onu yakalayacak ve her şeye netlik kazandıracaktı.

(Jisung'un ağzından)

Seungmin ve Chan'in yoğun ısrarla sonucu gittiğim maçın başlamasını bekliyordum şuan. Tribünler yavaş yavaş dolmaya başlamıştı, herkes tezahürat yapıyordu.

Düdük sesi duyuldu ve maç başladı. Bu sırada Minho'nun gözleriyle tribünlerde birini aradığını gördüm. 'Beni arıyor.' diye düşünsemde saçmalamamam gerektiğini kendime hatırlattım.

Minho çok iyi oynuyordu. Zaten bu yüzden kaptan değil miydi? Başarılı bir oyuncuydu. Maç bittiğinde yüzünde  gurur gülümsemesi vardı. Maç süresince gözlerimiz birkaç kez buluşmuştu. Bana her baktığın gözlerindeki merakı gördüm. Sanki bir şeyleri bilmek istiyor gibi bakıyordu.

Herkes fotoğraf çekilmek için dizildiğinde yanına bir kızın koşarak gittiğini gördüm. Minho bakışlarını kıza çevirdiğinde yüzü düştü. Kız onun yanına gidip sarıldı. Acaba bana bahsettiği kız bu muydu?

Kız onun yanağına uzun bir öpücük kondurğunda daha fazla bakmak istemedim ve yerimden kalkıp salondan çıkmak için kapıya yöneldim. Minho'nun bakışları üzerimdeydi farketmiştim.

"Jisung dur!"

Minho'nun arkamdan bağırmasına aldırmadan koşmaya başladım. Koridorda yankılan ayak seslerime bir başkasının ki karıştığında o olduğunu anladım. Birkaç saniye sonra kolumda bir el hissettim. Beni kendine çevirdiğinde dolu olan gözlerini gördüm.

"Gitme!" dedi sessiz bir şekilde.

"Benden ne istiyorsun?"

"Beni seviyor musun Jisung?"

Bunu sorduğunda iki cevabım olduğunu ve bunların sonuçları olacağını düşündüm. Sevmiyorum desem üzülür müydü? Seviyorum desem sevinir miydi?

"Sana, bunu sormaman gerektiğini söylemiştim!"

"Bu bir cevap değil. Benden günlerdir kaçıyorsun, yeter!"

Derin bir nefes aldım. Gözlerim buğulanmıştı. Karşısında ağlamamak için direniyordum. Cevabını merak ettiğim soruyu ona yönelttim.

"Peki sen Minho, sen beni seviyor musun?"

Tereddütsüz bir şekilde,

"Evet." dedi.

İnanmayan bakışlarımı yüzünde gezdirdim.

"Sana inanmıyorum. Beni yalanına ortak etmek için böyle söylüyorsun!"

"Hayır Jisung. Seni gerçekten seviyorum. O kadar insan varken sence neden sana geldim?"

Kafam karışmıştı.

"O zaman anlattıkların... Yalan mıydı?"

"Hayır, seni sevdiğim kadar gerçek."

.
.
.

Minho niye bu kadar güzel?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Minho niye bu kadar güzel?

Little Cute (❌) Story | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin