Tesisin önünde içeriye adımımı atmadan önce biraz bekledim. Nicolo ile her ne kadar karşılaşmak istemesem de bir yanım görmek istiyordu. Fakat takımımı çok sevdiğim için de bu antrenmanı izlemek benim hayalimdi. Hiçbir şeyin moralimi bozmasına izin vermeyeceğime kendimi inandırdıktan sonra tesise adımımı attım.
"Antrenmanı tribünlere oturarak izleyebilirsiniz." diyerek yanıma geldi bir görevli. Teşekkür ettikten sonra tribüne oturdum ve izlemeye başladım. Nicolo'yu görünce bi an heyecanlanmıştım. Gözüm Kerem'i arayınca beni gördüğünü ve bana doğru yürüdüğünü gördüm. Gülümsedim.
"Hoşgeldin!" dedi ve yanıma oturdu. Uzattığı elini sıktım.
"Hoşbuldum. Davet ettiğin için teşekkür ederim. Şuan ne kadar mutlu olduğumu anlatamam."
"Allah Allah, hiç mutlu görünmüyorsun halbuki. Sevgilinle kavga edip gelmiş gibisin." dedi gülerek.
"Yok." dedim gülerek. "Zaniolo'ya takılmış gözüm de. Roma'dan beri biliyorum kendisini, sevdiğim bir oyuncudur." dedim. İcardi diyecektim fakat İcardi sahanın diğer ucundaydı ve Kerem oraya doğru bakmadığımı farketmiş olmalıydı. Mecburen ufak yalanlı bir doğru söylemek zorunda kalmıştım.
"Tanıştıralım o zaman sizi." dedi. "Nicolo!" diye seslendiği sırada kolunu tuttum hızlıca.
"Yok yok! Gerek yok. Teşekkür ederim." dedim. Buraya gelmesini istemiyordum.
"Çok geç buraya doğru geliyor artık." dedi gülümseyerek.
Nicolo sert ve biraz da sinirli bakışlarıyla yanımıza geldiğinde yüzüme dahi bakmamıştı.
"Bir sorun mu var Kerem?"
"Bu, Almira. Dünkü kliniğin sahibinin kızı ve diş hekimi. Seninle tanışmak istedi." dediğinde Nicolo bakışlarını bana çevirdi.
"Aslında sadece sevdiğim bi oyuncu olduğunuzu söylemiştim. Kerem çağırarak size zahmet verdi, kusura bakmayın lütfen." dedim sahte bir gülümsemeyle.
"Sorun değil, Almira." dedi o da sahte bir gülümsemeyle. "Tanıştığımıza sevindim. İzninle." diyerek yanımızdan ayrıldı.
"Keşke çağırmasaydın." diye mırıldandım.
"İyi olmadı mı?" diye sordu.
"İyi oldu da, bi molada falan ben giderdim yanına. Ayıp oldu."
"Ne ayıp olacak canım sen de!" dedi. O sırada yanımıza Barış gelmişti.
"Hoşgeldin." dedi.
"Hoşbuldum." dedim gülümseyerek. "Siz antrenmana devam edin, benim yüzümden burda durmayın. Ben bi saat izler giderken haber veririm size."
"Tamam öyleyse, arada mola verir geliriz." dedi Kerem ve gittiler.
İster istemez Nicolo'yu izlemeye başladım. Kendimi ona bu kadar kaptırdığıma inanamıyordum. Herhangi birinden fazla hoşlanmayacağıma dair kendime söz vermiştim fakat sözümde duramamıştım. Eski sevgilimle yaşadığım trajediden sonra birinden hoşlanabilmek ise beni bir hayli şaşırtmıştı. Duygusuz olacağımı düşünüyordum lakin öyle olmamıştı. Ben kendimi Nicolo'ya baya kaptırmıştım. Üstelik bunu kaybedene kadar farketmemiştim bile.
Nicolo bana doğru bakınca göz göze geldik. Bu sefer bakışlarımı kaçırmadım, gözlerine bakmaya devam ettim. O ise bir süre baktıktan sonra geri antrenmanına döndü.
Haklıydı kendi çapında. Ona inanmamıştım. Ona inanmak yerine barmenin olayı anlatması üzerine bana doğruyu söylediğine kanaat getirmiştim. Ben olsam ben de kırılırdım. Fakat daha fazla özür dileyerek kendimi küçük düşürmeye niyetim yoktu. Belli ki benimle daha fazla muhatap olmak istemiyordu, o yüzden zorlamanın manası yoktu.