1

27 3 7
                                    

"BU KARANLIK DÜNYAMI AYDINLATANDA KİMDİ BÖYLE? SÖYLESENE AY MISIN YOKSA GÜNEŞ Mİ?"

Soğuk bir kış günündeydim. Yağan kar taneleri birer birer vururken hastane camına bana kar küresinin içinde olduğumu hissettiriyordu. Ağrılı bir geceye açmıştım gözlerimi, annem yatağın yanındaki koltukta uyuyordu. Yavaş hareketlerle yataktan kalktım ve lavaboya girdim, girer girmez ayna karşıladı beni. Uzun uzun bakıştım kendimle. Artık uzun sarı saçlarım yoktu hatta kaşlarım bile yoktu, hepsi dökülmüştü. Gözlerimin altı mosmor, yüzüm bembeyazdı. O kadar zayıflamıştım ki üstümdeki pijama bana ait değilmiş gibi duruyordu. Sanırım gitgide ölüme yaklaşıyordum. Kanser hücreleri bir bir sararken vücudumu bütün benliğimle yeniliyordum. Elimi yüzümü yıkayıp yavaşça hastane koridoruna çıktım. Uzun bir koridor, koridorun sonunda duvarın tamamını kaplayan cam ve her adımda açılan sensörlü ışıklar...

"Merhaba kar taneleri ben geldim. Hayatım sizin içinde bulunduğunuz bir kar küresi gibiydi biliyor musunuz? Durmadan ters düz oluyorum. Sizin bu güzelliğiniz karşısında benim bu çirkinliğim için sizden özür dilerim." Ellerimi cama yasladım sanki onlara dokunmak ister gibi...

"Merhaba kar tanesi" sesin geldiği yöne doğru kafamı çevirdim. Benim gibi saçları ve kaşları dökülmüş bir beyefendi duruyordu karşımda. Üstünde simsiyah pijamasıyla oldukça parıldıyordu. Bu denli siyahlığa rağmen bu kadar aydınlık olması ne kadar da garipti.

"Merhaba :)"

"Yanlışlıkla kulak misafiri oldum özür dilerim"

"Önemi yok"

"Sizde en az bu kar taneleri kadar güzelsiniz hanımefendi"

"İnceliğiniz için teşekkür ederim bayım ama halime bakar mısınız? Saçlarım yok, kaşlarım yok. Yüzüm deseniz solgun bir halde. Kendimin farkındayım efendim bu kar taneleriyle yarışamayacak kadar durumum kötü"

"Haksızlık ediyorsunuz kendinize hanımefendi. Asıl kar taneleri böyle bir güzellik karşısında yarışamaz"

"Hahaha estağfurullah efendim. Güzel bakan güzel görürmüş. Güzel bakışınız bu hayata umut olsun her zaman"

"Çok kibarsınız hanımefendi ama ben güzel baktığım için değil siz çok güzelsiniz. Bu güzel  hanımefendi bana adını bahşeder mi acaba?"

"Ben Asel. Peki ya siz bayım?"

"Ben de Efe. Tanıştığıma memnun oldum"

"Ben de memnun oldum" ben gözlerimi tekrar yağan kar tanelerine dikerken Efe konuşmaya başladı.

"Hangi kanserle mücadele ediyorsunuz Asel hanım?"

"Pankreas. Siz?"

"Non Hodgkin Lenfoma. İlik nakli olmayı bekliyorum ama henüz nakil gerçekleşmesi için uygun modüller bulunamadı."

"Umarım bir an önce bulunur ve iyileşirsiniz" hüzünle gözlerimle ona gülümsemeye çalıştım. En azından onun durumu benden daha iyiydi en azından birimizin yaşama ihtimali yüksek.

"İyileşeceğiz Asel. Ama önce şu sizli bizli konuşmayı senli benliye mi çevirsek ne dersin?"

"Hahaha hiç fark etmemiştim. O zaman sana iyi uykular dilerim Efe. Ben odama dönsem iyi olur annem göremezse endişelenmesin."

