3- Höst lan

299 35 49
                                    


Beomgyu,,

Doktor Yeonjun'a bakarken odada onları izliyordum. İlk günden böyleyse kovulması uzun sürmez diye düşündüm.

Salak.

Bir süre sonra doktor elindeki ilaçla bana doğru geldi. "Bir kaç gün bu ilacı içsin. Sabah koşuları yapması iyi gelecektir. Uyanması çok sürmez efendim, izninizle." Doktor saygıyla eğilip odada bizi baş başa bırakmıştı. Yeonjun'a yaklaşıp bir süre yüzüne baktım. "Aptal." Odadan sessizce çıkıp kendi odama yöneldim.

Akşama doğru Yeonjun'u kontrol etmek için odasına döndüm. Hâlâ uyuyordu ayı. Benimde uykum gelmişti. Alnındaki bezi alıp ateşini ölçtüm. Düzelmiş gibiydi. Kafasına yeni bir bez koyduktan sonra bir sandalye alıp yatağın yanına çektim ve oturdum. "Ulan sen ne biçim şövalyesin be. sen mi beni koruyorsun ben mi seni belli değil tırıs çıktın he" bir süre yüzüne baktıktan sonra yarım kalan kitabımı okumaya başladım.

Yaklaşık yarım saat ardından Beomgyu, Yeonjun'un başucunda uyuya kalmıştı. Yeonjun gözlerini yavaşça aralarken yanında saçları koluna değen bedeni fark etmesi uzun sürmedi. Onun için endişelenmesi hoşuna gitmişti.

Açık camdan içeri esen hafif rüzgar ve çiteleyen yağmurla esen saçları oldukça hoş göründü Yeonjun'a. Eliyle saçlarını kulaklarının arkasına doğru attı. Saçlarından yayılan hoş kokuyu sevmişti. Yavaşça ona doğru döndü. Gerçekten şuan hiç gücü yoktu. Dinlemesi gerektiğini düşünerek o da kendini yeniden derin uykunun kollarına bıraktı.

...

Gözlerimi açtığımda dibimde uyuyan Yeonjun görmeyi beklemiyordum açıkcası. Of, belim. Fena tutulmuş. Kaç saat böyle uyumuştuk ya. Valla fıtık oldum. Doğrulup dışarı baktığımda gün doğmaya dakikalar sayıyordu. Yavaşça kalkamaya çalışırken belim buna engel olmuştu. "Hay, sikeyim." Arkamda kıkırdayan bedeni yumruklamamak için kendimi zor tutuyordum. "Komik bir şey mi ulan?" Eliyle ağzını kapatmıştı. "Hayır sadece, gece boyu sikilmiş gibisi-" elimdeki kitabı kafasına geçirmemle sesini kesmişti.

Yavaşça kalkıp etrafa baktım, yapacak bir şey ararken aklıma doktorun tavsiyesi gelmişti. "Sabah koşusu yapalım mı?" Yeonjun şaşırmış gibiydi. "Sen, ben, birlikte aktivite yapmak? Sarhoş musun, tedaviye mi ihtiyacın var?" Kendini komik sanıyordu galiba. "Boş yapmada kalk hazırlan. 2 dakikan var." Dedikten sonra kapıya yöneldim ve hızlıca çıktım. Arkamdan "Ulan." Demesini duymuştum.

Buda ne çok ulan diyor.

Ben ulan kelimesi olsam şuan intihar etmiştim.

Odama geçtikten sona belimi esnettim biraz.
Of tutulmuştu çok kötü, koşu iyi gelirdi umarım. Daha da felç bırakmazdı inşallah.
Kitabı kitaplığa bıraktıktan sonra banyoya girip işlerimi hallettim. Giyinme odama girdikten sonra rahat koşabileceğim şeyler giydim üstüme. Odadan çıkmadan önce şöyle bi aynaya baktım. Koşarken sorun olmasın diye saçımı alttan toplayıp bağladım.

"Maşallah tüh. Çok güzelim ya" diyip odadan çıktım.

Odası -malesef- hemen yanımda olan çakma şövalyenin kapısının önüne gittim ve bodoslama daldım.

Ne?

Birde kapıyı mı çalayım.

Odada gözümü gezdirdim ama yoktu. Sanırım banyoda yada kıyafet odasındaydı.
Odada gözümü gezdirirken bir yandan da koltuğa doğru yürüyordum. Kendimi koltuğa attım. Sabah sporundan sonra yakın dövüş dersim vardı, yorucu bir gün olacağı belliydi. Dalmışken banyonun kapısı açıldı ve bir eli belindeki siyah havluyu tutan diğer eliylede saçını küçük havluyla kurutan birisi çıktı.

Baş belası / YeongyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin