Diş Hekimi adayıysanız hayat çok zor. Sizi yerden yere vuran fakat her şeye rağmen vazgeçemediğiniz, hele seviyorsanız tadından yiyemeyeceğiniz bir bölüm. Okuması bile zorken staj işleri biraz canınızı çıkartsa da olsun. Üstesinden gelebilirsiniz.Ben Almira. 4.sınıfı devirdim ve yazın fokur fokur turist kaynayan bir klinikte staj yapıyorum. Daha doğrusu gözlem yapıyorum.
''Almira!'' diye odasının kapısından seslenen profesöre döndüm.
''Buyrun hocam?''
''Çabuk gel.'' diyerek odasına girdi.
Hızlı adımlarla odasına vardım. ''Buyrun?'' diye tekrarladım.
''Birazdan futbolcu olduğunu bildiğim fakat hangi takımla alakası olduğunu bilmediğim birinin randevusu var. Aletleri hazırla.'' dediğinde içimde bir kıpırtı oluştu. Buraya ne zaman tanınmış bir kişi gelse ister istemez heyecanlanıyordum. Tatil yerinde olduğumuz için de sık geliyorlardı. Bir gün Henry Cavil de gelecekti, inanıyordum.
İşleri halletikten 5 dakika sonra kapı çaldı. ''Hastanız geldi, hocam.'' diyerek geri çıktı. Ardından içeriye...
NICOLO ZANIOLO!
Fanatik bir Galatasaraylı olmak böyle durumlarda sizi zora sokabiliyordu. Gerçi hayranı olduğunuz herhangi bir kişinin çalıştığınız kliniğe gelmesi sizi tabiki zor bir duruma sokacaktı. İçinizden geçen 'Acaba fotoğraf çekilmeyi teklif etsem mi? Ama bu çok amatörce olmaz mı? Hocam suratıma tükürür mü? Heyecandan saçmalayıp rezil olur muyum?' gibi bin bir türlü sorunun aklınızda dolanıp durması da bunun cabasıydı. Fakat önünde sonunda 'Tamam hiçbir şey yapma, sadece sakince gözlemini yap ve hocana yardım et. Profesyonel davran.' diye düşünecek ve kendimi sakinleştirecektim. O yüzden hiçbir şey düşünmeden sadece işime odaklanarak kendime eziyet etmeyecektim.
''Hoşgeldiniz, Bay Zaniolo. Nasılsınız?'' diye profesör İngilizce hitap ederek elini uzattı.
''Hoşbuldum, iyiyim teşekkür ederim. Ya siz?'' dedi Nicolo ve profesörün uzattığı eli sıktı.
''Teşekkür ederim. Ben Aysel ve bu da öğrencim Almira. Buyrun direkt geçelim isterseniz.''
Profesör beni tanıtınca Nicolo'nun gözleri bana çevrildi. Gülümsedim. Tamam, sakin ol kızım.
Bir kaç saniye baktıktan sonra başıyla selam verdi. Eyvallah abim,baştacısın.
''Evet, Bay Zaniolo şikayetiniz nedir?'' diyerek eldivenlerini giydi profesör. Ben de yanlarına giderek eldivenlerimi giyip maskemi taktım ve aletleri uzatmak için elimde hazır beklettim. Profesör eldivenlerini ve maskesini takınca uzattım.
''Arka dişlerim birkaç gündür ağrıyor.'' dedi Nicolo.
''Ağzınızı açın.''
Profesör muayene ederken ben de biraz eğilerek gözlemlemeye başladım. O sırada Nicolo'nun bakışlarını yüzümde hissetmiştim. Bunu farketmek beni biraz germişti..
Biraz mı?
''Üst 2. büyükazılarınızda çürük var.'' diyerek geriye çekildi profesör. ''Almira geç sen de bak.'' diyerek yerini bana bıraktı. Profesörün elinden aleti aldıktan sonra 2. büyükazılarını inceledim. Bakışlarının yüzümde olduğunu hissedince bu sefer bakışlarım gözlerine kaydı. Vücudumdan salınan bu adrenalinle Edward Cullen misali seyir halinde olan bir arabayı durdurabilirdim sanırım.
Bakışlarımı kaçırarak geri çekildim. ''Evet, hocam.'' dedim ve eldivenlerimi ve maskemi çıkartarak çöpe attım. Nicolo da oturduğu yerde doğruldu.
''Almira programımıza uygun bir randevu verecek size. Dişinize dolgu yapmamız gerekiyor.'' dedi profesör.
''Tamam, teşekkür ederim.'' diyerek ayaklandı.
''Buyrun, Bay Zaniolo.'' diyerek önden ilerledim.
''Hoşçakalın, Bay Zaniolo.'' dedi profesör, masasına otururken.
Stajyerlerin odasına girdim. Arkamdan Nicolo'nun adımlarını hissedebiliyordum. Masaya oturduğumda ''Buyrun, oturun.'' diyerek bilgisayardan profesörün randevu listesini açtım. ''Ne kadar süre buradasınız?''
''Yaklaşık bir ay kalacağım, küçük hanım.''
Şaşırarak yüzüne baktım. Sırıttı.
''Pekala...'' dedim ve programa göz attım. ''Çok yoğunuz ancak haftaya arada bi boşlukta sizi alabilirim. Aynı gün, aynı saatte.''
''Tamamdır o halde.'' dedi. Randevu saatini bi kağıda yazarak verdim.
''İyi günler. Sağlıcakla kalın.'' dedim gülümseyerek. İçim kıpır kıpır olmuştu.
Ayağa kalktı. Arkasını dönecekken durdu.
''Bu akşam bir programın var mı?''
DESTUR BİSMİLLAH. ALLAHIM GERÇEK Mİ BU? DEĞİLSE UYANDIR ALLAHIM.
''Y-yok sanırım.'' dedim. Kekelememe engel olamamıştım.
''Tamam, Instagramdan mesaj atarsın. Bulurum ben seni.'' dedi ve yaka kartıma baktı.
Göz kırparak odadan ayrıldı.
●
Uzun zaman sonra buraya dönmek ne kadar güzel bi his, burayı çok özlemişim :)