"Tabiki :) iyi uykular kar tanesi"

Ona gülümseyip odama doğru yol almaya başladım. Odamın kapısının önüne geldiğimde o halen bana bakıyordu, el sallayıp odama girdim. Kapıya yaslandım ve kocaman iç çektim. Yatağıma uzandım, gözlerimi yağan kara çevirdim ve fısıldadım. 

"İyi uykular kar taneleri"

Saatler geçti, geçti ama ben bir türlü uyuyamıyordum. Bedenim bu denli yorgunken beni uyutmayan ağrılarım yüzünden uyku bile haram olmuştu bana. Derince bir iç çektim ölümüm ne zaman olacaktı acaba? Anneme döndüm, gözlerimden birer birer yaşlar süzülmeye başladı. Çok ağlayacaksın annem beni toprağa verirken... Onları ardımda bırakmak ne kadar zorsa onların içindeki yangınla savaşması da bir hayli zordu. Tam o an müzik dinlemek istedim ama radyasyondan dolayı telefon kullanamıyor, hasret kaldığım müziklere ulaşmıyordum. Şimdi bir müzik açacak olsam kesin "Geçer" şarkısını açardım.

Hep aynı yalnızlık aynı tanıdık telaş

Ben böyle biraz deli

Sende bir an öyle kal nasıl olsa

Geçer geçer daha öncekiler gibi

Buda geçer neler neler geçmedi ki

Yine düşer deli divane gönlüm aşka aşka

Aşka vurgunum ben  

İçimde bu sözleri mırıldanırken uyuyakalmıştım. "İlaçları etki etmiyor galiba Banu Hanım size fark ettirmiyor ama acıları çok fazla" dediğini duyduğumda gözlerimi açmadan onları dinlemeye çalıştım.

"Peki elinizden bir şey gelmiyor mu doktor bey? Göz göre göre ölüme mi terk edeceksiniz yavrumu? Nolur bir şey yapın o daha 19 yaşında onun yaşamaya bizden daha çok hakkı var lütfen bir şey" der demez bayıldı annem. Gözlerimi açar açmaz koştum yanına "Anne, anneciğim nolur uyan sana söz veriyorum gitmeyeceğim bu dünyadan. Dayanabildiğim yere kadar dayanıp bu dünyada kalacağım söz veriyorum."

"Aselciğim lütfen odana geçer misin? Annen ufak bir baygınlık yaşadı merak etme iyi olucak."

"Durumum çok kötü değil mi? İlaçlar fayda etmiyor, kemoterapi işe yaramıyor ben gün geçtikçe kaybediyorum değil mi?" dedim hıçkırıklarımın arasında. Çaresizce yüzüme bakıyordu doktor, bir şey söylemek için boğazını temizledi.

"İyi olacaksın Asel bizim inancımız neydi?" dediğinde aynı anda konuşmaya başladık.

"Umut hep var biz umudumuzu yitirirsek kaybederiz o yüzden durum ne olursa olsun umudumuz hep baki kalacak" zorla da olsa gülümsedim. Tam odama gidecekken birisinin beni uzaktan izlediğini fark ettim, dönüp baktığımda ise onu gördüm Efe'yi. Yine simsiyah eşofmanlarının ardından parıl parıl parlıyordu. Bir insan nasıl bu kadar kusursuz gözükebilirdi ki. Ona uzaktan el salladım ve odama yöneldim. Yatağıma yatarken hala karın yağdığını fark ettim. Yatağıma yatmaktan vazgeçip cama yöneldim. Etrafta karın yağmasını aldırmadan dolaşan insanlar vardı. Sahi ben de bir gün onlar gibi özgür olabilecek miydim? Yoksa bu yenilip sonsuz bir uykuya mı dalacaktım? 

..........

İLK BÖLÜM NASILDI CANLARIM? ASEL VE EFE KANSERLE MÜCADELEDE SİZCE KAZANAN TARAF MI OLUCAKLAR?

İLK BÖLÜM NASILDI CANLARIM? ASEL VE EFE KANSERLE MÜCADELEDE SİZCE KAZANAN TARAF MI OLUCAKLAR?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
FREZYA'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin