6

854 82 54
                                    

Balkonda yaşananlar ikilinin arasının garip bir hal almasını sağlamıştı.

Jake bu durum karşısında nasıl tepki vermesi gerektiğini düşünüyordu. Aynı zamanda da yemek yemeye çalışıyordu. Sunghoon'un yanına oturmuş, ondan güç alırken aklının karşılıklığı genç adamı bir hayli zorluyordu.
Tek tesellisi diğer üyelerin bu dalgın halini fark etmemesiydi.

Herkes o kadar yorgundu ki masada konuşulan tek konu albümün çıkışına bir haftadan az bir süre kalmasıydı. Kimse bireysel konuları açmıyordu. İş ve daha da fazla iş üzerine olan mevzular dönüp duruyordu ortamda.

Jake de bundan faydalanarak tabaktaki et ile oynuyor, arada bir yiyordu. Bazen ne yaptığını kendi bile fark etmiyordu.

Heeseung ile balkonda kurdukları ufak çaplı temas çok hoşuna gitmişti. Öyle ki tüm duyguları birbirine girivermişti. Sevinç, korku ve az da olsa pişmanlık harmanlanmış ve onu nasıl olduysa depresif bir hale sokmuştu. Ama o Sim Jaeyun'du. Genel ruh hali güçlü olduğundan kötü duyguların etkisi altına kolay kolay girmezdi. Bu yüzden kendini çabuk toparladı. Şimdi yapacağı ise Heeseung'u beklemekti. Nasıl tepki vereceğini izlemekti.

Heeseung hiçbir şey olmamış gibi yemeğini yedi ve diğerleri ile yeni albüm üzerine sohbet etti. Yarınki dans pratiğini konuştu, her zamankinden daha normal gözüktü.

Jake bilmese de bu Heeseung'un başına bir şey geldiğinde hiçbir şey yokmuş gibi davranma taktiğiydi. Olan olayı yok sayarak yaşamına devam ediyordu.

Bir sorun vardı ama. Heeseung daha önce hiç böyle bir şey yaşamamıştı. Kimse onu sadece ufak bir dokunuşuyla böylesine etkilememişti. Bu da tüm devrelerini yakıp küle çeviriyor, mantığını kullanmasını büyük ölçüde engelliyordu.

Yemek bittikten sonra odasına çekilmesi de bu yüzdendi. Yatağın içine girip beyaz ve su yeşilinin donattığı odanın kendi tarafındaki gece lambasını açtı.

Jake'in parmağı elini okşarken hissettikleri aklına geldiğinde yatağın içine gömüldü. Mantıklı düşünmesi gerekiyordu. Jake'i sevmiyordu. Onu istemiyordu. Yeni üyelere açık değildi. Ama neden... Neden onu her gülümserken gördüğünde sanki gruplarının eksik yanını doldurmuş gibi hissediyordu?

Bir boşluk vardı Enhypen'da. En başından beri. Tüm sorumluluğu bunca zaman Heeseung yüklenmişti ve bu boşluğu kabullenmek istemese bile fark etmişti. Onlara bir ağabey gibi yaklaşmış ve Enhypen'ı bir arada tutmuştu. Boşluğu böylece giderebileceğini düşünmüştü. Yanında birine ihtiyaç duyduğunu anlamamıştı hiç.

Jake geldiğinde ise durum değişmişti. Heeseung grubu kontrol altında tutmanın artık daha kolay olduğunu fark ediyordu. Jake'in sıcak tavırları ve insanlara sözünü geçirebilmesi sayesinde onun yükü azalmış oluyordu.

"Bu doğru değil." dedi sessizce. "Sana ihtiyacımız yok." diye mırıldandı.

Jake'in üyeleri çalmasından korkuyordu. Kendisi bir işe yaramayan sadece bir üye olmaktan korkuyordu. Buna rağmen onu gördüğünde parıltısına kapılmaktan kendini alıkoyamıyordu. Her gün kendine Jake'i bu grupta istemediğini hatırlatsa da onun hakkında kötü bir yorum okuduğunda yorumu yapan kişiyi şikayet etmekten de geri duramıyordu.

Jake'e karşı duyguları karmaşık bir haldeydi. Hem ondan uzak durmak hem de biraz daha kendisine dokunmasına izin vermek istiyordu.

Kapı çalındığında duygu karmaşasından çıktı ve yavaşça kapıyı çalan kişiye gelmesini söyledi. Kim olduğunu biliyor gibiydi.

Niki kapıyı açıp içeri girdi. Ardından kapıyı kapattı. Yatağa hızla atladığında Heeseung'dan bağırtı yemişti ama umursamamıştı bile. Hemen kasları belirginleşmeye başlamış kollarını hyunguna doladı.

POLAROID LOVE [HEEJAKE]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin