26 FİNAL

661 57 36
                                    

Niki, sarhoş Sunghoon'u bir şekilde eve taşıdıktan sonra onu odaya bıraktı ve banyoya girdi. Soluklanması gerekiyordu. Az önce yaşadıkları kesinlikle hayal ettiği şeyler değildi. Açıkçası ne Sunoo'nun dediklerinin işe yaramasını ne de Sunghoon'un ondan hoşlanmasını beklemişti. Her şey hala hayalmiş gibi geliyordu.

Niki grup çıkış yaptığından beri bir maknae olarak maknaeliğini yapıp hyunglarını rahatsız etmeyi asla bırakmamıştı. Her daim el üzerinde tutulmuş, altın çocuk olarak lanse edilmişti. Herkesin gözdesi bir ergen olsa da aslında öyle olgun bir çocuktu ki gördüğü her ihtiyacı olana yardıma koşmaktan asla çekinmezdi.

Etrafındakiler onu çocuk olarak gördüğünden Niki'nin dertleri fark edilmiyordu. Her zaman neşeli ve insanlarla uğraşan tavrı içinde yaşadıklarını çok iyi saklıyordu. Belki de bu yüzden bir stalkerı olduğu fark edilmemişti.

Gözlerini kapattı ve soluklandı. Sunghoon'u buraya getirirken çok uğraşmıştı. Sarhoş adamın ağzı hiç durmamıştı. Devamlı bir şeyler anlatmış, bazen şarkı söylemiş, bazen ise ilan-ı aşk etmişti. Niki aklına bunlar geldikçe güldü. Beline sarılan kollarla gözlerini açtı ve aynadaki yansımadan başını omzuna koyan Sunghoon'u izledi.

Sunghoon, Niki'nin ince belini sıkıca sarmıştı. Başını da omzuna iyice yerleştirmişti. Hala oldukça sarhoş olmasına rağmen Niki'ye karşı duyduğu özlem duygusu onu oğlanın yanına getirmişti.

"Hyung, uyuman gerek." dedi Niki. Sunghoon'un bayık bakan gözleri hoşuna gitmişti.

"Uyuyalım." dedi Sunghoon. Daha sonra da aptalca sırıttı. Gerçekten kafası yerinde değildi. Yoksa hiç böyle şeyler söyleyecek biri olmadığını o da Niki de çok iyi biliyorlardı.

Niki, Sunghoon'un yine uyuyacağını tahmin ederek onu odaya sürükledi ve üzerini çıkarmasına yardım etti. Sunghoon'u yatağa yatırdıktan sonra kendi kıyafetlerini çıkardı. Bulduğu ilk kıyafetleri giymişti. Mickey Mouse'lu pijamalara bakıp sırıttı. Üyeler bu pijama takımıyla çok dalga geçmişlerdi. Yine de bu takım Niki'nin favorisiydi.

Ertesi sabah yedi kişi birlikte takılma kararı aldılar. Uzun bir süre sonra birlikte bir şeyler yapacaklardı. Jake erkenden uyananlardan biri olduğu için Jay ile birlikte kahvaltı hazırladı. Dün gece Heeseung'un ona verdiği kolye boynundaydı ve bu Jay'in dikkatini çekmişti.

"Güzel kolye." dedi Jay sırıtarak.

Jake teşekkür ederek dünkü olanları ona anlatmaya başladı. Jay'e bir şeyler anlatırken kendini rahat hissediyordu. Jay de aynı şekilde dün Jungwon'la ne yaptıklarını ona anlattı.

Güzel bir kahvaltıdan sonra Avustralya turuna çıktılar. Jake onları lunaparka götürdü.

"Gondola binelim." dedi Sunghoon. Niki'yi çekti. Hepsi birlikte gondola gittiler.

"En uca binemeyecek var mı aramızda?" diyip alayla güldü Sunghoon. Jay de ona katılıp sırıttığında Sunoo ve Jake bakışmışlardı. İkisi de gondola binmekten korkuyorlardı. Sunoo, Jake'in bakışlarındaki anlamı anladığı an oğlanın koluna girdi. Birbirlerine destek verdiler.

"Hyung, seni de göreceğiz." diyerek göz kırptı Niki. Sonuna kadar en yakın arkadaşlarını koruyacaktı.

Sunghoon gülümsedi. "Sen şöyle bir gel benimle." Niki'yi kolundan tutup en arkaya kendiyle birlikte oturttu. Jay ve Heeseung da onların yanına geçtiğinde Jungwon, Sunoo ve Jake ne yapacaklarını bilememişlerdi.

"Uca binmek istemiyorum." dedi Jungwon. Diğerleri onları beklerken başka insanlar da biniyordu.

"Ben de." dedi Sunoo. Sonra sinsice sırıttı. "Hadi onları burada bırakıp başka birine binelim."

POLAROID LOVE [HEEJAKE]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin