Gerçekler

18 4 2
                                    

Nefes Boysan tarafından

Merdivenleri indikçe farklı bir evrene geçiş yapmaya başladığımızı düşündüm. Zor bir ihtimaldi ancak imkansız değildi. Uzun bir süre merdivenleri indikten sonra bir anlık kafamı yukarıya kaldırdım ve onu gördüm, Alaz'ı. Benim ardımdan ilk o inmişti. Çok romantik şeyler düşünebilecekken ayaklarımın yere temas etmesiyle anlık dengemi sağlayamadım ve düşecek gibi oldum.

Alaz'ın ardından diğerlerinin inmesini beklerken feneri etrafa tuttum, hiçbir şey görünmüyordu. Diğerleri de yanımıza vardığında gözlerimi üstlerinde gezdirdim. Ayaz hala utanmadan Kumsal'a bakıyordu. En içten şekilde o burnuna bir yumruk geçirmek istesem de Kumsal'ın da ona baktığını gördüm. Görüşeceğiz hanımefendi. 

Hep birlikte etrafa göz gezdirmeye başladık, önümüzde ucu gözükmeyen karanlık bir koridor vardı.  Birbirimize baktık, burada plan yapamazdık çünkü her an hey şey olabilirdi. 

''Gitmekten başka şansımız yok gibi görünüyor.'' Diyerek sessizliği bozan Bulut oldu.

''Yok.'' Diyen Eylül, tanımadığımız şu çocuk için baya endişeli görünüyordu. En öndeki yerimden Eylül'ün yanına geçtim.

''O çocuk, senin neyin oluyor?'' Fısıldadığımda gözleri bana döndü, karanlıkta olsa yanaklarındaki kızarmayı görebiliyordum.

''Çocukluğumdan beri birlikte olduğum birisi. Aynı zamanda 4 senedir bir ilişkimiz var.'' 

''Sen kaçıncı sınıfsın ki?'' 

''Ben 12. sınıfım.'' Eylül'ün bizden büyük olduğu ortadaydı hatta tanışırken söylemiştir bile. Ancak benim o sohbeti ne kadar dikkatli dinlediğim tartışılır.  

Eylül'ün yanından ayrılıp ön taraflara eski yerime geçtim, Bulut'a verdiğim feneri aldım ve yürümeye devam ettik. Koridor bitene kadar hiçbir şey ile karşılaşmadık. 

Koridorun sonuna ulaştığımızda gereğinden fazla büyük bir kapıyla karşılaştık. Hem de epey büyük bir kapı.

''Bu ne amına koyayım ya!'' Diyerek aklımızdan geçenleri sesli söyleyen Alaz oldu. Hak verircesine sıkıntılı bir nefes verdim. 

''Gelirken bir yerleri es geçmiş olma ihtimalimiz var mı?'' Diye soran Eylül oldukça endişeli görünüyordu. Alaz'ın yanına yaklaştım ve o güzel elalarını gözlerime dikti.

''Yukarıdaki diğer odada başka kapı açabilecek bir şey yok muydu?''  Sorumla beraber elleri sırtındaki çantasına gitti. Çantayı açtı ve incelemeye başladı.

''Kapı neyle açılıyor?'' Diye bir soru attı ortaya. Gözlerimi kapıya yönelttim ve o sırada Azra'dan cevap geldi.

''Kart gibi bir şey istiyor sanırım.'' Azra'nın cevabıyla Alaz'ın gözlerinde ufak bir ışıltı belirdi ya da ben öyle sandım. Çantasından bir kart çıkardı ve kapıya yaklaştı. Elindeki kartı büyük kapının minik kart okuyucusuna okuttu. Okutmasıyla beraber kapının yanında yeşil ışıklar yanmaya başladı. İnanılmaz kuvvetli bir sesle kapı açılmaya başladı. Ses o kadar yüksekti ki ellerimi kulaklarıma götürmek zorunda kaldım.

Kapının tamamen açılmasıyla içeriye 11 koca cüsseli adamın dalması bir oldu. Gafil avlandığımız için hiçbir savunma yapamamıştım. Hepimizin arkasına bir kişi geçti. Ancak o an arkamdaki adamın enseme vurduğu sert cisim ile gözlerim karardı ve bilincim beni terk etti.

2 saat sonra.

Gözlerimi araladığımda inanılmaz bir baş ağrısı hissediyordum. Sonra en son yaşananlar aklıma geldi ve olduğum yerden ayağa kalkmak için çırpındım. Ancak çabam boşunaydı, ellerim ve ayaklarım sıkıca bağlanmıştı. Gözlerimi etrafta gezdirdim ve odada diğerlerinin de aynı şekilde olduğunu gördüm. Ağızımda da bir bez olduğu için konuşamıyordum. Rana, Toprak, Azra, Kumsal ve Aybüke henüz uyanmamışlardı.

TAKIM YILDIZLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin