Andrew: Pankekler için yine teşekkürler!
Daisy: Rica ederim meleğim.
Andrew: Ben lavaboya gireceğim!
Daisy: Tamamdır!
Üstkata çıkıp lavaboya girmiştim. Çünkü burnum akıyor gibi sürekli burnumu çekiyordum. Çok rahatsız oldum. Bir tane peçete koparıp burnumu sildiğimde burnumun kanadığını öğrendim. Musluğu açtım ama su.. ilk başta kırmızı sonra kahverengiydi? Su neden kırmızı ve kahverengi olabilirdi? He doğru. Filtreleri belki değiştirmeyi unutmuş olabilirlerdi. Halama söyledim ama filtrelerin geçen ay değiştirildiğini söyledi. Genellikle su filtreleri 6 ayda bir değiştirilmesi gerekir.
Babam su tanklarına bakacağını söyledi. Merdivenlerden aşağı inecektimki biri arkamdan "Andrew! Buraya gel! Yatak odasına! Çabuk!" Dedi. Kimdi bu? Kim olabilirdi hırsız falan mı? "Çabuk gel yoksa babanı öldürürüm" Babam? neden babam? Korka korka yatak odasının kapısını açtım.Açmaz olaydım.
Açmasaydım.
Açmasaydım keşke.
Akıl edemedim.
Bunların olacağını bilemedim.
Bilemezdim.Yatakodasına girdim. Kapı sertçe kapandı ve kilit sesi geldi. Etraf... Etraf gittikçe kararıyordu. Ama bu kararma siyah değilde kırmızıydı. Kan kırmızısı
Andrew: KİMSİN SEN?! NERDESİN!? BIRAK BENİ!? BABA!! YARDIM ET!
??? : O küçük çeneni ben mi yırtayım yoksa susacak mısın? Şimdi dinle beni. Eğer benimle konuşruğunu herhangi birine söylersen seni orda o anda tam o saniyede canını alırım ve geri kalan zamanını benim dünyamda geçirirsin. Acı çekerek..
Benim adım Wendigo. Önceden tanışmıştık. Beni görmek istiyorsan burnundaki kanla yere şeytan üçgenini çiz.Bilinmeyen bir güç konuşmama engel oluyordu ve burnumdan akan kan daha da hızlanıyordu. İstemsiz bir şekilde şeytan üçgenini çizmeye başladım. Engel olamıyordum. Benim için hayat bitti. Buraya kadardı...
Yerdeki kan damlacıkları havaya uçtu ve o belirdi. Wendigo ile karşı karşıyaydım. Ecelim ile burun burunaydım.Wendigo: Güzel... Şimdi bir anlaşma yapmak istiyorum. Sen seçilmiş kişisin. Senin kanın beni güçlü yapan şey. Her yere düşen kan damlan benim güç kaynağım. Seni her zaman arkandan izliyorum. Her zaman yanındayım. Her zaman yanındaydım. Sonra görüşeceğiz Andrew William Parker.
Gözlerim karardı ve uyandığımda yatak odasında yataktaydım ve Dexterla sarılıyordum. Odadan çıkıp aşağı indiğimde halama noldu diye sordum. Bana 5 saattir uyuduğumu söyledi. Babam nerde dedim. Dışarda polislerle konuşuyor dedi. Dışarı çıktım babamın yanına koştum. Noluyor dedim. Babam gözleriyle sağa, su tanklarına doğru işaret etti. Orda bir şeye sarılmış yerde yatan cesedi gördüm. Yerle birlikte su tanklarının içindeki sularda kıpkırmızıydı.
