Yürüyordum. Evet, onun odasına doğru yürüyordum. Arkamda yakışıklı, kaslı ve benden uzun olan korumamla lüks odasına doğru yürüyordum. Onunla odalarımız aynı katta olsa bile her kat aşırı büyüktü fakat bu kat daha büyüktü. Odayı bulmam on beş dakikamı almıştı.
Sonunda odanın önüne gelmiştim. Kapının önünde iki koruma vardı ve ikiside benim iki katım kadardı. Patronumun galiba dağ ayısı koruma hobisi vardı. Korumaların hepsi kocamandı.
Korumalar üstümde ki kartı görür görmez saygıyla eğildiler. Lütfen, ben normal bir asistanım. Bana yüceymişim gibi davranmayın.
Normal bir asistan...
"Bayan Kim," Dedi sağdaki dağ ayısı koruma ve yavaşça kapıyı çaldı. Ben kapıya yaklaştığımda kapının ardından o mükemmel ses geldi.
"Gel."
İşte onun cilveli ve kalın kadınsı sesi. Onun sesini ilk defa gerçekten duyuyordum. O sesiyle bile insanı baştan çıkarabiliyordu.
Kapı aynı benim kapım gibi yavaşça açıldı, ardından o kocaman ofisi gözüktü. Korumama döndüğümde o başını salladı ve yavaşça içeri adımlamaya başladım. Topuklu ayakkabılarımın çıkardığı sesle içeri girdiğimde odası sandığımdan daha da büyüktü. Bir apartman dairesi büyüklüğü kadardı. Gözlerim yavaşça odayı süzerken, onun muhteşem ve gösterişli masasında durdu. Odası siyah ve gri renklerini taşıyordu. Aynı kendisi gibi, o da odası gibi uyum sağlamıştı.
Masası da büyüktü. O simsiyah koltuğunda oturmuş bilgisayarı ile oyalanırken, ben ise masasını incelemeye başladım. Değişik beyaz desenleri vardı masanın, anlamadığım ama aşırı güzel duran desenler... Sonra kafamı kaldırdım, güzel kadına bakmaya başladım. Saçları omzunu geçerken dalgalı ve açık bırakmış, Siyah gömleği ve gömleğiyle uyum sağlamış parıldayan ceketi ile oldukça seksi duruyordu. Pantolonunu oturduğu için görememiştim fakat onun da mükemmel olduğunu anlamıştım.
Kafasını bilgisayarından kaldırıp bana döndürdüğünde, açık kahverengi gözleri sıradan gözlerimle buluştuğunda öyle ürpermiştim ki, sanki şuan bir suç işlemişim gibi hissettirmişti gözleri.
O gözler gözlerimden ayrılıp yavaşça bedenimi süzdü, ardından koltuğu gösterdi. "Yeni asistanım olmalısın, otursana."
Gösterdiği gri koltuğa oturdum. Koltuk yumuşak ve rahattı. Az önce ki halimden daha iyi hissediyordum. Biraz alışmam lazımdı.
"Sakin olmalısın," Rana'nın yapay sesi kulaklarımı doldururken yavaşça kafamı eğdim. "Bayan Kim böyle tipleri sevmez."
Odadan dışarı çıktığımda Rana'nın bana yardımcı olması için kumandasını ve kulaklığını almıştım. Şuan onu duymam için sol kulağıma kulaklığımı takmıştım fakat saçlarımdan dolayı gözükmüyordu. Zaten Bayan Kim'in tersine geliyordu.
"Çok fazla uzatmayacağım," Dedi ve oturduğu yerden bana eğildi. Ona bakmaya başladığımda yakından dahada çekici olduğunu fark ettim. Bu kadın inanılmaz güzeldi. "Jimin sana her şeyi anlatmıştır. Sadece bir kaç cümleyle yetineceğimi düşünüyorum." Başımı salladım.
"Her nereye gidersem gideyim benimle geleceksin. Yanımdan ayrılmayacaksın ve eğerki ayrılmak durumuna düşersende buna izin vermeyeceğim. Bugünden itibaren evin değişecek. Yeni bir hayata gözlerini açmaya çalışsan iyi olur. Her şeyini baştan sona değiştireceğim. Bütün her şeyim senin üzerine olacak ve bana bir şey olursa her şeyimle sen ilgileneceksin." Sandığımdan da zormuş. Acaba şimdiden bıraksam mı?
Ne düşünüyorum ben? Bu şirket için beş yılımı verdim!
"Kabul ediyorum." Dedim ama o beni aldırmayarak devam etti. "Bir ilişkin olabilir fakat ofisten olamaz. Özel hayatınla şimdilik karışmayacağım. Zaman geçtikçe birbirimizi tanıdıkça bakarım." Tekrardan başımı salladım. Çekmeceden bir kağıt çıkardı ve kalemliğinden altın bir kalem alarak kağıtla bana uzattı. "Bunları onaylıyorsan bu sözleşmeye de imza atman lazım. Ve sözleşmeyi okumayı unutma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Walk To My Assistant / JenSoo
Fanfiction"Benim asistanım," biraz daha yaklaştı bana, belimden tutarak kendine çekti ve dudaklarını saçlarıma bastırdı. "Benim olana kimse dokunamaz. Sen benimsin, asistanım." Onun tek istisnası olmak, bir hayal gibi görünüyordu. /Sima