1- Uslu çocuk

585 49 35
                                    

(Bu ficin sarkısı gibi😭)

Beomgyu,,

"Baba ne demek şövalye tutmak ya! Korunacak yaşta mıyım ben?" Böyle karşı çıksam bile nedenini herkesden daha iyi biliyordum. Sadece yük olmak istemiyordum. Ailem benim her şeyim. Üzülüp benim hakkımda kafa yormalarını istemiyordum.

"Oğlum, yakışıklım, güzelim, her şeyim. Senin için yapıyorum bunu. Seni kendimden çok seviyorum, biliyorsun." Hafif dolmuş gözlerimi koluma sildim. "Biliyorum baba.. biliyorum." Karşı çıksam bile fayda etmezdi artık. Babam bir şeyi aklına koyduğunda yapardı, kimse de karşı çıkamazdı.

"Sadece biraz dinlen. Olur mu, hm?" Daha fazla babamın kalbini kırmak istemediğim için başımı sallayıp odama çekildim. Oldukça bunaltıcı ruh halimle kapımı kapattım. Yatağıma oturup camdan dışarıyı seyrettim bir süre. Yarısı kapalı camın yarısı siyah perdeyle örtülürken odayı loş bir hava kaplıyordu.

Küçük komidinin üstünde en sevdiğim ve bayıldığım yerleri tekrar tekrar açıp okuduğum kitaplarım, yeni topladığım farklı tonlarda renk barındıran çiçekler ve kız kardeşlerimi yaptığı çizim vardı. Yatağımın örtüsü griye çalan bir krem rengiydi ve odada bu tonlar baskındı. Kendimce süslediğim duvarlar; topladığım kuş tüyleri ve tablolarla doluydu. Dolabıma asılı iplerde renkli renkli özel taşlar favorilerimdi, enerji veriyordu bana. Aynalı masamın üstünde, sıkça kullandığım tarak, toka, çeşitli kokular gibi şeyler duruyordu. Aynanın üstünden çiçeklerle yaptığım taçlar sarkıyordu. Ah, umarım bir gün o taçların gerçeğini kafama geçirebilirdim.

İç çektim ve başımı dizlerimin arasına gömdüm dakikalarca. İçim kararıyordu bu evde. Hiç birşey yapasım gelmiyor sadece bunalıyordum. Keşke değişseydim, keşke normal birisi olsaydım.

Kapının tıklatılmasıyla başımı yavaşça dizlerimin arasından kaldırıp kapıya çevirdim. "Gir." Sesim o kadar umutsuzdu ki sanarsınız kraliyet çökmüş. Gerçi ben yakında onu da yaparım. Orası ayrı konu. "Güzel oğlum nasılmış bakalım~" Biricik annem gelmişti. Ne zaman üzgün hissetsem her zaman anlardı ve yanıma gelirdi benim. İçimi dökebiliyordum ona karşı. Anlıyordu beni. Seviyordum dünya güzeli annemi.

"İyi değilim anne.. gerçekten. Hiç bir şekilde iyi olamıyorum." Annem yavaşca yatağımın kenarına otururken güzel bakışlarını ayırmadı benden. "Neyin var tatlım?" Saçımı okşamasıyla iyice yanaştım koynuna. "Zorlanıyorum anne. Hem de çok zorlanıyorum. Herkes benden nefret ediyor." Beni koynuna bastırmasıyla küçüklüğüme dönmüş gibi hissettim. Zor ama güzel günlerim olmuştu. Annem ise her anımda yanımda olmuştu. Ona sonsuz teşekkür borçluydum.

"Anne.. anneciğim. Neden nefret konusu benim? İyi birisi değil miyim? Kibar değil miyim? Neyim eksik?.." Tuttuğum göz yaşlarımın akmasına izin verdim. Annemin göğsü yavaşça ıslaırken içli içli ağlıyordum. Oyuncağı çalınmış bir çocuk gibi.

"Şşşt! Olur mu hiç öyle şey. Sen baban gibi cömert, kibar, yardımsever bir beyefendisin." Kafamı kaldırıp akmaya devam eden gözlerimle anneme baktım. "Öylemiyim gerçekten? Taç törenim bile benim yüzümden ertelendi."

Elleriyle sildi akan yaşlarımı. Kafasını anlıma yasladı, gülümsedi, sıcacıktı. "Senin suçun değildi Beomgyu. Bir kaç hafta sonra daha görkemli bir tören olacak. Balo da olacak. İnan bana, en iyisi seninki olacak. Canım benim." Sıkıca anneme sarıldım ve uzunca bir süre öylece bekledim.

Gerçekten dediği gibi olacak mıydı? Güzel bir törenle bu taca layık olabilecek miydim Kafamdaki sesleri susturmaya çalışırken bu boğucu havayı bozmaya çalıştım.

"Şövalye ne zaman geliyor anne?" Annesinin bakışları adeta 'sorun bumu?' Dermiş gibiydi. "Geceye doğru burda olabileceğini söyledi. Kafanı takma sen ona, eminim iyi bir arkadaş olacaktır sana. Ayrıcaa baloda dans etmek için en güzel kızı seçeceğim senin için." Sahte bir şekilde gülümsedim annemin suratına. İlişkiler ve kızlar ilgimi çekmiyordu. Erkekleri ve arkadaşlıkları tercih ederdim.

Baş belası / YeongyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin