3. BÖLÜM- MÜCEVHER'İM.

429 32 22
                                    

Şiddetli bir baş ağrısıyla gözlerimi kırpıştırdım. Olanları, zamanı ve nerede olduğumu hiç hatırlamıyordum. En son aldığım o yoğun parfüm kokusu Jisoo'nun kucağında olduğumu kanıtlasa da neden beni kucağına aldığını sorguluyordum. Aklımda hatırlayacağım bir şey yoktu.

"Uyanıyor," duyduğum bu tanıdık sesle artık beynim yerine gelmişti. Başta zorlansamda yavaşça gözlerimi araladım ve etrafıma bakmaya başladım. Bedenim yumuşak bir şeyin üstündeydi ve bu galiba koltuktu. Gözlerimin önünde sadece gri ve siyah tonlarında olan bir duvar vardı. Yavaşça gözlerimi o duvardan ayırdım, etrafta gezdirmeye başladım. Yanımda gördüğüm Jimin ile arkasında ki Jisoo'yu fark ettiğimde gözlerim aniden sonuna kadar açıldı. Onu burada görmeyi beklemiyordum.

"Ne oldu bana?" Kalkmaya yeltendiğimde Jimin nazikçe beni durdurdu. Kendimi zorladığım için tekrardan yerime yatmıştım zaten. "Şuan kalkamazsın." Dedi Jimin uyarıcı bir sesle. "Neler olduğunu hatırlıyor musun? Birazını bile hatırlıyorsan lütfen söyle." Aklımı zorladım. Ufak bir kırıntı bile bulmaya çalıştım. Fakat aklıma gelen korkunç şeyler mimiklerimi değiştirdiğinde Jimin bunu anlamıştı. "Hatırladın mı?" Dedi. Daha fazlası da aklımı doldurduğunda gözlerimi kapattım. Hyuk'un bana yaptıklarını çoktan hatırlamıştım. "Her şeyi, hatırlıyorum," dedim. Jisoo biraz daha yaklaştı, tam önümde durdu. Jimin hâlâ yanımda oturuyordu. Jisoo üstüme biraz eğildi, "ne yaptığını anlat bana," dedi. Onun bu seksi güzelliği aklımı alsada kendime geldim. Şuan ciddi ortamdaydık ve bu seksi yüzünün aklımı karıştırmasına izin vermeyecektim.

"Bana dokunmaya çalıştı," dedim. "Çoktan dokunmuştu zaten. Ama daha fazlasını istiyordu. Ben bir şey yapamadan beni bir odaya çekip üstüme çıktı." Jisoo eliyle beni durdurdu, Jimine döndü. "Yeterli olduğunu düşünüyor musun?" Diye sordu Jimin'e. "Öldürün onu. Kimse benim asistanıma dokunamaz." Jimin aldığı emirle odadan ayrılırken benim gözlerim faltaşı gibi açılmıştı. Öldürün onu mu? Gerçekten onu öldürecek miydi?

"Siz..." Cümlemi tamamlayamadan güzel kadın yavaşça bana döndü. "Öldürmek kavramını yanlış anlamadın. Evet, onun canını alacağım." Sonra bir telefon konuşması yapıp yanımdan ayrıldı ve masasına oturdu. Onun odasında olduğumu daha yeni anlıyordum. O oturduktan sonra kalkmaya çalıştığımda yanıma bir kız geldi. "Lütfen biraz oturun, ihtiyacınız var," diyerek tekrardan yatmamı sağladı. "Ben Jihyo. Büyük Patron'un güvendiği kişilerin arasındayım ve burada çalışıyorum." Dedi ve yanıma oturdu. Ben ise gözlerimi Jisoo'dan alamıyordum. Vakit kaybetmeden işine koyulmuş ve çoktan ona odaklanmıştı. Gözlerinizi alamayacağınız kadar güzel bir kadındı. Bu zamana kadar sadece bir tane sevgilisi olduğunu duymuştum fakat o sevgiliside çokta tanınan birisi olmadığı için umursamamıştım.

O çocuk ne kadar şanslı onunla sevgili olduğu için...

"Kız," diye girdi araya Jisoo. Ne dediği anlamaya çalıştım. "Eski sevgilim erkek değildi, kızdı. Benim asistanım." Ne güzel asistanım diyor zalımın kadını. Bekle, ben o cümleyi dışımdan mı söylemiştim? Yaptığım rezillikle başımı koltuğa gömdüğünde Jisoo'nun beni izlediğini fark ettim. Ben ona döndüğümde o çoktan işine dönmüştü bile.

Ne kadar saat koltukta yattığımı hatırlamıyordum. Jihyo ise hiç başımdan ayrılmamıştı. Sonra Jimin odaya girdi, Jisoo'nun yanına geldi. "İşini bitirdik," dediğinde Jisoo hızlıca ona döndü. "Umarım bu seferde gene mallık edip göle atmamışsınızdır." Dediğinde Jimin olumsuzca başını salladı. "Hatayı sadece bir kere yaparız Jisoo. Hatırlatırım." Jisoo bilmişçesine başını sallayıp bilgisayarına döndü. "O gerizekalının işini önceden bitirmeliydim." Dedi.

Jimin bana döndüğünde ben ayağa kalkmış kapıya gidiyordum. Kapıyı açmaya çalıştığımda açılmadığında içimden yüz kızartıcı bir küfür savurdum. Arkamı döndüğümde Jisoo keyifli bir şekilde bana bakıyordu. "Bu oda sadece bana çalışır, kapı bile." Kaşlarımı havaya kaldırdım, "nereye gidiyorsun diye sormayacak mısınız?" Diye sorduğumda Jisoo, "odana gidiceğini çok iyi biliyorum." Dedi. "Belki hava alacağım, nereden biliyorsunuz?" Jisoo eliyle kapıyı gösterdi. "Tamam, hava alabilirsin. Fakat almanı bitirdiğinde odama geri geleceksin benim asistanım." Bu güzel kadının bu kadar gıcık olduğunu bilmiyordum.

I Walk To My Assistant / JenSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin