"Artık anlatacak mısın? Geceden beri ağzını bıçak açmıyor, endişeleniyorum artık!"
Klinikte stajyer odasına girerken Mavi'nin yol boyu beni darlaması üzerine masaya oturdum ve yüzüne baktım.
"Beni tek gecelik bi kadın olarak gördü, demem yeterli olur sanırım."
Şaşkın bir şekilde gözlerini pörtletti. "Şaka mı yapıyorsun?"
"Aynen, şaka yapıyorum. Ondan ağlayarak geldim eve." dedim ve gözlerimi devirip bilgisayarı açtım. Profesörün randevu listesine bakmam gerekiyordu.
"Almira, özür dilerim. Seni git diye ben zorlamıştım." dedi üzgün çıkan sesiyle.
"Saçmalama istersen, Mavi. Bi gecede unuttum gitti. Sıkıntı yok. Büyütülecek bir şey de yok. Adam da kendi çapında haklı, geldiği yerde böyle şeyler çok normal. Gerçi buralarda da normal de kendisi ben gibi somurtkan birine denk geldi." dedim ortamı yumuşatmayı umarak.
Güldü. "Delisin kızım sen, valla."
"Tabi ki." dedim gülerek. "Yalnız haftaya randevusu var Aysel Hocaya. Ona sen bakabilir misin?" dediğimde başıyla onayladı.
"Profesörü nasıl ikna edeceğiz?"
"Halledilir o, düşünürüm ben." dedim. "Hadi ben kaçtım. Aysel beni bekler."
●
1 hafta sonra
"Gelmesine 1 saat var. Ben o ara midemin kötü olduğunu, lavaboya gideceğimi söyleyeceğim." dedim Mavi'ye. "Sen de hocanın yanına gidebileceğini söylersin."
"Tamam, bebeğim." dedi.
"Şimdi başka bir hasta var, gitmem gerekiyor. 1 saat sonra mesaj atarım."
Profesörün yanına gittim. Hastaya uygulayacakları tedaviyi anlatıyordu. O sırada gerekli malzemeleri hazırladım.
"Anesteziyi uygula, Almira." dedi profesör. Hasta yattığında dikkatli bir şekilde anesteziyi uyguladım. Ardından hocamın geçmesi için yer verdim. O sırada kapı çaldı.
"Hocam, hastanız Nicolo Zaniolo geldi." Profesör kaşlarını çattı.
"Erken gelmedi mi? Arada iki hastamız daha var."
"Ben de öyle söyledim ancak bekleyebileceğini söyledi. "
"Pekala, beklesin öyleyse. Yapacak bir şeyim yok."
Göt tutuşması kavramını tam anlamıyla yaşamaya başlamıştım. Neden erken gelmişti bu adam?
Derin bir nefes aldım. Bu hastadan sonra odadan çıktığımda beni görecekti. Odaya bir daha dönmemem gerekiyordu yoksa diğer iki hastanın tedavisinde girip sadece onun tedavisinde girmediğimde bunu bilerek yaptığımı anlardı. Mecbur midemin şuan kötüleşmesi gerekiyordu.
Önümüzdeki hastanın tedavisinin sonuna yaklaşınca sesimin biraz kötü çıkmasını önemseyerek konuştum.
"Hocam, midem biraz kötü oldu gibi. Yediğim yemek dokundu sanırım. Lavaboya gitsem sıkıntı olur mu?"
Hastanın ağzından bakışlarını ayırmadan "Tabiki, gidebilirsin. Kötü bir şeyin yoktur umarım." dedi.
"Umarım, hocam. Teşekkür ederim."
Maskemi ve eldivenimi çıkartıp çöpe attıktan sonra odadan çıktım. Tam o saniyede bakışlarımız buluşmuştu. Beni görünce ayaklanır gibi olmuştu fakat önüme dönerek hızlı bir şekilde tuvalete girdim.
Adrenalinden kalp atışlarım hızlanmıştı. Ne adrenalin ama, sanki aslandan kaçıyordum! Hemen telefonu elime alıp Mavi'yi aradım. Fakat meşgule attı, şuan işi olmalıydı.
"Yapacak bir şey yok. Mavi olmasa da kendini asiste edecek başka birini bulur herhalde." diye mırıldandım.
Yaklaşan adım seslerini duyunca hemen tuvaletin birine girip kapıyı kilitledim. Profesör veya profesörün bana bakması için gönderdiği biri geliyor olabilirdi. Kusuyormuş gibi davranmam gerekiyordu.
Kapının açılıp kapanma sesini duydum. Ardından kilitlendiğini.
"Almira?"
Tanıdık bir ses olmamakla birlikte adımı tam telaffuz edememesinden bunun Nicolo olduğunu anlamam uzun sürmedi.
Ses çıkarmadım. Gerçi yaptığım saçmalıktı, beni tuvalete girerken görmüştü. Bir Albus Dumbledore değilsem buradan cisimlenmem pek de mümkün gözükmüyordu. - veya Severus Snape.
"Burada olduğunu biliyorum, lütfen çıkar mısın?"
Sıkıntıyla bir nefes verip kendimi kilitlediğim tuvaletten çıktım. Kollarını birbirine kavuşturmuş bana bakıyordu.
"Seninle konuşabilmek için erken geldim fakat benden kaçacağını tahmin etmemiştim." dedi ve sırıttı. 1 hafta öncesinde bu sırıtışı bana karizmatik gelebilirdi lakin şuan hiçbir şey ifade etmiyordu. Soğumuştum bir kere.
"Senden kaçtığımı nerden çıkardın? Midem kötüydü." dedim ve ben de kollarımı birbirine kavuşturdum.
"Geldiğimi haber verdikleri sırada mı miden bulanmaya başladı, küçük hanım?"
"Bu seni hiç alakadar etmez." dedim Türkçe bir şekilde. Ne dediğimi anlamadığı için tek kaşını kaldırarak bakmaya başladı. "Bu seni ilgilendirmez." diye İngilizce'ye çevirdim.
"Şu durumda olduğuma inanamıyorum." dedi. Daha çok kendi kendine konuşmuş gibiydi.
"Burası kızlar tuvaleti, farkında mısın? İlkokulda olsaydık bütün okul seninle dalga geçerdi." dedim.
"İlkokulda mıyız, Almira?" dedi. "Seninle konuşmaya geldim, diyorum. Merak etmiyor musun?"
"Seninle ilgili şeyleri merak etmeyi bırakalı bi hafta oldu, Nicolo Zaniolo. Kusura bakma, ben İcardi ve Kerem'den devam. İzninle, çıkacağım." dedim kapıya yürüyerek. Kapının önünde olduğu için bir nevi üstüne yürümüş oldum. Fakat çekilmedi ve yüzünde bir sırıtış belirdi. Ardından hızlı bir hareketle beni kapıyla kendi arasında aldı fakat aramızda biraz mesafe bıraktı. Aferin, öğreniyorsun aslan parçası.
"Ne yapıyosun?!" dedim sinirle. "Uzak dur benden. Ayrıca liseli misin ne bu ergen ergen tavırlar? Beni sıkıştırmalar falan? Fazla Türk dizisi mi izledin naptın? Böyle şeylerle etkileneceğimi falan mı düşünüyorsun?"
Sinirle gözlerini kapatıp açtı. Kendini sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Biraz susmaya ne dersin? Çok konuşuyorsun!" ardından biraz geri çekildi. "Yarım saattir söyleyeceğim şeyi söyleyemedim."
"Noldu bana aşık mı oldun?" deyince ters ters baktı. "Hadi söyle de çıkayım bir an önce."
"Geçenki bahsettiğin sessiz sakin kafeye gidiyoruz bu akşam ve orada rahatça konuşuyoruz. İtiraz yok, konumunu da at evinden ben alacağım."
"Evimden alıp evine mi götüreceksin?" dedim sinirle. Hangi hakla bana bu teklifte bulunabiliyordu.
"Almira!" dedi, bu sefer ciddiydi. "Özür dilerim. Lütfen bu teklifimi geri çevirme. Geçenki gibi bir salaklık yapmayacağım, söz veriyorum." dedi. Sesi yumuşamıştı, daha çok incitmemeye çalışarak soruyor gibiydi.
Bakışlarımı yere çevirdim. Bi kaç dakika düşündükten sonra "Peki." dedim. Gülümsedi ve tuvaletten çıkmam için kapıyı gösterdi.
Umarım pişman olmazdım.