Hikayeye başlama tarihlerimizi
buraya bırakalım.
Hepinize iyi okumalar! :)-
Artvin
Meydandaki kurulu ışıklar etrafı aydınlatırken, davul zurna sesleri çevre tarlalarda yankılanıyordu. Gelinin yüzü al yazmayla örtülmüş, damadın omzuna bir yeşil örtü konmuştu. İşte orda, o akşam gönlüme yine bir karanlık çöktü. Meydana giren bir çift kara göz yüreğimden içeri verem gibi sızdı, ciğerime kadar yayıldı. Bu hastalığa tutulalı çok olmuştu ancak o kara gözleri görmek benim bu çaresiz benliğime pek nasip olmuyordu. Sanki onu ilk kez görüyormuşum gibi içimi bir heyecan sardı, olduğum yerde doğruldum ancak içeri giren adamın doğrulttuğu tek vücut benimki değildi. Adını duyduğunda dahi insanlara korku salan biriydi o, kimse arkasından konuşmaya bile cesaret edemezdi, karşısında durmaya kimsenin gücü yetmezdi. Boynu yalnız secdede eğilirdi ki, yaradandan başkasına tamah ettiği de görülmezdi. Masuma el sürmezdi de, eline düşen canıma alsın diye Allah'a dua ederdi. Ağa değildi ancak Kara'nın yanında hiçbir ağanın namı okunmazdı.
Kimseye fark ettirmeden, görmesi yılda bir ancak nasip olan bedene gözlerimi çevirdim. Yüzü yaşadıklarına ve hayatının karalığına nazaran simsiyah gecede bembeyaz parıldıyordu. Otuzlarının başına gelmiş yorgun bedeni yapılıydı, kaşları hep çatılı dururdu. Kara gözleri, yaşadığı onca senenin ahını değdiği her bir noktadan çıkarmak istercesine bakardı, bakışları insanın içine korku salardı.
İçimi dolduran sevdaya karşın, onla göz göze gelmeyi hayal dahi edemezdim. İçim titrerdi, bakışlarının derinliğinden korkardım. Hayallerimde dahi onu güler yüzlü resmedemezdim. Hayallerimde de bana böyle kızgın bakardı, hayallerimde de susardı. Ama öyle güzeldi ki, onu herkesten kıskanırdım. Kimsenin gözü dahi ona değmesin isterdim, benim onda gördüğümü kimse görmesin, benim onu sevdiğim gibi kimse onu sevmesin, ki aksine de ben katlanamazdım.
Sonra benim hayal etmeye dahi cüret edemeyeceğim bir olay gerçekleşti.
Kenan'ın etrafı çevreleyen kara gözleri bir anda benim bal rengi gözlerimle buluştu. İçimi olağandışı bir korku ve heyecan sardı, kanım çekildi. Ellerimle yazmamın açıkta bıraktığı boynumu gergince ovaladım. Önce bana baktı, sonra gözlerini boynuma indirdi. Gözlerini boynuma indirmesi ile üzerimden çekmesi bir oldu. Bu küçücük olay beni bayıltacaktı. Şu iki saniye içimdeki sevda yarasının daha da açılmasına sebep oldu, yaramın tedavi edilemez bir hale dönüştüğünü içimde bir yerlerde hissediyordum.
"Ayşe," diye fısıldayan dayı kızımın sesiyle içinde bulunduğum halden hızlıca sıyrıldım, sağıma döndüm, "Kara ile ahbap mıymış bu damat, sen biliyor muydun?" sorusuna kafamı iki yana sallayarak olumsuz cevap verdim. "Yok, bilmiyorum." Cevabımı duymasının ardından, kimsenin duymadığından emin olmak için iyice dibime girerek, "Herif öldürmeye adam arıyor gibi bakıyor etrafa, çok oyalanmadan köye geçelim." dedi. Hakkında konuştuğumuz adamın gözleri tekrardan aklıma düşünce, olurda gözlerime sahip çıkamazsam diye başımı öne eğdim ve konuşmaya devam eden Gülnaz'ı dinlemeye devam ettim. Bir noktadan sonra Gülnaz'ın sesi bulanıklaşır oldu, aklımda yalnız bir çift kara göz kaldı.
Başımdaki al yazmadan düşen saçları düzelttim ve gelinin yanına gitmek için ayaklandım. Yürürken ayaklarım istemsizce onun olduğu tarafa doğru çekildi. Yüzüne bakacak, gözlerini görecek cesaretim yoktu ancak o beni görsün istedim. Bu sevda içime sığmaz olmuştu, öyle ki kendimi de tanıyamıyordum onun olduğu taraftan yürüyen ayaklarımı da. Sonra, adımlarım sandalyesine oturmuş etrafı izleyen adamın masasının önüne ulaştı. Bir an nefes alamadığımı hissettim. Başımı eğdim, birkaç adım daha attım. Kafamı kaldıracak cesareti kendimde bulamadım, hiç durmadan yürümeye devam ettim. Meydandan çıkmamla beraber, arkamı döndüm ve bir daha ne zaman görebileceğim meçhul olan adama son bir kez baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Al Yazmalı
Teen FictionArtvin'in güzel kızı Ayşe kara bir sevdaya düşer. Ellerine ise hiç olmaması gereken birinin kanı boyanır. Ayşe imkansız aşkına mı yansın, kendi kaderine mi ağlasın bilemez. 1996 yılında, Artvin'de Ayşe'nin imkansız aşkına işte böyle bir destan yazıl...